Hayat devam ediyor…

Hayat devam ediyor…

 

İki ihtiyar….
Oturmuşlar mahalledeki kahvehaneye, arkalarını güneşe vermişler, kahvelerini yudumluyorlar, güneşleniyorlar.
Bugün da hava güzel ha… dedi biri…
Ya, dün nasıldı, bugün nasıl! dedi diğeri…
Ve sohbetin açılışını yaptılar.
Neyidi o günler be Mustafa… Şimdiki halimize bak. Evden kahveye, kahveden eve…
Eeee Hasanım… Gençtik o zaman. Şimdi ayağımızı kaldıracak halimiz mi var?
Tamam da daha ölmedik ki be Mustafa…
Ne yani, ne yapmayı düşünüyorsun? Eski günlere mi döneceksin? Var mı öyle gücün?
Gençlikteki gücümüz yok tabii ama çok şükür maddi durumumuz fena değil.
Nasıl yani? Şimdi sen…
Yok be Hasan, düşündüğün gibi değil. Bir gecelik değil be düşüncem.
Ya?
Yalnız kaldık aha… Benim hanım da öldü, seninki da… Zaman da geçti üstünden… Yeni bir evlilik yapmak iyi olurdu diye düşündüm.
Ma başına bela be Mustafa!
Neden bela olsun yahu Hasan! Çok genç olmasa da olur. Yalnız kaldık aha… Evi da, bizi da çeker toparlar biraz… Hem biraz da…
Kızın var işte… Arada bir gelir bakar sana…
Bakar ama nerde devamlı biri olsun evde…. Hem istemez misin şimdi eve gidince kapıyı açan, “hade yemek hazır” diyen biri olsun…
E iyi olurdu Mustafa ama ne bileyim, olur acaba?
Neden olmasın yahu?.. Bizim neyimiz eksik, bak şu televizyonlara çıkanlara senden daha mı iyidirler yani!
Yok değil tabii ama işte şimdi düşününce ter bastı beni…
Neden, korktun mu?
Ne bileyim be Mustafa… Korktum, heyecanlandım, bilmem işte bişeyler oldu.
Korkma korkma, sen beni yalnız bırakma bu yolda da başka bişey istemem.
***
Ertesi sabah buluştular yine kahvede… Bu kez kahvelerini içtikten sonra kalktılar birlikte… Kendi mahallelerini, başka mahalleleri dolaştılar. Her yana haber saldılar. Özellikle ‘çöp çatanlık’ yapanların kapılarını çalmadan geçmediler. Kendilerine uygun eş aradıklarını söylediler.
Kendi kriterlerini ortaya koydular, karşıdakinde aradıkları kriterleri sıraladılar. “Şöyle de böyle olsun” dediler.
Çöp çatanlar not ettiler istekleri…
Kafalarında zaten birileri vardı ama listelerini daha da zenginleştirmek için onlar da dolaşmaya çıktılar. Onlar da haber saldılar dört yana…
Eş arayan ihtiyarların durumlarını serdiler gittikleri yerlere…
Emeklidirler… Birinin adı Mustafa, diğerinin Hasan. Emeklilik maaşları yanında kendi evleri de var. Hem öyle öften püften evler de değil. Gayet büyükler… Birinin iki kat evi var. Yukarıda kiracısı oturuyor, altında kendi. Diğerinin müstakil ev. Bahçeli… Birinin bir kızı, diğerinin hem kızı, hem oğlu var ama babalarının evlilik konusuna olumsuz bakmıyorlar.
***
Adaylar hazırlandı, Mustafa ve Hasan’ın önüne konuldu. Her ikisi de isimleri ve niteliklerini kafalarından geçirdiler. Mustafa üç kadını, Hasan bir kadını görmek istediğini söyledi.
Hemen kadınlara haber salındı. Hazırlıklar başladı, önce Mustafa’nın talipleri gezilecek, sonra Hasan’ınki…
Her ikisinin de heyecanı arttı. Bu işe çok da sıra dışı bakmayan Mustafa’nın bile heyecanı gözlerinden okunuyordu. Yarın gece görücülüğe gideceklerdi.
Erkenden yattılar. Yarına dinç uyanmaları lazımdı.
Sabahleyin uyandı Hasan… Akşama kadar zaman vardı, kahvehaneye gitti yine… Mustafa’yı beklemeye başladı ama Mustafa gelmedi.
Mahalleden bir çocuğu evine yolladılar, ‘nerde kaldığını’ sorsun diye…
Çocuk geri döndü, “kapıyı çaldım çaldım, açan olmadı” dedi.
Bu kez birkaç kişi gittiler, yine çaldılar kapıyı, yine açan olmadı. Bu kez kapıyı kırdılar, baktılar yatağında yatıyor, sarstılar Mustafa’yı, “hade uyan artık” diye ama Mustafa uyanmadı.
***
Ertesi sabah yine kahvehanedeydi Hasan…
Başka bir ihtiyar daha vardı kahvede…
Bugün de hava güzel dedi biri…
Ya, güzel oldu hava, dün nasıldı, bugün nasıl! dedi diğeri…

Dergiler Haberleri