Eroğlu, Ertuğruloğlu:
CB seçim kampanyası resmi propaganda dönemi erken devam ediyor. Ancak bu kampanya içinde en dikkati çeken husus, özellikle Syn Eroğlu ve destekçilerinin gösterdiği eski yöntemlere bağlı samimiyetsizliktir.
Bakın, Sayın Tahsin Ertuğruloğlu ne derseniz deyin, kendi "davasına" bağlı bir görünüm sergiler. Ama o dahil, KKTC'nin varlığını keskin savunur gözüken Syn Zorlu Töre ve bir kısım eski Mücahit ve TMT dernekleri gerçekten sözleri ve tutumları arasında samimiyet içermeyen yaklaşımlar sergilemektedirler.
Sayın Dr Derviş Eroğlu da yaptığı açıklamalarda güya, bu kesimlere dönük "davalarına" bağlı, KKTC'nin varlığını görüşme sürecinde savunur gözüken keskin konuşmalar yapmaktadır.
Örneğin, "görüşme masasında Gücüm KKTC’dir . Eğer bu olmazsa azınlık hakları bizi bulur" demektedir.
Syn Tahsin Ertuğruloğlu, bu seçimde Syn Eroğlu'nu hararetle desteklemesini, özellikle CTPBG' nin KKTC' yi benimsememesi ve Syn Eroğlu'nun bu varlığı destekleyen tek aday olduğu gerekçesi ile izah etmektedir.
Diğer adaylara dair bir şey söylemezken, karşı hedef olarak CTPBG'yi ve Sayın Dr Sibel Siber'i göstermektedir. Burada ise ona yakıştırmadığım bir başka gerçeği de gizlemektedir. Onun gizlediğini ben yazayım.
Syn Eroğlu'nun Başbakan, kendisinin Dışişleri Bakanı olduğu ve Syn Akıncı'nın da Başbakan Yardımcısı olduğu UBP- TKP koalisyonu döneminde Kıbrıs sorununa çözüm modeli olarak, o günkü resmi tezin , Konfederasyon ve buna ulaşma yolu olarak ta, "devletten devlete" görüşme tezi olduğu tarihi bir gerçektir. Bunu Sayın Ertuğruloğlu ifade etmiyor.
Buna bağlı gizlediği ikinci nokta ise şudur.
Bu koalisyon yıkılıp, yerine, UBP- DP koalisyonu kurulduktan sonra, Syn Eroğlu'nun Başbakanlığında kendisinin de Dışişleri Bakanlığına devam ettiği bu hükümet döneminde, 2002'nin başında, bu Konfederasyon tezine karşın, Federasyon temelinde ve "devletten devlete "değil , iki toplum lideri temelinde, Toplumlararası görüşmelerin başladığını ve kendi aklında bulunan çözüm modeline rağmen, Annan Planına kadar giden sürecin başlayıp geliştiğini ise anlatmamaktadır.
Üstelik, hala daha bundan da ders alınmadığı da ortaya çıkmaktadır.
Aklında ve gönlünde olan çözüm modeline ters gelişmeleri engelleyememesi ve Federasyon akıntısında sürüklenmesine karşın, gerek Kopenhag ve La Heyde, bu akıntıya ters takındığı durgunlukla, Kıbrıs Türk halkının kaybettiği ciddi zaman ve bu gün, gerek Kıbrıslı Türklerin, gerekse Türkiye'nin AB süreçlerin de karşı karşıya kaldığı sıkıntı ve zorluklara dönük dersler de çıkartılmadığı da meydandadır. İşte zurnanın zırt dediği nokta burasıdır.
ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER
Esasa gelelim. Bunların ne içte, ne de dışta, bırakın KKTC'yi, samimi olarak hiç bir davayı savunabilecek bir zemine sahip olamayacakları noktasını elleyelim. Bu dün de böyle idi, günümüzde de hala ayni noktadadırlar.
Şimdi zurnanın ZIRT dediği noktaya gelelim.
Syn Eroğlu ne demektedir?
"Masayı terk eden Anastasiadis geri masaya gelsin ve görüşmeler hemen başlasın".
E, ne var bunda diyeceksiniz? Çok şey var.
Eğer, Syn Anastasiadis görüşme masasına geri gelse, bu görüşme hangi temelde başlayacak?
11 Şubat 2014 Ortak Belgesi temelinde.
Peki, bu Ortak Belgenin ilk cümlesi nasıl başlıyor?
ZIRT, ZIRT, ZIRT....
"Mevcut durum kabul edilemez ve sürdürülmesinin Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler için olumsuz sonuçları olacaktır."
Bak sen şu işe.
KKTC ilan edilirken ağlayanlara değil, bana destek olun diyen Syn Eroğlu ile Syn Syn Ertuğruloğlu buna ne der?
Sayın Eroğlu'nun altında imzası olan bu Ortak Belge açıkça, "Mevcut durumu hem kabul edilemez, hem de sürdürülemez olarak tanımlarken, devamının da Kıbrıslı Türklere zarar vereceğini söylemektedir."
E, ne oldu bu KKTC'nin varlığını koruma söylemi?
Çünkü , Mevcut kabul edilmez ve sürdürülemez denen durumun bir ayağı da KKTC dir.
Evet çok nettir bu?
Bunu siz Ortak Belge de imzalayacaksınız. Ama seçim zamanı da halka, KKTC' nin varlığını koruduğunuzdan, özellikle CTPBG' nin buna karşı olduğundan söz edeceksiniz.
Dr Sibel Siber'e bu temelde söz söyleyecek, onu itibarsızlaştırmaya çalışacaksınız.
Ama Syn Anastasiadis'i de devamlı, bu ifadelerle başlayan Ortak Belge temelinde görüşme masasına davet edeceksiniz.
Hangi temelde? Mevcut durumun sürdürülemez olduğunun imzanız ile ilan edildiği temelde.
Tıpkı dün gibi.
"Çare konfederasyondur" diyeceksiniz, sonra Federasyonu amaçlayan toplumlararası temelli görüşmelere oturacaksınız. Ama süreci de gizli ajandanıza bağlı olarak sekteye uğratmaya çalışacaksınız.
O zaman ne olur? Yalnızları oynarsınız, dünyada yeriniz ve etkiniz olmaz.
Bugün de ayni filmi, ayni maskeli balo kostümleri ile çekmeye çalışacaksınız...
Siz halka, 2015 'teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için KKTC'nin varlığının hamisi olduğunuz mesajını vereceksiniz.
Ama 2014'te bu durumun devamının, "Kıbrıslı Türklere olumsuz sonuçları olacağından " söz eden Ortak Belgeyi imzalayacaksınız.
Yani halkınıza, o imzaladığınız Ortak Belge ile bugünkü durumun devamının, Kıbrıslı Türklere olumsuz sonuçlar getireceğini söyleyeceksiniz. Ama oy hesabı ile de imzanızın tersini insanlara söyleyeceksiniz. İşte böyle iki yüzlü durum söz konusudur.
Sayın Ertuğruloğlu, Sayın Eroğlu'na dönük yaptığınız Hanedan söyleminden geri durmanız için, bu denli sıkıntıya gerek yoktu.
Başkaları gibi, "dün dündür, bugün bugündür" derdiniz, bu iş daha kabul edilebilir olurdu.
Yok şimdiki gibi. Ortak Belgede başka ve halka başka söz söylemek, bu hiç olmadı ve size de denk gelmedi.
Bu samimiyetsizlik yalnız içe, halka dönük de değildir. Dışa ve dünyaya dönük olarak ta bu yapılan iki yüzlü bir tavırdır.
Çünkü dünya sizin, bu KKTC'nin varlığına dönük yaptığınız seçim konuşmalarını okumakta, sonra da bir de dönüp, altında imzanız olan, "bugünkü, mevcut durum kabul edilemez ve sürdürülemez " diye yazan belgeye bakmaktadır.
O zaman da sizin, Syn Ananstasiadis'e dönük yaptığınız, "geri masaya dön " çağrılarınıza destek hali ile gelmemektedir. Çünkü samimi olmadığınız bu kadar açık görülmektedir.
Ne halkımıza, ne dünyaya karşı, samimi değilsiniz.
Eğer sözünüzün insanı iseniz, o zaman Ortak Belgeden hiç söz etmemeniz gerekir. Üstelikte eğer bu söylediklerinizde samimi iseniz, yine seçilirseniz açıkça, bu seçim kampanyasında, şimdi altında imzanız olan o Ortak Belgeyi fes edeceğinizi de açıklamanız gerekir.
Eğer, bu sözleri için Syn Eroğlu’na destek verecek olan varsa, onlara da üzüntü duyarım.
Milliyetçi görüşlerine katılmasam da samimi, içten görüş ve davranış gösterenlere hep saygım vardır. Ama bu maskeli balo katılımcılarından artık usanç geldi.
Kardeşim, samimi olun, samimi.
Yalnız seçim zamanı KKTC'nin varlığının hamisi kesilen, ama öncesinde sorumlu oldukları makamlarda, onun varlığını kabul edilemez ve sürdürülemez olarak tanımlayıp imza koyan, bu iki yüzlü davranışları artık bu ülke insanına reva görmeyin.
Açıkça, Federal çözüm hala en geçerli temel olarak orada duruyor.
Karşıtları bile onun altına imza atmak zorunda kalıyor. Ama iptal edeceğini ise söyleyemiyor. Maske takarak karşıt olduğunu ifade etmeye çalışıyor.
Evet, Syn Eroğlu ve destekçileri artık bu maskeli balodan vazgeçsinler, çünkü maskelerinin ne yıldızı, ne yaldızı kaldı.
Çağdaş ve çözüm temelli siyaseti ise açıkça ileri taşıyabilecek olan Sayın Dr Sibel Siber'de ifadesini bulan samimi ve yenilikçi davranış ve tutum olacaktır.