Teknoloji ilerledi. Yirmibirinci yüzyılda insanlık sessiz sedasız teknolojik devrimi gerçekleştirdi. Artık herkesin herşeyden anında haberi oluyor.
Eskiden kendi ülkesinde, hatta kendi bölgesinde başka hiçbir yerden haberi olmadan yaşayan insanlar, oturdukları yerde dünyada ne olup bittiğini öğreniyor. Bu da kişilerin kendinden daha iyi yaşadığına, daha iyi kazandığına inandığı yerlere göç etme isteklerini güçlendirdi.
Kuşkusuz bu ekonomik temelli göçü tetikleyen en önemli etmen bölgesel savaşlardır. Hangi ülkede sıcak savaş sürüyorsa insanlar buraları her ne pahasına olursa olsun terkedip daha rahat yaşam süreceği yerlere gitmek istemektedir.
Bu anlaşılır bir gelişmedir. Bunun tersi, yani göçmen ya da mülteci akınına uğrayan ülkelerin milliyetçi, ırkçı söylemlere rağbet etmesi de anlaşılırdır. Hele küresel ekonomik krizin vurduğu ülkelerde işini kaybeden insanların işini elinden aldığını düşündüğü mültecileri sorumlu tutması da anlaşılırdır.
Komşumuz Suriye topraklarında neredeyse 10 yıldır süren savaş Suriye halklarının ülkelerini terketmesini sağladı. Komşu ülkelere özellikle Türkiye ve Ürdün’e milyonlarca mülteci yerleşti. Resmi açıklamalara göre Türkiye’de 3-4 milyon Suriyeli yaşam sürmektedir.
Türkiye’nin bütün bölgelerine dağılan bu insanlar zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Kimileri işyeri açarak esnaflık yapıyor. Bu insanlar özellikle çok fazla sermaye gerektirmeyen işyerleri açarak ekmek kazanmaya çalışıyor.
Ama ekmeğini o işten kazanan yerli insanlar da buna tepki gösteriyor. Dün akşam Türkiye’nin haber kanallarından biri İstanbul berberler esnafı ile görüşerek bir haber yaptı. Haberde İstanbul’daki berberler esnafı Suriyeli berberlerin işyeri açarak ve ucuz saç traşı yaparak kendi işlerini ellerinden aldığını, bunun önlenmesi gerektiğini anlatıyorlardı.
Türkiye nüfusu 80 milyonu aştı. Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısı3-4 milyon. Yani Türkiye nüfusuna oranlarsak yaklaşık %4.5 kadar.
Peki KKTC’nin nüfusu 150 bin. KKTC’de yaşayan ve yıllar içinde vatandaşlık da alan TC nüfusu 300 bin mi, 600 bin mi kimse bilmiyor. Ya da bilen biliyor da açıklamıyor. Peki bunun KKTC nüfusuna oranı ortalama 450 bin alırsak %300, 300 bin alırsak %200.
Yani bu ülkenin nüfusunun 2 katı, ya da 3 katı göçmen bir biçimde bu ülkeye yerleşiyor, vatandaşlık alıyor ve bu ülke insanının seçme, seçilme hakkı dahil ne hakkı varsa hepsine sahip oluyor.
Bakınız bakalım büyük şehirlerde kaç tane yerli berber kaldı. Büyük şehirleri bıraktım, orta düzeydeki kasabalara, hatta köylere de bakın. Parmakla sayılacak kadar anca kalmıştır.
İstanbul’daki berber haklı olarak şikayet ediyor. Kıbrıslı berber şikayet ettiği zaman haksız oluyor.
Önce buraya nüfus taşıyacaksınız. Şikayet gelince “sizi gidi anavatan düşmanları” diyeceksiniz sonra da bunları vatandaş yaparak seçme, seçilme hakkı kazandıracaksınız, kendi oylarınızla bunları parlamentoya taşıyacaksınız ve dönüp bize de “Vatandaş istediği için Sayın ……… bu ülkede Milletvekili olmuştur. Şayet bu vatandaş isterse yarın bakan, başbakan ve belki de cumhurbaşkanı olacaktır. Buna kendinizi alıştırın ve hazmedin” diyeceksiniz.
Kusura bakma Erhan kardeşim ama benim hazmetmeye niyetim yok. Evet sayın ……. bu ülkenin yasalarına göre seçilmiştir. Bunu kabul ediyorum. Ama “buna kendinizi alıştırın ve hazmedin” derseniz doğru olmaz. Bu üslup size yakışmaz. Ayrımcılıktan şikayet ederken aksine ayrımcığı kendiniz yapmaktasınız.
Bu ülke önce bu ülke insanınındır. 1974’den sonra Türkiye’den gelip bu ülkeye yerleşen, kaderini bu ülkenin insanlarıyla birleştiren, bu ülkede evlenen, iş kuran, çoluk çocuğa karışan insanlara bir lafım yok.
Ama kusura bakmayın Türkiye’de siz nüfusunuzun %4.5 oranındaki Suriyeli mülteciye tahammül edemezken, bizden nüfusumuzun %300’ü, yani 3 katımız kadar TC’li göçmeni, hatta son günlerde telaffuz edilen “KKTC nüfusunun 1 milyona çıkarılması” taleplerini karşılamamızı beklersiniz.
Bu hazmedip, hazmetmeme meselesi değil. Bu ayrımcılık kimseye birşey kazandırmadığı gibi Kıbrıslı Türkleri de kendi yurdundan göç etmeye teşvik etmekten başka bir işe yaramaz.
Unutmayın Kıbrıslı Türklerin olmadığı bir Kıbrıs düşünülemez. Rumlar buna çok uğraştı. 1974 önesinde Makarios yönetimi göç etmek isteyen Kıbrıslı Türklere gidecekleri ülkeye bilet de veriyordu. Gidenler oldu. Ama büyük çoğunluk doğup büyüdüğü toprakları terketmedi. Direndi ve kazandı. Şimdi de direnecek ve kazanacak.