Demokrasi bu değil.
Olmaz, olmamalı.
Bu ‘kurulu düzen’in dışında çıkmadıkça sadece kendimizi aldatacağız.
Avunacağız, hepsi bu…
Seçim kazanmakla kazanmıyoruz çünkü geleceğimizi…
Böyle bir irade, varlık, kişilik inşası mümkün değildir.
***
İncittiler bizi.
Talimatla yönetildiğimizi yüzümüze vurdular.
Aptal yerine koydular, göstere göstere.
Defa defa böldüler, hem bütününde adanın, hem yarısında.
“Sizin iradeniz satılıktır” dediler açık, seçik…
“Sizin söz hakkınız yoktur.”
En mühimi de pek çokları bu muameleyi öptü, alnına koydu.
***
Sandığa gittik, oynadık rolümüzü…
5 yıl önceki seçime göre süreç farklı olsa da sonuçlar pek değişmedi.
İlk üç adayın oy sayısı hemen hemen aynı kaldı.
Eroğlu yerine Tatar geldi.
İkinci tur için Akıncı’nın karşısına aday oldu.
Yine sonuç değişmeyecek, Akıncı kazanacak, farkla…
Çünkü bu toplum baskılara ve dayatmalarda sandıkta tepki göstermeyi öğrendi.
Sonra ne olacak peki?
Yine yurtsuzluk dayatılacak, yine buyurganlık çoğalacak.
***
Biraz da tersten okuyalım mı?
“Türkiye’ye biat” siyasetine yüzde yetmiş karşı çıktı.
“Restleşmeye” de öyle.
***
Federal çözümü işaret eden seçmenin yarıdan fazla olması bir teselli olabilir mi?
Bence önemli.
Ölçüsüz baskıya rağmen…
***
Bu seçimin beş sene önceye göre en dramatik farkını Kudret Özersay yaşadı.
Çok oy kaybetti, çok saygı…
Başbakanlık koltuğuna taşıdığı Tatar yıldızlaşırken, kendi yıldızını kaydırdı.
Onca siyasi tutarsızlığın bedelini fena ödedi.
Kullanıldı, terk edildi.
***
Her seçimde aynı duyguyu yaşarım.
Yalnızlaştığımızı hissederim daha çok.
Kıbrıs’ın yarısını değil bütününü seven insanlarız biz…
Şimdi kaç kişi kaldık bu duyguyu yaşayan?
Bilemiyorum.
Ne yana gitsek yabancı…
Nereye baksak…
***
İnsanın yüreği sızlıyor, çünkü uzaktan talimat yağdırıyor birileri…
Birileri birkaç seneliğine görevli gelmiş, bize, bizi anlatıyor.
Yitirdiklerimizin anısı var burada, doğurduklarımızın umudu…
Hiçbiri anlamıyor.
***
Yine sandığa gideceğiz hafta sonu…
Gitmeliyiz, yine, kararlılıkla…
Denizin ötesine ses vermeliyiz: “Sen bize kime oy vereceğimizi söyleyemezsin.”
Ada yarısına ses vermeliyiz: “Barışmazsak eğer birlikte tükeneceğiz, gör artık.”
Ses vermeliyiz yarınlarımıza: “Yenilmedik, yenilmeyeceğiz, direneceğiz.”
Geleceğimizi ıssızlaştıran kapasite yoksunlarına ve irademizi hiçleştiren ilhak bekçilerine ‘bu memleket bizim’ hatırlatmalıyız, yine, yeniden...