İnsanlık, “üretimi artırma” ve “tüketimi dengeleme” arayışı ile sürekli bir yenilik, yenileşme, değişim ve dönüşüm devinimi içerisindedir. Gelecek kaygısı taşıma bilincine erişmiş toplumlar bu devinimi yakalama derdiyle yanıp tutuşmaktadır.
Siyaseten varılacak konağı bilmiyoruz ve muhtemelen bizim neslimiz “filmin sonunu” göremeyecektir. AB üyeliğini hedefleyen ve hali hazırda bölgesel gelişmelerden fazlasıyla etkilenen bir toplum olarak biz de bu devinimin şu veya bu biçimde bir parçasıyız ve bugünümüzü iyileştirmekle mükellefiz.
Bu bilinçle, 2000’li yıllardaki iktidar döneminin ardından CTP tecrübelerini kalıcılaştırmak amacıyla 40. yıl tezlerini hazırlamıştı.
Tezlerimiz, dünyanın gidişatını, dünyadaki sol hareketlerin tecrübelerini, yenilenen evrensel sol bakış açılarını ve kuşkusuz kendi insanımızı temel alan bir içeriğe sahiptir.
Tezlerimize göre önceki iktidar dönemimizde karşılaşılan sıkıntıların başlıca sebeplerinden bir tanesi, ‘1974 sonrasında ekonomik yapıda oluşturulan kamu sektörü-özel sektör dengesizliği’dir.
Ekonomik konularda tezlerimizdeki tespitler bizim için yol göstericidir:
- Dünya pratiği göstermiştir ki, “üretim araçlarının toplumsallaştırılmasını devletleştirme şeklinde algılamak” ekonomik bir iflasa neden olmuştur.
- Sovyet Sistemi’nin çöküşünden sonra, tek ve alternatifsiz ekonomi politikası olarak takdim edilen katıksız serbest piyasa ekonomisine dayandırılmış yeni dünya düzeninde yoksulluk artmıştır.
- CTP-BG, sosyalizme geçişin sağlanamadığı koşullarda piyasa ekonomisinden tamamen vazgeçmenin mümkün olmadığının bilinciyle, bu modelin, sosyal devlet uygulamaları, devletin düzenleyicilik ve denetleyicilik misyonuna saygı temelinde ekonomiye kamu yararı amaçlı müdahalesi, sosyo-ekonomik hak ve özgürlükler, özerklik, özyönetim, kooperatifçilik ve ekonomik demokrasi gibi uygulamalar aracılığıyla insanileştirilmiş, olabildiğince sosyalleştirilmiş, zenginlik dağılımı adil ve piyasayı fetiş haline getirmeyen bir biçimini savunmaya devam edecektir.
- CTP-BG, toplumumuzu geleceğe taşıyabilecek bir ekonomik yapılanmayı varoluş mücadelesinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görmektedir. Bunun için statükonun ürettiği devlet kapitalizmine dayandırılmış ekonomik sistemin dönüştürülerek Kıbrıs Türk emek ve sermayesinin gelişimi temelinde tüm kamu ve özel kuruluşların verimlilik esasına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürebilmelerine, bu hedef doğrultusunda çalışanların hak ve menfaatlerinin azami düzeyde korunacağı uygulamaların yaşama geçirilmesine önem vermekteyiz.
Bugün yine iktidardayız ve halkın tek umuduyuz.
Ciddi yapısal sorunların mevcudiyetinde yerel siyasetimizi belirleyen ana faktör haliyle değişim ihtiyacıdır ve solcu bir parti olarak CTP’ye düşen görev bu bozuk yapıyı dönüştürürken insanımızı kollayıp geleceğe daha bir umutla bakmamızı sağlayacak politikalar gütmektir.
Çünkü gördük ki CTP dışındaki partiler ya dünyanın seyrini okuyamamakta ya da halk iradesini hiçe sayarak belli işlere imza atmayı deneyerek çuvallamaktadır. Değişimi içselleştirmemiş partilerin toplumumuza hiçbir katkısı olamayacaktır çünkü onlar mevcut sorunlu yapının birer parçasıdırlar. CTP ise birikimleri ışığında özgüvenle toplumumuza yenileşmeyi anlatmaktadır.
Bütçe disiplinine uymak ve bütçede ödeneği olmayan harcamalara gitmemeyi öğrenmek toplumumuz için sözde olmayacak bir değişimin başlangıcı olacaktır.
Bu da ancak yapısal reformlarla mümkündür.
Özel sektörde sendikalaşma da dahil, pek çok gelişmeyi tetikleyecek yegâne unsur bu alandaki performansımızdır.
Tüm zorluklara rağmen Hükümet’in çalışma yaşamına dair yürüttüğü etkili projeler vardır ancak kendine bile yetemeyen bir kamu yapılanmasından kaynak gerektirecek güçlü sosyal açılımlar beklemek ölü gözünden yaş beklemekten farksızdır.
Statükonun dayattığı günübirlik zorlukların reformları öteleme yöntemiyle aşılamayacağı da ortadadır.
Daha çok konuşmalı, daha çok paylaşmalı ve adım adım ilerlemeliyiz.
Umudun giderek tükenmesine ve kimliksizleşen bir toplumun bireyleri olarak yaşamımızı sürdürmeye razı değiliz.
Bu bir haysiyet mücadelesidir de aynı zamanda.
Bireyden başlayan ve topluma mal olan bir itibar kavgasının tam ortasındayız.
CTP, tarihsel misyonu doğrultusunda ilklere imza atmaya devam edecektir.