Kimin Kıbrıs’ta çözüme daha çok ihtiyacı var?
Evet, Kıbrıs sorununun çözümü, taraf olan herkesin veya her toplumun ya da devletin çıkarınadır…
Ancak kabul etmek lazım ki çözüme asıl ihtiyacı olan veya en çok ihtiyacı olan Kıbrıslı Türklerdir!
Neden mi?
Çünkü ötekilerin hiç birinin “yok olma” veya “tükenme – tamamen bitme” gibi bir dertleri yok.
-*-*-
Egemen eşit iki devletli veya federal çözümden bahsedelim…
Geçen gün biri, “federal çözümden başka yol yok” şeklinde özetleyebileceğim yazıya karşılık, “sen aptalsın” diye yanıt verdi.
Yaptığım şey değil ama Londra’dan gelen bu mesaja, “asıl aptal sensin” diye karşılık verdiğimi gizlemeyeceğim.
Efendim Kıbrıs’ta “bana göre”, ideal çözüm, 1960’a geri dönmektir…
Hem de tam anlamıyla…
Toprak ve mülkiyet haklarıyla birlikte…
Ve bunun gerek mantıken gerekse fiziken zor hatta imkansız olduğundan hareketle, “tamam, iki bölgeli, iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal çözüm” diyorum.
-*-*-
“Ama hayır, egemen eşit iki devlet de olabilir” mi diyorsunuz?
Bunu diyenlere “aptalsınız” diyecek kadar hayatım boyunca alçalmış değilim!
Kesinlikle saygı duyarım!
Ancak, bunun imkansız olduğunu da bilmek ve görmek lazım!
İmkan dahilindeyseydi, 1975’ten beri sizi tutan mı vardı?
-*-*-
Neyse; şunu hayal edebiliyor musunuz?
Bafra’dan Paralimni’ye kadarki Mağusa Körfezi sahillerinin tamamının, alt yapısı ve üst yapısı ile sapasağlam bir turizm cenneti olmasından söz ediyorum…
Muhteşem bir Mağusa Limanı…
Barlar, cafelerle dolu…
Açıkta beş cruise gemisi…
On binlerce turist sokaklarda geziyor…
St Nicholas Katedrali’ne giriş 30 Euro kelle başı!
Önündeki kuyruk 2 kilometre!
-*-*-
Ercan da Larnaka da hava ulaşımına açık…
Bölgenin nüfusu, bir takvim yılının her anında en az 3 milyon kişi…
İsteyen Paralimni’de, Derinya’da, Maraş’ta tatil yapsın; dileyen Bafra’da, İskele’de, Mağusa’da!
Oteller ağzına kadar dolu!
-*-*-
Sabahlara kadar dans, akşamlara kadar eğlence!
Maraş inşa edilmiş.
Yasal sahiplerine iade edilmiş!
-*-*-
John Lennon ne diyordu; “… ülkelerin olmadığını hayal edin”…
Siz de hayal edin…
Bahsettiğim bölgede, isteyen mass, isteyen class turizm yapsın…
-*-*-
Pandemiyi de bitti sayıyoruz; ne Larnaka yeter ne Ercan!
Dakikada iki uçak konacak!
Turist yağacak!
Ve herkes; ama herkes ihya olacak!
-*-*-
Maraş’ı gelin inşa edelim…
Hangi devletin çatısı altında bir kent olacağıyla uğraşmayalım…
Gelin Maraş’ı “Rum federal parça devletçiğe verelim”…
Yasal sahipleri gelsin.
Evlerini, otellerini onarsın, yerleşsin…
Özel veya tüzel, tüm müteahhitlik hizmetlerinin yarısı Türk parça devletinden sağlanacak.
Tüm ithalat Mağusa Limanı üzerinden yapılacak!
Bu şartları koşalım.
-*-*-
Hayal edin!
Çözümün şeklini değil; hamasi nutukları da değil; Kıbrıslıların kardeşliğini ve birlikte bol para kazandıklarını hayal edin…
Hayali bile güzel…
-*-*-
“Azerbaycan, KKTC’yi ha tanıdı ha tanıyacak” diye yalanlarla avutulmak yok!
Her Allah’ın günü kandırılmak ve kandırılırken de hızlı bir şekilde tükenmek yok!
Hayali ne hoş!
-*-*-
Mümkün değil!
Bence de!
Ve bunu engelleyen de benim gibi Rumculardır değil mi?
Siz değilsiniz!
Ne münasebet, siz Annan Planı’na “evet” demiştiniz ve fakat Rumlar “hayır” demişti ha!!!
Elyeliler de der, “olan be yalancılar sizi!”
-*-*-
Dilinizden düşürmediğiniz hayırcı Rumlarla birlikte siz de hayır dememiş miydiniz?
Niye yalana yatıyorsunuz?
Hayır diyen sadece Tassos Papadopulos muydu? Siz sapına kadar evetçi miydiniz?”
-*-*-
Biliyorum, haklısınız!
Rumlar bizi kesecek ve enosis yapacak değil mi?
Planları bile vardı!
Neydi o plan?
Akritas Planı!
Evet evet, doğrudur, bizi hıyar gibi doğrayacaklar!
-*-*-
Bayraaaak, vataaaaaan, şehitler, devletimiz sonsuza dek yaşayacak!
Falan ve de filan!
Bağırın da tamamdır!
Tabak çanak dükkanı açılışında bile bunları anlatın bize!
-*-*-
Hazır aklıma gelmişken söyleyeyim, lütfen o “devletimiz sonsuza dek yaşayacak” yalanından vazgeçin!
Bu nasıl bir devlettir ki, 1975’te bir tane kurdunuz; bozdunuz…
1983’te bir daha kurdunuz…
Şimdi O’nu da adını değişerek yenisiyle mi değişeceksiniz?
Ve bunu yaparsanız, Mali ile Gambiya da sizi hemen tanıyacak ha!
————————————————
Pandemi biterse, sadece Türkiyeli kumarcılar mı gelebilecek?
Pandemi daha uzun bir süre devam eder ve “çözümsüzlük” de sürerse; özellikle İskele bölgesine yapılan bunca yatırım, Bafra’daki oteller ne olacak?
-*-*-
Hafta sonu Bafra bölgesindeydik…
Oteller yolu, sararmış otlarla dolu…
Oteller yoluna yani Bafra’ya dönülen yere yakın bir noktada, yol üzerinde bir mezarlık var…
Yıkmışız…
Mezarlar da mezarlıktaki küçük kilise de harap…
Bu mezarlığı gören yabancı turistlerin bize “barbarsınız” demesi, bir Rum – Yunan oyunu mudur acaba?
Ne dersiniz?
-*-*-
Turizm öldü mü?
Öldü.
Pandemi tabii ki çok olumsuz etkiledi ama pandemidenönce de başımız göğe ermiş değildi.
-*-*-
Ölmüş turizm yeniden canlanır mı?
-*-*-
“Tanınmamışlık ve ulaşım sıkıntısı”na, bir de “tanınmamışlık ve Covid 19”la alakalı sertifika sıkıntısı eklenmez umarım…
-*-*-
Evet, pandemi turizme engel ama bizim kafalar da “hatalı”…
-*-*-
Çözümsüzlüğün, çok ciddi turizm düşmanı olduğunu zerre kadar “çözememiş” bir toplumuz…
-*-*-
Haaa otellerimiz mi?
Harika!
-*-*-
Ama ne acıdır otellerdeki prizler bile “Türkiyeli”…
KKTC yasalarına da aykırı ama neyse!
Adaptörle idare ettik!
“Zaten neyimiz doğru da bir de bununla mı uğraşalım?” diyebilirsiniz!
-*-*-
“İşte priz meselesinde anavatanla birleştik ve kahpe İngiliz etkisinden kurtulduk” dahi diyebilirsiniz ama ben demeyeyim!
İngiliz vatandaşı olan kimse bunu demesin…
Bu uyarımı da yapmış olayım; üzerine alınmaca yok!
-*-*-
Neyse, İskele Boğazı, adeta otel – apartman – iş merkezi mezarlığına döndü.
Yarım inşaatlar…
Yıkıntılar…
Mutlak yoksulluk ve ekonomik çökmüşlük göstergesi…
-*-*-
Ve aklımda şu deli soru:
Pandemi biterse, sadece Türkiyeli kumarcılar mı gelebilecek?
———————————
“Kıbrıslı” olan her şey tükeniyor ya! Üzgünüm!
Kapının Kıbrıslısı olur mu?
Onlar da azaldı ama hala Lefkoşa’da üç beş tane bulunur!
Lefkoşa’da ha; Lefkoşe’de değil!