Hristodulos Gattos, 1974’te savaş sırasında Kaymaklı dışındaki bir mandrada bulunan 80 Kıbrıslırum sivilin ve kendisinin hayatını kurtaran Kıbrıslıtürk subayı arıyor…
Hristodulos Gattos’la, 1974’te savaş sırasında Kaymaklı dışındaki bir mandrada bulunan 80 Kıbrıslırum sivilin ve kendisinin hayatını kurtaran Kıbrıslıtürk subayı aramasını anlattığı ve “Hayatımızı kurtaran Kıbrıslıtürk’ü bulup ona teşekkür etmek istiyorum…” dediği röportajımızın devamı şöyle:
SORU: Mandrada kaç kişiyi öldürdüydüler?
HRİSTODULOS GATTOS: İlk anda Mitillos ve Emilios’u öldürdülerdi. Ondan sonra üç kişiyi daha öldürdülerdi fakat onların isimlerini bilmiyordum, Mia Milya’dan geldiydi bu askerler, hayatlarını kurtarabilmek için geldilerdi… İşte bu beş kişiyi Kayıplar Komitesi buldu dere yatağında… Daha ileride başka kuyular vardır.
Çarşamba günü geldilerdi mandraya insanlar. Perşembe günü ise beni ve erkek kardeşimi mandradan alarak dışarıya çıkardılardı. Bizi aldıklarında biz mandrada kadınlar ve çocuklarla birlikteydik… Kardeşim benden iki yaş küçüktür… İkimiz de uzun boyluyuk diye alıp bizi dışarıya çıkarmışlardı – dışarıda yaklaşık 40 kadar Kıbrıslırum asker vardı, bunlar aslında rezerv askerlerdi yani yedek askerler – seferiler… Bu seferi Kıbrıslırum askerler, bir halka şeklinde duruyorlardı. Bu askerleri alıp kuyulara doğru götürüyorlar ve onları orada öldürüyorlardı. O kuyuların isimlerini de bilirim ben… Beradigas kuyusu vardı mesela, Muskundi’nin kuyusu vardı… Bu kuyuları ben Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterdim.
SORU: Ancak kazmadılar bu kuyuları, öyle değil mi?
HRİSTODULOS GATTOS: Evet, kazmadılar, henüz kazmadılar…
Neler yaşandığına dönecek olursak, benimle kardeşimi dışarı çıkardılar, sonra tekrardan içeri götürdüler mandraya. Bana “Sen asker min?” diye sordular. Ben de “Hayır, asker falan değilim” dedim.
Ertesi günü yani Cuma günü bir Kıbrıslıtürk subay geldi mandraya. Kadınlarla çocukların olduğu bölüme geldi ve bana işaret ederek dışarı çağırdı beni…
Bana “Sen neden buradasın?” diye sordu.
Ben de “Bu mandra bizimdir, babamındır bu çiftlik, onun için buradayım” dedim kendisine.
Size daha önce sözünü ettiğim Mitillos, mandraya BMW arabasıyla gelmişti. Bu Kıbrıslıtürk subay bana “Bu arabanın sahibi kimdir?” diye sordu. Ben de kendisine “Siz bu şahsı alıp dere yatağına götürdünüz ve öldürdünüz” dedim.
Arabanın anahtarlarını getirmişti ve arabayı çalıştırdı sonra… Yeşil renkli bir BMW arabaydı bu…
Ve böylece sohbet etmeye başlamıştık…
Bu Kıbrıslıtürk subay bana kendisinin tıp öğrencisi olduğunu anlatmıştı, Mağusa’da Sakarya’daki çatışmalarda kardeşini kaybettiğini anlatmıştı…
Elini cebine sokarak çikolata çıkarmıştı bana vermek üzere – ben de ona, “Önce beni yedirecen, sonra da öldürecen?!” demiştim…
“Bana verilen emir, hepsinizi da öldürmekti” demişti bana… “Sizinkiler Dohni’de da, Atlılar’da da öldürdü bizim insanlarımızı” demişti.
Ben de ona “Ben solcuyum” demiştim.
O da bana “İki hata yaptınız” demişti. “Siz Kıbrıslırumlar EOKA ve EOKA-B’yi kurdunuz, bu hataydı – biz da TMT kurarak hata yaptık” demişti. “Ve sonuç da aha budur” demişti bana, “Savaş, birbirimizi öldürmek… Sonuç budur…”
Farsi Rumca konuşuyordu bu subay, sarışındı… Uzun boylu ve gösterişli birisiydi… Sonra bana Sampson’un Kaymaklı’da ne çok insan öldürmüş olduğundan bahsetmişti.
Sonra da bana “Barangaya geri dön” demişti, “kadınlarla çocukların yanına… Sizi artık rahatsız etmeyeceğiz” demişti.
Ondan önceki gecelerde, bazıları kadınlara tecavüz ediyorlardı… Kadınları alıp mandranın dışına çıkarıyor, onlara tecavüz ediyorlar ve geri getiriyorlardı kendilerini…
“Sizi rahatsız etmeyeceğiz” demişti bana bu subay… “Hade git” demişti. Cuma günü oluyordu bu konuşma…
“Cumartesi de sizi serbest bırakacağız ve gideceksiniz” demişti bana.
Cumartesi BMW’yi sürmüştü, oradaki askeri kampa doğru bu subay… Herhalde rütbesi vardı ki, oradaki askerlere emir verebiliyordu…
Oradaki askerlere “Bu insanları bırakacaksınız geçsinler, gitsinler, incitmeyeceksiniz kendilerine” diye talimat vermişti…
Böylece yaya olarak Kaymaklı’ya doğru yola çıkmıştık.
Bu Kıbrıslıtürk subay gerçekten de cesur birisiydi ve bunları her anlattığımda, gözlerime yaşlar doluyor…
SORU: Bu Kıbrıslıtürk’ün hangi köyden olduğunu veya ismini biliyor musunuz?
HRİSTODULOS GATTOS: Hayır bilmiyorum… Zaten ben korku içindeydim. Bu subayın elinde silah vardı, beni vuracak mıydı, öldürecek miydi, bilmiyordum… Okuldan henüz yeni mezun olmuş bir gençtim… Korku içindeydim… Deneyimli değildim yani o yaşlarda…
SORU: Nerede tıp okuduğundan söz etti miydi size?
HRİSTODULOS GATTOS: Hayır… Sözünü ettiği tek şey, kardeşinin Sakarya’da savaş sırasında öldürülmüş olduğuydu… Ben bu Kıbrıslıtürk’ü bulmak istiyorum, yardımlarınızla… Bulabilirsek eğer, ona teşekkür etmek istiyorum…
SORU: Ben bu konuda araştırma yapmaya başladım ve Sakarya’da kardeşi öldürülmüş olan ve kendisi tıp okuyan kim vardı 1974’te diye sormaya başladım. Bir okurum bana “Sakarya’da öldürülen ve senin kardeşini aradığın şahıs Ayhan Niyazi’dir” dedi önce. Ayhan Niyazi öldürülmüş Sakarya’da. Ve bir kardeşi vardı, doktor olmuştu fakat Kıbrıs’ta değil, Türkiye’de yaşıyordu… Bana bir isim ve bir telefon numarası verdi okurlarım, aradım o ismi fakat o bana “Yok, aradığınız ben değilim, ben Ankara’da yaşıyorum, aslen Vretçalı’yım ve savaş esnasında da Leymosun’daydım. Ve benim Sakarya’da öldürülmüş olan bir kardeşim yok” dedi.
Tekrar araştırmaya başladım, bana Ayhan isimli kardeşi olan, kardeşi Sakarya’da öldürülmüş olan bir başka isimden söz ettiler, o da doktordu ve Türkiye’de yaşıyordu o da… Onu da Facebook profilinden buldum ve kliniğini aradım… İçeride yoktu, onu tekrar arayıp bulduğumda, kendisinin aradığımız şahıs olmadığını söyledi.
Bana iki şahsın o dönemde tıp okuduğunu, Lefkonuğun eski belediye başkanının da Moskova’da tıp okuduğunu anlattılar – onu da bulup sormam lazım, kardeşi Sakarya’da öldürüldü mü diye… Ve aradığımız şahıs acaba o mu diye… Sanırım bu röportaj yayımlandıktan sonra belki bir sonuca ulaşabiliriz… Çünkü eğer gerçekten kardeşi Mağusa’da öldürülmüşse 1974’te, bulmak kolaydır. Çünkü çok sayıda insan öldürülmedi Mağusa’da 1974’te… Öldürülen insanlar bellidir, bilinir ve çok sayıda da değillerdir.
Dün akşam da çok değerli bir başka okurum aradı beni… Sizinle ilgili daha önce yazmış olduğum yazımı okumuş, şöyle dedi: “Komşum bildiğin gibi ….’dır ve bana her zaman 1974’te çok sayıda Kıbrıslırum’un hayatını kurtarmış olduğunu anlatmaktaydı, Mia Milya-Kaymaklı civarındaki bir mandrada bulunan Kıbrıslırumlar’ın hayatlarını kurtarmış olduğunu anlatırdı… 1974’te asker idi komşum” dedi. Bu adamı tanırım ben, çok yardımcı oldu bize “kayıplar” konusunda… Sarışın birisidir… Belki kendini korumak maksadıyla size “tıp okurum” dedi diye geldi aklımıza… Veya “Kardeşim Sakarya’da öldürüldü” diye anlattı ki kendi kendini koruyabilsin… 1964’te bu Kıbrıslıtürk alınarak bazı Kıbrıslırum polislerin işkencesinden geçirilmişti – sanırım tırnaklarını sökmüşlerdi… İsterseniz bir gün evine ziyarete gidebiliriz, kabul ederse bizi ve tanışırsınız – bakalım o mudur aradığınız şahıs diye… O değilse bile, belki de bir şeyler biliyordur bu konuda…
HRİSTODULOS GATTOS: Kaç senedir hep aklımdadır bu… Onu bulmak, teşekkür etmek istiyorum çünkü hayatta olmayabilirdim ben, hayatımı kurtardı bu Kıbrıslıtürk subay 1974’te… Sadece benim hayatımı değil, toplam 80 Kıbrıslırum’un hayatını kurtarmıştı bu adam… Onu bulup, teşekkür etmek istiyorum… Mandraya getirilen başka tutuklularla birlikte toplam 80 kişi olmuştuk sonuçta ve hayatlarımızı bu adam kurtardı… Sağ salim gidebildik… Hayatta kaldık… Bu 80 kişi arasında kadınlar, çocuklar vardı, tümümüz sivil insanlardık… Ben bu 80 kişinin tümünü de tanımıyordum çünkü canlarını kurtarmak için taa Ayios Epiktitos’tan (Çatalköy) kaçıp mandramıza gelen insanlar vardı – bu insanları tanımıyordum ben. Canlarını kurtarmak için koşup kaçan insanlar, mandrayı bulunca duruyorlardı, burası daha güvenli geliyordu kendilerine…
SORU: Anlattıklarınızdan çıkardığım şudur: 40 civarında Kıbrıslırum asker öldürülerek “kayıp” edildi mandrada… 80 civarında sivil Kıbrıslırum’un hayatını ise bir Kıbrıslıtürk subay kurtardı…
HRİSTODULOS GATTOS: Evet… 80 Kıbrıslırum’un canını kurtardı, onların hayatta kalmasını sağladı… Bu çok büyük bir rakamdır… Onu bulup teşekkür etmek istiyorum, hayatımızı kurtardığı için…