Cansu N. Nazlı
cansunazli@yahoo.com
“Marx’ın ‘şiddet yeni topluma gebe her eski toplumun’ yani tarihteki ve siyasetteki değişimlerin ‘ebesidir’ sözleri (…) Tanrının doğayı ‘yapması’ gibi, insanların da kendi tarihini “yaptığına” duyulan en derin inançtan çıkan bir sonuçtur. Gerçekten de bu tür konuları amaç-araç kategorisini kullanmadan ve araçsallık bağlamında düşünmeden ele almayı neredeyse imkansızlaştıran bütün bir siyaset teorisi ve siyasi düşünce terminolojisi, eylemin bir yapma tarzına dönüştürülmesinde gösterilen sebata ve sağlanan başarıya tanıklık etmektedir. (…) Ve bizler, amaç olarak ortaya konmuş bir şeye ulaşmak için, etkili olmak kaydıyla bütün araçların mübah ve haklı olduğunu kabule zorlanan bir düşünce çizgisinde içkin olarak varolan caniyane sonuçların idrakine varmış belki de ilk kuşağız. (…) Amaç tanımlaması tam da araçların haklılaştırılması demek olduğu için araçları haklı kılmayan amaçlara dar bir önermede bulunmak paradoksaldır ve paradokslar çözmedikleri, o yüzden asla ikna edici olamayacakları karmaşalara işaret ederler daima. Siyaset alanında amaç ve araçlarla uğraştığımıza inandığımız sürece, herhangi bir kimseyi kabul edilmiş amaçlara ulaşmak için bütün araçları kullanmaktan alıkoymamız mümkün olmayacaktır.” H. Arendt, İnsanlık Durumu