Bu kadar çok “rol” yapmanın âlemi var mı?
Kendimize acımaya başlıyorum git gide!
***
Bir mafya lideri ayaklarımızın içine sıkmadan gerçeği anlattı.
“Sizin devlet sandığınız yer bu” dedi.
Anlamamakta ısrarlıyız!
***
Kudret hocam diyor ki, “Hem İçişleri Bakanlığı’na hem de polise dilekçe verdik. Cinayetin geçtiği tarih belli, o aralıkta muhaceret kayıtlarına bakın, sözü edilen kişiler ülkeye giriş çıkış yaptı mı bize söyleyin.”
Yeter ki siz isteyiniz sevgili hocam (!)
Ne demişti “kahraman subay”ın silah arkadaşı muteber tetikçi Atilla Peker…
“Ertesi gün ben Korkut Eken ile THY’nin tarifeli uçağı ile Kıbrıs’a gitmek üzere kontrol yapılmadan uçağa doğru geçerken önce memurlara cebinden çıkardığı birkaç kimlik arasından seçerek Mustafa kimliği gösterdi ve kendini kaydettirdi.”
***
Bu “demokratik” ülkede elbette “muhaceret kayıtları” bize tüm isimleri gösterecektir. (!)
Mustafa mı istersiniz sevgili hocam yoksa Mehmet mi?
Seçiniz, beğeniniz, alınız!
Bu kimliksiz ve kişiliksiz yerde, kimliklerden kimlik beğeniniz şimdi…
***
Siz de çok iyi biliyorsunuz hocam...
"Kudret" diye kimlik çekip ceplerinden, "Ersin" diye Cumhurbaşkanı seçiyor bunlar!
"Dörtlü" deviriyor, "ikili" bozuyor, "üçlü" oynuyorlar!
Siz hangi ülkede yaşadığınızı sanıyorsunuz.
Kimlerle dans ediyorsunuz Kudret hocam kimlerle?
Ya içinde yer alacaksınız o çemberin ya da dışında bir yerde!
***
Hepimizin Sırrı Süreyya Önder’e yeniden alkış borcu var.
Teşekkür etmeliyiz geriye dönük olarak…
Meğerse ne tarihi bir konuşma yapmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde…
“Kıbrıs’ı bu ülkenin kalın bağırsağı durumuna getirdiniz. Bu kalın bağırsağı temizlemek için çok su götürmeniz lazım.”
“Uluslararası toplumda buna devlet diyen bir tek Allah'ın kulu yoktur. Biz devlet olduğu yalanını bu halka 30 yıldır riyakarca söylemeye devam ediyoruz.”
“Bu ülkenin 82’nci vilayeti yapmaya çalışıyoruz. Dört tarafı dertlerle çevrili ada mafya cennetine dönüştürüldü. Fuhuş baronları, insan etini pazarlayan mantık, kumarhane turizmi gibi envai çeşit rezillik... Kalın bağırsak derken hiç kimseyi tahkir değil.”
***
Böylesi bir cesaret aradığımız, bu “düzen”in içinde “mış gibi” yaparak rolümüzü oynamak yerine!