2017’nin Temmuz ayı…
Yani iki buçuk-üç ay öncesi…
Crans Montana’da Kıbrıs zirvesi var.
Zirve kötü başladı.
Sonra BM Genel Sekreteri geldi.
Taraflar biraz silkelenip kendine geldi.
İşi vardı, geri gitti.
Yola çıkarken “Anlaşacaksanız yine gelirim” dedi.
Sonra işler flulaştı.
Bir iyi, bir kötü…
Kah ilerleme, kah gerileme…
Kah çözüme yaklaşıldı, kah kriz var…
Bilgi kirliliğinin bini bir para…
Sürekli konuşan tek isim var: Mevlüt Çavuşoğlu… TC Dışişleri Bakanı…
Diğer taraflar da ketum…
Ne oluyor acaba?
Yoksa çözüm oldu, oluyor mu?
Türkiye açılım yap(mış)…
Vallahi yapmış mı?
Vallahi yapmış.
Hem vallahi, hem mış?
Pek uymamış!
Başbakanlar da gelebilirmiş.
İçeride öyle deniliyormuş.
Vay!
Yıldırım ile Çipras da gelirse, ver elini imza…
O kadar ciddi bir durum.
Ama gerginli var yine…
E normal.
Çözüm öyle pazarlıksız olur mu?
Elbette maksimalist talepler, pazarlık payları, çetin müzakereler, diplomasinin envai çeşidi yer alacak masada…
Guterres bu koşullarda gelir mi?
Gelmez.
Yok gelir.
Gelir, gelmez.
Papatya falı.
Geliyor işte!..
Demek ‘bu iş’ bitti.
Kesin.
Nereden bildin?
Türkiye elini açtı.
Sen gördün mü?
Görmedim.
Açmış ama…
‘Mış’ yani?
Garantiler’de açılım yapacakmış.
Guterres geldi.
Gece yarısına kadar uzayan bu toplantıdan her an sonuç çıkabilir.
Ama bitmiyor bir türlü.
Sabaha yaklaşıyoruz.
İçeriden çelişkili haberler geliyor.
Yükselen sesler duyulmuş.
Anastasiadis’in bavulları toplanmış.
Gidecek demek!
Erdoğan da AB aday ülke olmak için gittiği Brüksel’de ‘uçağı hazırlayın’ talimatı vermişti.
Sonra uçak kalkmadı, Türkiye AB adayı olmuştu.
Bunlar diplomasi oyununda hep vardı.
Normaldi.
Lakin içeride ‘vallahi’ de bir şeyler oluyordu.
Birazdan ‘Federal Kıbrıs’ın ilk çığlıkları ha duyuldu, ha duyulacaktı.
Ama o da ne?
Yine mi hüsran!
Ama…
Ama bu haksızlık…
Oysa ‘mutlu son’a çok yaklaşılmıştı.
Hep bu Rumlar!
Onlar olmasa, bizimkiler her şeyde elastiki davranmıştı.
Türkiye de elinden gelenin fazlasını yapmıştı.
Şimdi artık karşılıklı suçlama, ‘B planı’ndan söz etme, Cebelitarıklaşmak’tan söz etme zamanıydı.
Artık ‘iç’e dönülmeli, ‘evimiz’e bakılmalıydı.
Sahne karardı, perde indi.
* * *
Üstünden üç ay geçti.
Türkiye bu ‘tiyatral sahne’nin perde gerisini bir tek ifadeyle ifşa etti.
TC Dışişleri BM Genel Sekreteri Guterres’in raporunda yer alan “Anlaşmaya çok yaklaşıldığına dair” ifadeleri anlamakta güçlük çekildiğini açıkladı.
Demek ki ‘çözüm oldu, oluyor’ algısına Ankara katılmıyordu!
Bu nasıl ‘tiyatro’dur ki?
Anlayan varsa bize de anlatsın lütfen!