Sağ siyasetin sıkışınca tekrarladığı bu söylemin dünyada karşılığı yoktur. Üstelik BM, AB ve bütün dünya Rusya-Ukrayna savaşında Rusya’ya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıması ve gereğini yapması çağrısı yaparken kimse Kıbrıs’ın toprak bütünlüğünü bozmaya dönük söylemlere sıcak bakmaz.
Bu gerçek ortada dururken Erdoğan BM genel kurulunda neden BM üyesi ülkelere böyle bir çağrı yaptı?
Bence Erdoğan bu çağrıyı dünyaya değil, Türkiye’ye ve bize yönelik yaptı. Erdoğan daha bu yılın başlarından itibaren 2023 seçimlerine hazırlanıyor. 2022 yılı başlarından bu yana alınan her karar, her söylem ve her eylem Erdoğan’ın kendi seçim hedefini taşımaktadır.
Erdoğan bu sürede gerek komşu ülkelere yönelik savaş söylemleri, gerek içerideki teröre karşı attığı adımlar, gerekse de çeşitli kesimlere yönelik bol keseden dağıtılan katkılar hep seçim için yapılmaktadır.
Buna rağmen bizim koro sanki KKTC tanınıyormuş gibi bir hava yaratmaya ve Erdoğan’a bol tarafından yağ çekmeye başladı.
Bununla da yetinmediler olası tek gerçekçi çözüm olan “Federal Çözümü” savunan muhalefeti de kendi tezlerini desteklemeye davet ediyorlar.
Bizim çocukluk yıllarımızda Kıbrıslı Türkler sık sık “kandır çocuğu da Taksim istesin” derlerdi.
UBP’li vekillerin önceki günden bu yana yaptıkları tam da budur.
Bu arada bir de Rusya’dan Ercan’a doğrudan uçuş yalanı ortaya atıldı. Sağ siyasetçiler her ikisine de mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar. Neredeyse birkaç ay içinde KKTC tanınacak, resmi olarak tanınmasa bile gerek hava, gerekse de deniz yoluyla dünyaya doğrudan bağlanacak gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Ama unuttukları bir gerçek var. Artık doğru habere ulaşmanın neredeyse imkansız olduğu 1900’lü yıllarda değiliz. Yirmi birinci yüzyıla girdiğimiz günden bu yana 22 yıl geçti. Dünya çok çok küçüldü. Habere ulaşmanın sınırları kalktı. Eskiden olduğu gibi insanlar yalnızca sizin söylediklerinizi değil, başka kaynaklardan neler yayınlandığını da anında takip etme şansına sahiptir.
Erdoğan’ın BM kürsüsünden yaptığı çağrı havada asılı kaldı. Aynı kürsüde Erdoğan’dan sonra konuşan hiçbir devlet başkanı olumlu ya da olumsuz bu konuya değinmedi. BM genel merkezinde bulunan Türkiye ve KKTC yetkilileri dışında hiçbir devlet yetkilisi bu konuda basına tek kelime etmedi. Azerbaycan, Pakistan ya da TC’nin kardeş olarak gördüğü hiçbir devlet yetkilisinin ağzından tek kelime duymadık.
Ama Rusya’nın Kıbrıs büyükelçisi aynı günden “Rusya’dan, KKTC’ye doğrudan uçuş gerçekleşmeyeceğini, böyle bir politika değişikliğinin gündemlerinde olmadığını” açıkladı.
Rus büyükelçi bu açıklamayı yaparken, bizim ulaştırma bakanımız da bu konuda ciddi görüşmeler yaptığını, ama bu aşamada açıklayamayacağını söylesin. Yok öyle bir şey.
Türkiye’nin de bu politikayı ileriye taşıma gibi bir niyeti de yoktur. Öyle olsaydı önce bu talebin yazılı olarak BM Güvenlik Konseyi’ne iletilmesi gerekirdi. Ardından da Türk Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bulunan tüm elçilere bu yönde direktif verilerek hazırlanan dosyaların bulundukları ülkelerdeki dışişleri yetkilileriyle paylaşılmasını isterdi. Açıkçası bu yönde tam bir seferberlik ilan ederdi.
TC Dışişleri bakanlığının böyle bir seferberlik ilan ettiğini görmediğimiz gibi rutin çalışmalar içinde de bu yönde bir adım göremedik.
Ayrıca hafta başından bu yana hem cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve ekibi, hem de dışişleri bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun TC yetkilileri dışında herhangi bir temasları olmadığını biliyoruz.
Dolayısıyla ben bu tanınma çağrısının samimi olmadığını, bunun daha çok içe dönük bir çağrı olduğunu ve seçimden sonra unutulacağını düşünüyorum.
Zaten yaşam devam ettiğinden ve rutin çalışmalar içinde yaşanacak olaylar bize neyin gerçek, neyin hayal olduğunu da kısa sürede gösterecektir.
UEFA Avrupa ligi kapsamında 6 Ekim 2022’de İstanbul’da Fenerbahçe-AEK maçı oynanacak. 13 Ekim 2022’de de Fenerbahçe Atina üstünden Larnaka’ya gelecek ve AEK takımıyla bir maç daha yapacak.
Bu konuda hayaller başka, ama gerçekler bambaşkadır.