Hayatın matematiği

Derya Beyatlı

Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü, UNHCR 31 Ocak 2019 tarihinde yayınladığı Çaresiz Yolculuklar raporunda 2018 yılında ‘Dünyanın en ölümcül güzergâhı’ olarak tanımladığı Akdeniz üzerinden Avrupa kıyılarına ulaşan 139,300 kişi olduğunu ifade ediyor.

Son beş yılın en düşük rakamı olarak kaydediliyor 139,300 kişi raporda, 2017 yılına göre beş kat az. Yurdundan, ailesinden, köklerinden kopup sırtına yükleyebildiği eşya, ceplerine doldurabildiği umut ile bir gelecek arayışına başlayabilecek kadar şanslı 139,300 kişi. Aradıkları gelecek ise başlarına bir füze düşmemesi kadar temel, sıcak bir yemek kadar sade. Yaşamak kadar basit. 

2018 yılında 2,275 kişi ise Akdeniz’de telef olmuş, en ölümcül güzergâhta.

2,275 İnsan. Yok olmuş. Ölmüş. 2,275 Can.  

2,275 yürek yaşamak için son çare Akdeniz’den Avrupa’ya ulaşma yolculuğunu görmüşler, yolculuğun sonunu görememişler. 2,275 ışık sönmüş Akdeniz’de, ortalama 6 can yitmiş 2018 yılında. Her gün 6 ölüm. Akdenizde, boğularak.

139,300 kişi ise işkenceye, tecavüze ve cinsel saldırıya maruz kaldığı ve fidye karşılığı kaçırılarak alıkonma tehlikesinin kol gezdiği kâbus gibi bir yolculuğun sonunda Avrupa’ya ayak basabilmiş. Son parasını harcamış belki çaresiz yolculuk için. Mücadelesine devam etmiş sonra yeni topraklarda, insanlık dışı koşullarda.

Pasaportları ve ırkları doğru renkte olmadığı için çeşitli ayrımcılığa, dışlanmaya, aşağılanmaya maruz kalmış ‘demokrasi şampiyonu’ yeni kıtasında, 139,300 kişi.

20 yıllık ömrünü Auschwitz’de değil belki, ama bir mülteci kampında, kilit altında geçiren Mohammed Hassan Mohamud Dünya Ekonomi Formu’nda konuşuyor. Auschwitz’in kurtarılmasının 74. yıl dönümünde Davos’da soruyor Mohammed;

‘20 yıllık hayalkırıklığı kelimeler ile nasıl ifade edilir?’

Kapatıldığı kampın dışını tanımayan Mohammed anlamakta zorluk çekiyor, neden para dünyanın öbür ucuna, geldiği yere, basıldığı ülkeye, dinine bakılmaksızın saniyeler içinde ulaşabiliyorken, bir mülteci için bu süre onlarca yıl alıyor?

Berlin Duvarının yıkım yıldönümünden 28 yıl sonra Meksika ile ABD arasına benzeri bir duvar örme vaadi veren Donald Trump Amerikan Başkanı seçiliyor. Gelir gelmez üstün ırka sahip olmayan herkese savaş açıyor, Adolf Hitler’in Almanya Şanslörü olmasından 82 yıl sonra. Üstün ırk aynı, beyaz, zengin olanı. O hiç değişmiyor.

Davlos’da Dünya Liderleri sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı tartışırken, Amerika kıtası donuyor. Trump küresel ısınmanın Çinlilerin uydurması olduğunu savunuyor, Mohammed soruyor;

‘Evim diyeceği bir yere sahip olmak için bir mülteci kaç on yıl beklemeli?’       

Akdeniz’de yiten canların bazı Avrupa Devletleri’nin sınırlarını koruma çabası ile  Arama Kurtarma çalışmalarını azaltmasına bağlı olduğunu ifade ediyor UNHCR raporu. Çok sayıda insanın limana çıkma izni beklerken günlerce denizde mahsur kaldığına dikkat çeken raporu okurken benim kafama da deli sorular üşüşüyor;

  İnsan olmaktan tiksinmemek için daha kaç yıl beklemeli?

Dinine, diline, rengine göre saygı göstermekten vazgeçmek için karşımızdakine, kaçıncı yüzyıl gelmeli?

Kaç dünya savaşı daha çıkmalı çözmek için yaşamın basit denklemini, ölüme çare aramak yerine?

Sevginin tek yol olduğunu anlamak için, bunu dile getiren kaç kişi daha öldürülmeli?

Kaç?