"Ne yazalım yarına" diye düşünürken...
“Geçen senelerde ne yazmıştım” dedim kendi kendime...
Baktım...
...
Trafikte ölüyorduk.
Ölüyoruz.
Ehliyet sürecinde "ehillik" değil ki derdimiz, belgenin parası sadece.
Ne zaman ki harçlar artıyor kızılca kıyamet kopartıyoruz da, ehliyet eğitimi için gaile duymuyoruz.
***
‘Bu törenleri gözden geçirme zamanı gelmedi mi’ demekten vazgeçmişim, geçen senelerde.
"En azından tören provalarını şehrin ve trafiğin ortasından kurtarınız"a razı olmuşum artık.
...
Evvelki sene ne yazmıştım...
Biraz daha ‘uçuk’ hayallerim varmış.
“Tanksız topsuz askersiz militarizmden uzak bir gün” hayal etmişim.
***
Daha evvelki sene...
... Usta mizahçı Metin Üstündağ, nefis anlatmış: “Memleketimiz için en iyi idare şekli ne cumhuriyet ne de ileri demokrasi. En şahanesi ‘idare etmek’ sanki...”
***
Hayallerimizin boyuna yetmiyor gerçeklerimiz, demişim hep.
"Yaşamak istediğimiz hayat"ın karşılığı bir değer üretmiyoruz.
"Miş" gibi yapıyoruz değişim isterken, kendimizi ve çevremizi elletmiyoruz.
Yüzsüzüz!
Maskelerimiz var illa ki.
....
Bu ülkenin en kötü hali de bu.
‘Hayal kurdurmuyor...’
O kadar "ucundan" yaşanıyor ki size umut veren değişimler...
Hani "can ezgisi" derler ya...
"Yaprak kıpırdamıyor’ değil...
Kıpırdıyor, haksızlık etmeyelim...
Ama takvim yaprakları, iktidarlar, suretler değişse de, değişmeyen "hastalıklar" tedavi olmak bir yana, yayılıyor daha da...
Umut edemiyorsunuz!
Çok başka bir düzenin hayalini kuramıyorsunuz kolay kolay...
***
On sene önce de "çukurlar" arasında dans ediyordum gittiğim yolda, şimdi de...
‘Müşavir’ savurganlığını yazıyordum, belki 15 sene evvel de...
Ha gayret bitiyor
Bir önceki kış da, evvelki de, daha önce de ‘sel’ basmıştı bizi ilk yağmurda...
‘Araç Kayıt Dairesi’nde kuyruk vardı, ilk ehliyetimi aldığım gün de, bugün de...
Kamu hep şişkindi ancak hangi açılım gündeme gelse, personel eksikliği engeldi ne hikmetse.
Daktilodan bilgisayara geçtik.
Uyduya gönderdik sesimizi.
Sosyal medyadan dostlarımızı bulduk dünyanın öteki ucunda...
‘Görüntüler’ değişmedi kolay kolay...
‘Kıbrıs sorunu’nda halen ‘tıkanıklık’ var ve birileri ha bire, ‘önce evimizin önünü temizlememiz gerektiğini’ söylüyor bize.
İyice ‘zibil’e dönüyor oysa, evimizin önü de gerisi de.
Üstelik ‘halının altına’ süpürüyoruz çoğunu...
...
Ve bayraklar asılı dört bir yanda...
‘Sağ’a da dönse başımız, ‘sol’a da.
Örtmeye yetmiyor yine de...