“Kaosun kaçınılmaz olduğu kesindir, bir şekilde geliyor. Geliyorsa buna yönelik tedbirlerimizi alacağız, herkes vazifesini yaparsa az zararla çok kısa zamanda atlatmayı umuyoruz. Eğer bunu beceremezsek kaos daha da büyük olur”
“Tüm hastaneler için toplam 38 kişilik bir hemşirelik kadrosunun açılmış olduğunu, sınav beklediklerini biliyorum. Bu sayı kesinlikle yeterli değildir.. Yaptığımız çalışma sonucunda, çalışma huzuru ve istediğimiz rantable bakımı sağlayabilmek için sadece bizim hastanemize alınması gereken hemşire sayısı 200’dür.
“(Kaos) Olmaması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Olursa da olacak. Olmaması için elimizden gelen ön hazırlığı hastane ve Sağlık Bakanlığı yapacak, herkes üstüne düşen vazifeyi yapacak ama buna rağmen olabilir. Kaos olursa en az zararla, en kısa sürede atlatmaya çalışacağız”
“Herkesin kafasında 1 Ağustos tarihi ve o günden sonra ne olacağı konusunda soru işareti var. Bir kısım hekim arkadaşımız ne yapacağı konusunda karar vermiştir, ya hastanede kalacak ya istifa edecek. Büyük bir kısmı ne yapacaklarına dair karar vermemiştir çünkü herşey net değildir”
“Döner Sermaye Yasası şu anda mecliste komitede görüşülüyor. Açıkçası detaylar netleşmeden birşey söylemek istemem ama ne olursa olsun davul başkasının boynunda, tokmak başkasının elinde olmamalı. Bir hastanenin idarecisiyseniz idare tamamen sizde olmalıdır ama hesap verebilirliğiniz de olmalıdır”
“Maalesef yakıştırmasına layık ‘Göç Yasası’ nedeniyle yeterli personeli alamıyoruz. Hem maaşlar düşük, hem kontenjanlar düşük. Bu bize büyük bir sıkıntı yaratıyor. Bunu gidermek için siyasetin bazı çalışmalar yapması lazım. Keşke bu yasa hiç olmasa, açıkçası sağlığın bu yasanın dışında tutulması gerektiğini düşünüyorum”
Ödül AŞIK ÜLKER
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı, sağlık sektörünün irade konulmazsa bataklığa sürükleneceğini söyleyerek, tüm kesimlerin bunun farkında olduğunu belirtti.
Yılbaşından bu yana hastaneden istifa eden hekimler olduğunu kaydeden Dr. Dizdarlı, “Herkesin kafasında (Yüksek İdare Mahkemesi’nin aldığı kararla doktorlara ikinci iş yasağının başlayacağı) 1 Ağustos tarihi ve o günden sonra ne olacağı konusunda soru işareti var. Bir kısım hekim arkadaşımız ne yapacağı konusunda karar vermiştir, ya hastanede kalacak ya istifa edecek. Büyük bir kısmı ne yapacaklarına dair karar vermemiştir çünkü herşey net değildir” diye konuştu.
“Kaosun kaçınılmaz olduğu kesindir, bir şekilde geliyor” diyen Dr. Dizdarlı, “Geliyorsa buna yönelik tedbirlerimizi alacağız, herkes vazifesini yaparsa az zararla çok kısa zamanda atlatmayı umuyoruz. Eğer bunu beceremezsek kaos daha da büyük olur” dedi.
Dr Dizdarlı şöyle konuştu:
“(Kaos) Olmaması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Olursa da olacak. Olmaması için elimizden gelen ön hazırlığı hastane ve Sağlık Bakanlığı yapacak, herkes üstüne düşen vazifeyi yapacak ama buna rağmen olabilir. Kaos olursa en az zararla, en kısa sürede atlatmaya çalışacağız.”
Yeni randevu sistemi...
- Soru: Geçtiğimiz günlerde yeni randevu sistemiyle ilgili bir açıklamanız oldu. Öncelikle bunun detaylarını anlatır mısınız?
- Dr. Dizdarlı: Daha önceleri poliklinikte 11:00’den sonraya randevu verilirdi, 11:00’e kadar da sıra numarası alan hastalara bakılırdı. Bu durumda sabah kapıda yığılmalar meydana gelirdi.
Şimdi daha fazla sayıda randevulu hasta bakılıyor. Ocak 2018’den itibaren hastanedeki tüm poliklinik işlemlerinin, tamamen randevulu sisteme geçirilmesini hedefliyoruz. Şu anda Spor Hekimliği, İlaç Polikliniği, Gebelik, Diş Hekimliği, Enfeksiyon Hastalıkları, Beyin Cerrahisi ve Kalp –Damar Cerrahisi bölümleri tamamen randevulu çalışırken, Kardiyoloji hariç diğer bölümler %70-80 randevulu çalışıyor. Bugün saat 08:00’de polikliniği ziyaret ettim, çok sakindi çünkü randevu sistemi yavaş yavaş oturuyor. Şimdi randevular saat dilimlerine göre veriliyor. Bir grup hastaya 08:00’de randevu veriliyor, bu, hastaların 08:00-09:00 arasında muayene olacakları anlamındadır. Acil hasta olduğu zaman veya doktorun gelememe gibi durumu olduğunda hastalara en geç bir gün önce randevusunun ertelendiği bildiriliyor. 08:00-17:00 saatleri arasında 22 85 441 telefon numarasından randevu alınabiliyor. Bazı personelimizi oraya kanalize ettik yani elimizdeki malzemeyi optimum verimlilikle çalıştırmaya çalışıyoruz.
Bu medeni bir projedir, insanların sabahları hastaneye gelip, saatlerce beklemesine engel olan bir uygulamadır. Bu uygulamayı tam anlamıyla hayata geçirdiğimiz zaman, insanımıza layık bir sistemi oturtacağımıza inanıyorum.
“İnsan malzememizi verimli kullanmak zorundayız”
- Soru: Yeni bölümlerin açıldığı ancak yeni personel alınmadığı için, mevcut personel oralara kanalize edildiğinden eski servislerde sorun yaşandığı da gözlemleniyor...
- Dr. Dizdarlı: İnsan malzememizi son derece rantable ve verimli kullanmak zorundayız. Doğrudur, iş yükü biraz artıyor ancak bu işlerin de bir şekilde yapılması gerekiyor. Hiç bir çalışana gereğinden fazla, dünya standardlarının üzerinde iş yüklemek istemiyoruz ama elimizdeki malzemeyi de en iyi şekilde kullanıp, yine kendi insanımıza en iyi hizmeti verecek potansiyeli de yaratmak durumundayız. Dağınık çalışan personeli toplayıp bir yere alarak veya teknik ve bilgisayar olanağını artırarak onlara mesai saatleri içinde ek işler vererek çalıştırmak durumunda olabiliyoruz. Elbette ki daha fazla çalışan olsa daha güzel olur ama bizim şu andaki yükümlülüğümüz mevcutla en iyiyi yapmaktır, bunu yaparken de insanları da “ezmeden” yapmaktır ama bu onları atıl tutmak anlamına da gelmemektedir.
“Bütün hemşireler cennetlik”
- Soru: Hemşire eksiği çok sık gündeme gelen konulardan biri. Hemşireler 14-17 saate kadar çalışabiliyor veya örneğin dahiliye servisinde gece vardiyasında 40 hastaya 3 hemşire kalabiliyor ki hemşireler bunun da Avrupa standardlarında olmadığını vurguluyor. Hemşire eksiğinin giderilmesi yönünde Sağlık Bakanlığı’nın vermiş olduğu sözler de vardı. Bu konuda son durum nedir?
- Dr. Dizdarlı: Bütün hemşireler cennetliktir. Biraz önce söylediğim kriterlere uymayan çalışma saatleri var ve verimlilikleri de bu yüzden çok düşüyor. Sayısal olarak çok yetersizdirler, sosyal hayattan mahrumdurlar, aile hayatlarını gerçekten riske ederek çalışıyorlar ama bu hizmeti de birileri vermek zorunda. Bu insanlar kalifiye insanlar oldukları için de yerlerine sokaktan alıp birilerini koyamazsınız. Yapabilecekleri bir hata çok önemli sonuçlar doğurabiliyor.
Bizim bakanlıktan taleplerimiz var, bakanlıkta devamlı toplantılarımız oluyor. Belli bir sayıda hemşire talebimiz oldu. Nitekim yataklarına kadar konmuş, açılmaya hazır servisler hemşire eksikliği nedeniyle açılamamaktadır. Yatak var, yatak bekleyen hasta var ama hemşire olmadığı için açamıyoruz. Ama artık hemşireleri de daha fazla zorlayamıyoruz. Ek mesai veriliyor ama belli bir yere kadar zorlanabiliyor, son noktaya gelinmiştir. Acil olarak hastanemizin hemşire eksikliğinin mutlaka giderilmesi gerekmektedir. Hemşire eksikliği giderildiğinde yapılacak çok işler olacaktır. Mesela hastalarımızın en fazla şikayetçi olduğu şey hemşirelerin bakım konusunda yardımcı olmamasıdır ama bu yoğunluk içinde ancak bu kadar olabiliyor, daha fazlasını talep edemiyoruz çünkü yapamıyorlar.
Hastanedeki durum ne?
Hastanedeki bakıcı sektörü...
- Soru: Hastanede bir bakıcı sektörü oluştu ki hemşireler de çok şikayetçidir, “Hemşire sayısı artsın ve hastaların bakımını da biz yapalım” diyorlar. Bakıcıların da eğitimi ve donanımı olmadığı için bazen yaptıkları hataların sonuçları da hemşirelere mal edilebiliyor.
- Dr. Dizdarlı: Kesinlikle ama tabiat boşluk tanımaz. Bir şekilde eğitimli insanları o alandan çekerseniz, yenilerini istihdam edemezseniz yerlerine ne olduğu belli olmayan gruplar girer. Hemşireler bu konuda sıkıntı içindedir.
“Hastanemize alınması gereken hemşire sayısı 200”
- Soru: Eksik hemşirelerin tamamlanması yönünde ümidiniz var mıdır?
- Dr. Dizdarlı: Kadroların yavaş yavaş açılacağı konusunda bakan beyin ciddi tasarrufları var, bekliyoruz. Umarım olur. Tüm hastaneler için toplam 38 kişilik bir hemşirelik kadrosunun açılmış olduğunu, sınav beklediklerini biliyorum. Bu sayı kesinlikle yeterli değildir. Bunların hepsi de dışarıdan olmayacak, bir kısmı da halihazırda sözleşmeli çalışanlardan olacak. Yaptığımız çalışma sonucunda, çalışma huzuru ve istediğimiz rantable bakımı sağlayabilmek için sadece bizim hastanemize alınması gereken hemşire sayısı 200’dür.
- Soru: Öngörülmüş bir zaman var mı?
- Dr. Dizdarlı: Önümüzdeki birkaç ay için olursa olur, olmazsa sonra zorlaşacak diye düşünüyorum. Yaz havası gelince işler yavaşlar, siyasiler tatile girince baskı unsurları azalır. İnşallah bu konu Eylül, Ekim’e kalmaz.
- Soru: Taşeron şirketler aracılığıyla çalışan tıbbi sekreter ve yardımcı personel sayısında sıkıntı var. Bu konuda durum nedir?
- Dr. Dizdarlı: Bu hizmet alımı şeklinde yapılıyor ama maalesef bu sene ihalelerde, anlamadığım sebeplerden dolayı, sarkma yaşandı. Yılbaşında yapılması gereken ihalelerin şimdiye kadar sarkması ciddi rahatsızlık yarattı. Bu insanlar ayın ilk haftası geçmesine rağmen ödenemedi, geçen senenin asgari ücretinden ödenme durumları da oldu. Onların da moral, motivasyonları düştü, bir kısmı işten ayrıldı, ihaleler cuma gün tamamlandı, eksikliklerimiz en kısa sürede giderilecek.
İstifalar…
“Yılbaşından bu yana istifa eden hekimler var”
- Soru: Sağlığın olmazsa olmazı doktorların da eksik olduğu da hep konuşuluyor ama diğer taraftan da doktor istifaları yaşanıyor. Doktorların özveriyle çalıştığını dile getiriyorsunuz. Doktor istifaları ne durumdadır?
- Dr. Dizdarlı: Yılbaşından bu yana istifa eden hekimler var. İki kardiolog, bir çocuk nöroloğu istifa etti. Emekliliği gelip ayrılanlar da oldu. Hizmet süreleri biterek yani mecburi hizmetini tamamlayıp giden, sözleşmesi bitince uzatmayan veya hizmet alımı olup da bunu devam ettirmeyen arkadaşlarımız da vardır. Kendi inisiyatifleri doğrultusunda ayrılıyorlar. Herkesin kafasında 1 Ağustos tarihi ve o günden sonra ne olacağı konusunda soru işareti var. Bir kısım hekim arkadaşımız ne yapacağı konusunda karar vermiştir, ya hastanede kalacak ya istifa edecek. Büyük bir kısmı ne yapacaklarına dair karar vermemiştir çünkü herşey net değildir. Bazı şeyler ortaya çıktı, mesela maaş artışıyla ilgili Özlük Haklarını İyileştirme Yasası Cumhurbaşkanı’nın imzasındadır. Mecliste Döner Sermaye Yasası’yla ilgili görüşmeler devam ediyor ancak detayını henüz bilmiyoruz. Özel hasta bakma hakkının ne olacağı, sözleşmeli doktorların dışarıda hasta bakma hakkının olup olmayacağı konusu var. Sözleşmeli doktorların özelde bakma hakkı olacak gibi bir durum görünüyor. Bazı hekim arkadaşlarımızda “Memurluktan istifa edersem beni sözleşmeli alırlar mı” pazarlığı var. Sözleşmelilerin bir kısmı kadrolu çalışmak istiyor. Flu bir tablo var. Aynı zamanda şu anda kaotik bir görüntü var, sanki kaosun içine gidiyoruz gibi. 1 Ağustos’ta bir takım problemler yaşayacağız.
“Kaos bir şekilde geliyor”
- Soru: 1 Ağustos’ta kaos olur mu?
- Dr. Dizdarlı: Olmaması için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Olursa da olacak. Olmaması için elimizden gelen ön hazırlığı hastane ve Sağlık Bakanlığı yapacak, herkes üstüne düşen vazifeyi yapacak ama buna rağmen olabilir. Kaos olursa en az zararla, en kısa sürede atlatmaya çalışacağız. Yaşanırsa yaşanacak. Bundan korkarak birşey yapmamak doğru değil. Kaosun kaçınılmaz olduğu kesindir, bir şekilde geliyor. Geliyorsa buna yönelik tedbirlerimizi alacağız, herkes vazifesini yaparsa az zararla çok kısa zamanda atlatmayı umuyoruz. Eğer bunu beceremezsek kaos daha da büyük olur.
‘İkinci iş’ konusu…
“İkinci iş kararının sadece hekimlerle ilgili uygulanmaması lazım”
- Soru: İkinci iş konusundaki mahkeme sonuçlandı. Tıp-İş ile Sağlık Bakanlığı arasında hekimlerin özlük hakları konusunda imzalanmış bir protokol de var. Bu konuda neler olacak?
- Dr. Dizdarlı: İkinci iş konusunun artık tartışılacağına inanmam, yüce mahkeme bu konuda kararını vermiştir. İkinci defa vermiştir, daha önce de vermişti. Bu saatten sonra bunu tartışmak ya da mahkeme kararının dışına çıkan bir uygulama yapmak devlete olan inancı, adalet duygusunu da zedeler. Devletin, mahkeme kararı vardır diye, sadece hekimlerle ilgili uygulama yapmaması lazım. Aslında bu karar bütün ikinci iş yapanlara yöneliktir, o zaman devlet devlet olduğunu hissettirecektir.
“Resim hala flu”
- Soru: Sizinle daha önce yaptığımız röportajda “İkinci işe karşıyım ama Sağlık Bakanı olsaydım klinikleri hemen kapatmazdım, kapatamazdım” demiştiniz...
- Dr. Dizdarlı: O zaman kapatamazdık ama artık bu süreç yaşamıştır, mahkeme 6 aylık bir süre vermiştir. Mahkeme de hemen kapatamamıştır, süre vermiştir. Sağlık Bakanlığı’nın bu sürede gerekli hazırlığı yapmış olması lazım. Biz bu sürede ne yapıp, ne yapmayacağımız konusunda kendi hastanemizde ekibimizle istişaremizi yaptık. Nitekim Sağlık Bakanlığı’ndan 1 Ağustos’tan sonra kararla ilgili gereğinin yapılması konusunda herkesin tedbirini alması için hekimlere yazı gönderilmiştir. Bir takım yasal tadilatlar da yapılıyor, döner sermaye, özel hasta bakma hakkı gibi konularda. Geçen hafta Sağlık Bakanlığı’ndan ikinci bir yazı geldi, bence çok doğru bir hamleydi, özel hasta bakmak isteyen hekimlerin isimlerini bakanlığa bildirmeleri istendi. Ama resim hala fludur.
“Davul başkasının boynunda, tokmak başkasının elinde olmamalı”
- Soru: Döner Sermaye Yasası’na bakışınız nedir? Hastanelerin şirketleşmesini getirir mi, kamu sağlık alanlarının özelleşmesine zemin hazırlar mı?
- Dr. Dizdarlı: Döner Sermaye Yasası şu anda mecliste komitede görüşülüyor. Açıkçası detaylar netleşmeden birşey söylemek istemem ama ne olursa olsun davul başkasının boynunda, tokmak başkasının elinde olmamalı. Bir hastanenin idarecisiyseniz idare tamamen sizde olmalıdır ama hesap verebilirliğiniz de olmalıdır. Bu sağlanırsa hastaneler kendi düzenini kurabilecektir. Yine merkeziyetçi yaklaşılırsa, Maliye Bakanlığı’ndan yönetilecekse işler yavaşlar. Bu benim düşüncem, farklı düşünen olabilir, onun da faydaları olabilir belki ama ben hiçbir faydasını düşünemedim.
Yanlış kan verme olayı...
“Vardan olayı başhekim olduğumdan beri benim en çok rahatsız olduğum konulardan biri”
- Soru: Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nde yaşanan bazı vakalar son dönemde basına yansıdı. İki hastanın mezarlarının açılıp, otopsi yapılması ve örneklerin Türkiye’ye gönderilmesi söz konusu oldu. Biri Akile Vardan, yanlış kan verilmesi sonucunda hayatını kaybetmişti, bunu siz de onayladınız. Diğeri de Sabiha Erdel, ambulansa taşınırken defalarca düşürüldüğü iddia edildi, ailesi de hukuk süreci başlattı. Bu konulardaki soruşturmalar ne durumdadır? Otopsi sonuçları geldi mi? Yanlış kan verme gibi bir olayın yine personel eksikliğinden, aşırı yorgunluktan kaynaklandığını düşünür müsünüz? Bir yerde bir hata yapıldı ve maalesef bunun sonucu cana mal oldu...
- Dr. Dizdarlı: Mutlaka personelin aşırı yorgun olmasının bunda etkisi vardır ama ne olursa olsun böyle bir olayın olmaması gerekirdi. Vardan olayı başhekim olduğumdan beri benim en çok rahatsız olduğum konulardan biridir. Gerekli soruşturmayı yapıp ciddi bir dosyayı hastane olarak Sağlık Bakanlığı’na ilettik, sanırım onlar da savcılığa ilettiler. Bundan sonrası hukuki süreç içerisinde şekillenecektir. İdari ve yöntem olarak zaaflarımız varsaydı, bu konuda da bazı tedbirler almaya çalışıyoruz. Bu konuda gerçekten rahatsızız. Aşırı yorgunluk, aşırı iş yükünden kaynaklanan sıkıntılar vardı, olmaması gerekirdi, maalesef oldu, en azından bir daha olmaması için bazı tedbirler alınmaktadır.
Erdel olayı Çamlıbel’de oldu. Bana göre mesnetsiz olan, anlamlı gelmeyen bu olaylar bizim hastanemizde olmamıştır. Açıkçası iddialar bana çok normal gelmedi.
Otopsilerin sonuçları ile ilgili konuda top adli makamlarda. Bizden çıktı. Neticede biz de tarafiz bu konularda, bizim takip etmemiz doğru olmaz.
“20 senedir bir şey olmadı, şimdi oldu”
- Soru: Şeker hastalarına uygulanan göz içi ilaç tedavisi sonrasında gözde enfeksiyon olması sonucunda 4 hasta Türkiye’ye gönderildi, tedavileri başladı, döndüler. Konu Türkiye basınına kadar çıktı. Bu konudaki gelişmeler ne aşamadadır?
- Dr. Dizdarlı: Biz o ilaçları bakanlığa gönderdik, bununla ilgili süreci bakanlık takip ediyor. Bu tedavi 20 yıldır hastanemizde yapılıyordu, ilk defa böyle bir olay yaşandı. Hem hastalar, hem de hekimler zamanında müdahale ettiler ve hastalar Türkiye’ye gönderildi. Eskiden bu ilaç kavanoz gibi büyük ambalajdaydı ve enjektör ile çekilip hastalara uygulanıyordu. Son 1 yıldır bireysel kullanılan ambalajda alınmaya başlandı. 20 yıldır kavanozda yaşanmayan olan, küçük ambalajda yaşandı. Uygulamayı yeniden eski şekline döndürdük. Uygulama aynı şekilde, aynı steril şartlarda, aynı ameliyathanede devam ediyor. 20 senedir birşey olmadı, şimdi oldu. Muhtemelen ilaçla alakalı veya soğuk zincirle alakalı bir sorun var.
Türkiye basınına çıkması da bana göre tamamen hastaların gönderildikleri hastanenin kendi reklamını yapmasına yönelik bir olaydı. Bu tip olaylar, hoş olmamakla birlikte, Türkiye’de de oluyor. Aldığımız duyumlara göre aynı durum Türkiye’de de bazı hastanelerde oldu ama neticede soruşturma bitmeden net konuşmak doğru değil. Soruşturma bakanlık tarafından yürütülüyor.
“Eksiklikler tamamlanınca burası uçar”
- Soru: Hastanede aletler var ancak kullanacak uzman yok. Onkoloji açıldı ancak eksiklikler nedeniyle tam randımanlı çalışmıyor. Geçtiğimiz günlerde çocuğunu kaybeden bir babanın isyanı vardı, yeterli personel olmadığı için yeterli ilgiyi görmediklerinden yakınıyor. Kanser ülkemizde korkulu rüya, onkolojideki eksiklikler ne zaman giderilecek?
- Dr. Dizdarlı: Onkolojiyi ben hastaneden ayrı görmem. Genelde ne sıkıntı varsa, onkoloji de aynı sıkıntıyı çekiyordur. Ciddi hekim ve hemşire sıkıntısı var. Bu sebepten dolayı bir kat boş tutuluyor ve onkolojinin yoğun bakımı da tüm donanımı hazır olmasına rağmen çalıştırılamıyor. “Bir ülkenin ekonomisi bozuksa, eğitimi bozuksa sağlığı tek başına yürütülemez” denir. Hastaneyi de devlet çatısı gibi düşünecek olursak, genel anlamda hemşire sayısı azken, acil servis tam çalışamazken, onkolojinin tam olmasını beklemek abesle iştigal olur. İddialıyım, bir fabrika olsaydık ve üretim potansiyeli ölçme imkanı olsaydı, Kuzey Kıbrıs’ta en fazla üretim yapan fabrika burası olurdu. Ama bunu ölçmek çok mümkün değil, bu eksiklikler tamamlanınca burası uçar, belki de arkasından başka şeyleri de çeker. Ama maalesef yakıştırmasına layık “Göç Yasası” nedeniyle yeterli personeli alamıyoruz. Hem maaşlar düşük, hem kontenjanlar düşük. Bu bize büyük bir sıkıntı yaratıyor. Bunu gidermek için siyasetin bazı çalışmalar yapması lazım. Keşke bu yasa hiç olmasa, açıkçası sağlığın bu yasanın dışında tutulması gerektiğini düşünüyorum.
5 ayda kaç kişi hastaneye başvurdu?
İlk 5 ayda polikliniğe 85 bin 852 hasta...
- Soru: 100-120 bin nüfusa göre yapılmış olan Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi bugün kaç kişiye hizmet veriyor?
- Dr. Dizdarlı: Süreç içerisinde ihtiyaca göre değişlikler yapıldı ancak şu anda %90’ın üzerinde doluluk var yani yaklaşık 400 yatılı hasta vardır.
2017 yılının ilk 5 ayında polikliniğimize 85 bin 852, ilk yardıma 43 bin 222 kişi başvurmuştır. 9 bin 861 hasta da yatılı tedavi almıştır. Değişik ölçeklerde 3 bin 215 ameliyat yapılmıştır. Hekimlerin özlük hakları iyileştirilirse, hekim ve hemşire eksiklikleri giderilir ve altyapı tamamlanırsa bu sayıların %50 artabileceği iddiasındayım.
138’i uzman, 7’si asistan olmak üzere değişik branşlarda 145 hekimimiz, hemşire, ebe, anastaezi, dializ teknisyeni ve sağlık personeli sayımız da toplam 410’dur. Hekimlerin sayısından ziyade, branşlara göre dağılımın ihtiyaca uygun olması önemli. Mesela 1 romatolog var, nefrolog yeni yeni 2 oldu. Acil doktoru lazım, o sayı çok az. Anestezi uzmanı sayısı hala yetersiz. Radyolojide uzman sayısı açısından ciddi sıkıntılarımız var.
“İradeye mecburiyet var”
- Soru: Bir önceki röportajımızda “Tanı belli, irade lazım” demiştiniz. İrade var mı?
- Dr. Dizdarlı: İradeye mecburiyet var. İrade konulmazsa bataklığa sürükleneceğiz. Bunun her kesim farkında. Bu nedenle mecburiyetten de olsa var.