LTB Başkanı Harmancı, katıldığı bir TV programında, halkın zeka düzeyi ile alay eden kibirli bir tarz ile, “Bir kez daha tane tane anlatayım” diyerek LTB’nin mevcut borçlarını açıkladı. Açıklamasında inkar da var. ‘Kibir ve inkar’ bileşkesi ekonomik ve sosyal marazların kaynağıdır; mütevazilik ve özeleştiri de noksansa, kendi yalanlarına kolayca kapılıp sürüklenip gitmek de var.
Harmancı LTB’yi 2014 yılında 158 milyon TL (mTL) borç ile aldı; 2018 Mayıs ayı itibarıyla borç toplamının 176.7 mTL olduğunu sözlü olarak açıkladı. Belediye Meclisi üyeleri Kanatlı ile Olguner ise, borç toplamının 191 mTL olduğuna dair LTB belgesini kamuoyu ile paylaştı. Harmancı banka borçlarının bittiğini söylüyor, açıklanan belgede 4.6 mTL borç görünüyor. Vadesi içinde olanlar hariç, esnaf ve müteahhit borcu yok diyor, belgede 2.3 mTL borç görünüyor, önemli kısmı da ödeme tarihi aslında geçmiş olan borçlar bunlar… LTB’nin Kıb-Tek’e olan borcundan söz etmedi ama 7.2 mTL borç görünüyor. LTB’nin Gelir Vergi Dairesi’ne, SSK’na ve İhtiyat Sandığı’na olan borçlarını da Harmancı, kendi döneminden önce olan borçlar sınıfına koyarak kendini ve dönemini bu borçlardan muaf tutmaya çalışıyor; sanki de 2014 seçimlerinde seçilmesi halinde bu borçlar kendi dönemine ait olmadığı için ödemeyeceğini vaat etmişti!... Yoksa, “Bir hükümet gelecek,özel yasa yapacak ve o borçları 2020’den sonra tasfiye edeceğim” mi demişti?!
Harmancı göreve 2014 yılında ve yaklaşık 141 mTL bütçe ile başladı; bu bütçedeki devlet katkısı 34 mTL idi. Yılın sonunda bütçe 101 m TL olarak gerçekleşti; bu rakamın 28 mTL’si de Ziraat Bankası’ndan alınan kredidir. Yani, devlet katkısı ve Ziraat kredisi düşülürse, 2014 yılında LTB kendi faaliyetleri ile 39 mTL gelir elde etmiş. Ayrıca, bütçe öngörüsünden devlet katkı payı da eksiltilirse, LTB’nin 2014 bütcesinin gerçekleşme oranı %37…
2017 yılında durum nasıl?! Bütçe 147.8 mTL olarak öngörülmüş, 131.6 m TL olarak gerçekleşmiş. Devlet katkısı olan 55mTL bu rakamlardan çıkarılırsa, bütçe gerçekleşme oranı %83 olur. Bu dönem için bütçede öngörülen su gelirleri 18.8 mTL idi, gerçekleşme 19.8 mTL oldu; artışın nedeni de bu dönemde Türkiye’den gelen suya LTB’nin uyguladığı fahiş fiyatlardır.
2018 yılında durum ne?! Geçen yılın gerçekleşen bütçesi yaklaşık üçte bir oranında artırılarak ve 68 mTL’si de devlet katkısı olmak üzere bütçe 176.5 mTL olarak bağlanmış. Su gelirleri ise, %15 artış öngörülerek 22.7 mTL olarak bütçelenmiş. Ve, Harmancı dönemi olan 2014’den 2018’e LTB bütçe planlamasındaki büyüme sadece %25 oranında kalmış. Bu iki yılın LTB bütçeleri kıyaslandığında, toplam artış meblağı ile bu bütçelerdeki devlet katkı payı artış meblağı da nerdeyse eşit, yaklaşık 35 mTL. Devlet katkı payı artmasaymış, 2018 bütce toplamı, 2014 bütce toplamı ile aynı olacaktı… Bir de su fiyatlarındaki fahiş artış olmasaydı, 2018 bütcesi, 2014’ün gerisinde kalacaktı.
Halbuki, geçen dört yıl içinde akılcı gelir yönetimi – akıllı gider yönetimi yapılsaydı, LTB bütçesi daha fazla büyümeye ulaşabilir, borç stoğu artmak yerine eksilebilirdi. Göreve gelirken yöneteceğini ve miktarını düşüreceğini vaat ettiği borçlardan, “bunlar benim dönemimden değil” diyerek sıyrılmaya çalışmak, LTB’yi yönetmekteki beceriksizliğin acizliğinden kaynaklı olmalı. Aşırı borçlu ve gelirleri kıt faktör olmaya devam eden, dolayısıyla gelir yetmezliği olan ve mali dengeleri sarsılmış, ‘aşırı ısınmış’ bir belediyeyi yönetmeye talip olmak, gelirlerdeki kıt faktörü kırmak ve önce sürdürülebilir, sonra da büyüyebilir faktöre getirmek vizyonunu taşımalıydı. Gelirlerdeki kıt faktörü kırmak bir yana, dört yılda belediye faaliyetlerinden kaynaklanan bütçe büyümesi bile sağlanamamış.
Ancak, bugün Harmancı’nın içinde bulunduğu durum ve tavır, Cemal Bulutoğluları’nın 2010 yerel seçim öncesindeki durum ve tavırları ile çok benzeşiyor. 2010 yılı seçim kampanyaları sırasında CTP adayı Semavi Aşık LTB’nin mali durumunun ‘aşırı ısınmış’ olduğunu, borç rakamlarını da vererek anlatıyordu; UBP’den aday olan Bulutoğluları ise kibir ve inkar ile cevap veriyordu. Onun adaylığını destekleyen DP olsun, bir kısım LTB çalışanı ve hatta sendikacılar olsun Bulutoğluları’nın tevazu ve özeleştiren yoksun ‘kibirli inkarı’nın sakladığı yalanlarına kapılıp, arkasında durdular… Sonuç?! Bulutoğluları seçimi yüksek bir oy oranı ile kazandı ama ‘aşırı ısınan’ LTB’ iki yıl içinde kaynamaya başladı; gerçek borç rakamları herkesin aklını uçuklattı.
Şu anda aynı sahne - aynı senaryo, sadece rol alanlar farklı. Varılacak iki sonuç var… Birincisi Lefkoşalı aynı oyuna gelmez ve Harmancı’yı seçmez; ikincisi Lefkoşalı aynı oyuna gelir, Harmancı’yı seçer, LTB kısa süre sonra kaynamaya başlar… Güçlü olasılık birincisidir; Lefkoşalı belediyesinden aldığı hizmetin niteliğinden de niceliğinden de yakınıyor, beldesinin bakımsızlığının derdine yanıyor… İkinci durumda ise, seçen taraf olarak Lefkoşalı sorumlu görülebilir ama siyaset onun önüne, gerçekleri allaya – pullaya ve ‘kibir ve inkar’ ile saklayarak bir adayı sürüyorsa, sorumlu olan Lefkoşalı seçmen değil, o adayı Lefkoşalıya sunan siyasettir.
Tıpkı devleti yönetmek gibi, belediye yönetmek de, halkın yaşam kalitesini, yaşamın her kulvarında yükseltmek vizyonu ile başarılı olabilir. Atatürk’ün çok veciz bir sözü var: “Yolunda yürüyen bir yolcunun ufku görmesi kafi değildir; muhakkak ufkunun ötesini görmesi lazımdır”. Yani vizyon o kadar uzun erimli olabilmelidir. LTB yönetiminde bu dönem burnunun ucunu bile göremeyen bir zihniyet hakim oldu; aynı zihniyetin devamı kendine zihniyet ortağı bulması ile olası…
Dost acı söyler, doğruları söyler… Yoksa boş vermek de olası…