Kalbimizin atış grafiğine baktığımız zaman inişli çıkışlı bir tablo görürüz. Hayatımız da tıpkı kalp atışlarımızın grafiği gibi iniş ve çıkışlarla doludur. Kalbimizin elektriksel grafiğine baktığımızda çizgi dümdüz olursa hayatımız sonlamış demektir, yaşarken ölenlerden olmamak için hayatımızdaki çıkışları kabul ettiğimiz gibi, inişlerde de yılmamalı, dümdüz bir çizgide stabil olarak yaşamayı beklememeliyiz. Sevmek, sevilmek, başarılı olmak, kendimizi güvende hissetmek hayatta yaşadığımız bizi mutlu eden faktörlerdir. Kimi zamansa mutlu olmamızı engelleyecek faktörlerle karşılaşırız. ,
Kayıplar, ayrılıklar, geleceğimizi güvende hissetmeme gibi. Bunların bütününde göstereceğimiz davranış biçimi, aldığımız kararlar bizi “biz” yapar. Savaşmak yada hiçbir şey yapmak istemediğimizden dolayı üzüntüye sarılmayı seçmek bizim elimizdedir. Geçmişimize bir bakalım neler yaşamışız? Ayrılıklar, kızgınlıklar, hayal kırıklıkları… bunların sonucunda yaşanan üzüntülerden, dökülen gözyaşlarından hangisi bize kalıcı oldu?
Sadece bizde yarattıkları psikolojik travmalar ve yaşadığımız bu travmaların fiziksel sağlığımıza etkisi…
Belki geçmişte eşimiz tarafından aldatıldık, ayrıldık ama şu an için bize bu durum ne ifade ediyor, belki en yakın arkadaşımız bizi hayal kırıklığına uğrattı şu anda o insanın hayatımızda rolü ne yada hayatımıza etkisi ne, belki kurduğumuz iş yürümedi şu anda kendimize yetecek kadar kazanç elde edemiyor muyuz…. hayatımızdaki her şey gelip geçici önemli olan bunların inadına hayata gülümsemek.
Hayatımızda mutluluklar, mutsuzluklar iç içe geçmiş durumda örneğin evlendiğimiz gün en mutlu günlerimizden biriyken yine aynı kişiyle ev içinde yaşadığımız tartışmalar, hayal kırıklarına sebebiyet veren olaylar, boşanma günümüz hayatımızdaki en mutsuz günlerden bir olabilir yada en değerli varlığımız olan çocuğumuzun doğum anı bize çok büyük bir mutluluk yaşatırken, çocuğumuzla çocuğumuzun ergenlik döneminde yaşadığımız tartışmalar bizi mutsuz edebilir, çaresiz hissettirebilir.
Hayatımızdaki en büyük değer fiziksel ve ruhsal sağlığımız geriye kalan olaylar bir dalga gibi hayatımızdan gelip geçecektir. Dalgalar denizi sevmemize engel olmamalı ne yaşarsak yaşayalım hayatımızı sevmeli, kendimize verdiğimiz değerden vazgeçmemeliyiz. Bu yüzdendir ki hayatımızda en çok kendimize değer vermeli, kendimize hedefler koymalı, yaşamak istediğimiz her şeyi yaşamak için mücadele vermeli, hiç kimse yada hiçbir şey için kendi isteklerimizi ertelememeli veya bunlardan vazgeçmemeliyiz.
Herkesin ömrü kendine verilmiştir ve biz ömrümüzü kendi isteklerimiz doğrultusunda yaşamalıyız ki “yaşadım” kelimesini kullanabilelim. Hayatımızı kimsenin istekleri ve kimsenin doğrularına göre değil kendi istek ve doğrularına göre yaşamalıyız. Bir çoğumuz hayatımızı başkalarının isteklerine göre yada herkes ne düşünür diyerek yaşıyoruz oysa hiçbirimiz büyükannemizin büyükannesini hiç tanımamıştır ve muhtemelen adı dahi geçmiyor yada hatırlayan büyüklerimiz tarafından çok seyrek anılıyordur.
Tıpkı onlar gibi biz de bir gün hatırlanmayacağız, hatta adımız bile bilinmeyecek, çünkü dünya sürekli bir değişim içerisindedir ve biz dünya içinde bir nokta bile değilken, kendimiz için çok özeliz. Özel olduğumuzun farkına varmalı ve hayatımızın son anına kadar kendi değerimizi bilmeliyiz.