Hem salak, hem geri zekalı, hem ezik, hem de yenik miyiz?

Serhat İncirli

Türkiye’den bir gazete, Pile ile ilgili bir haber yayınladı...

Bu haberde, Pile – Yğitler Yolu’nun yapımına karşılık, Rum tarafının da “hali arazi” diye bildiğimiz bir bölgeye villa yapma izni aldığı anlatılıyor...

-*-*-

Verilmek istenen mesaj şu:

Rumlar ve BM, Türklere kazık attı!

İşte bunlar hep böyledir, Türkleri aldatıyorlar!

-*-*-

Oysa mesele çok açıktır; Pile’de bir uzlaşıya varılmıştır, bir anlaşma sağlanmıştır!

Ve bu anlaşmanın ya da uzlaşının altında, “bizim tarafın onayı vardır b’annem!”

-*-*-

Kışkırtıyor ilgili Türk gazetesi!

Ama bizim tükürük yalayıcıları es geçiyor!

“Kandırıldık mı?”

O zaman açık salağız!

Aldatıldık mı?

O zaman açık geri zekalıyız!

BM ve Rum tarafı bu anlaşmadan avantaj mı elde etti?

O zaman ezik ve yeniğiz!

-*-*-

Siz uzlaştınız!

Uzlaştığınızın ne olduğunu anlayacak kapasiteniz mi yok yoksa bizimle maytap mı geçmeye çalşıyorsunuz?

-*-*-

Tıpkı Kazakistan meselesinde olduğu gibi...

Kazakistan, KKTC’yi davet etmiyor, edemiyor, korkuyor veya öyle inanıyor...

Türkiye, KKTC’yi davet ettiremiyor; gücü yetmiyor...

Kırgızistan, Özbekistan, hele hele de Azerbaycan olayın farkında bile değil...

Ama “Pile’de uzlaşıya imza verip villaları yaptıranlar” yani aynı kafalar; “davetimizin engellenmesinin sorumlusu Rumlar, AB ve ABD’dir” diyebiliyor...

Bu nasıl bir salaklık, geri zekalılık, eziklik ve yenilmişliktir ya Rab!


Yok mu Tatar’a “sus be gardaş, artık konuşma” diyecek birileri?

Ersin Tatar dedi ki; “... Güney Kıbrıs her ortamda Kıbrıs Türkü’nü engellemeye çalışıyor...”

Söylediği doğrudur da Tatar’ın beklentisini anlamadım...

Rum tarafından, “buyur be canım, ayrıl da kendi devletini ilan et” diye bir beklentisi mi var?

Tatar, bu gibi mazeretlerle aslında ne anlatmaya çalışıyor farkında mısınız?

“Hep yeniliyoruz”u anlatıyor!

-*-*-

Ticaret Odası genel kurulunda konuşmuş ve demiş ki; “... Biz kendi kendimizi geliştirmeye ve dünya ile bütünleştirmeye çalışırken, böylesine bir dünyada bizlerin önünü tıkamak çoluk çocuğumuzun refah ve mutluğunu engellemek için Kıbrıs Türkü'nü dayatma bir çözüme mahkum etmek için uğraşıyorlar”...

Allah Allah!

Dayatma çözüm nedir?

Türkiye’nin kendisi ile birlikte savunmaya çalıştığı ama açıkça çöken “iki devletli çözüm” müdür dayatma olan yoksa tüm Dünya’nın kabul ettiği, parametreleri de yıllardır devam eden müzakerelerde BM tarafından kabul edilen çözüm mü?

Yani burada da aslında açık bir yenilgi itirafı vardır!

Tatar, kimseye kendi çözüm modellerini anlatamadıklarını sarih bir şekilde itiraf etmektedir!

Bu, bitmiş olma halidir!

-*-*-

Haaaa aynı Tatar, ne söylediğinin de pek farkında değil herhalde...

Çünkü diyor ki; “... BM teamüllerine göre, özgürce pazarlık yapılarak ve her iki halkın rızası ile bir anlaşma yapılabilir” diyor...

İyi güzel de senin iki devletli çözüm önerin ya da çözümsüzlük “dayatman”, BM teamüllerine temelden aykırı değil mi?

Sırf konuma olsun diye konuşuyor ve konuştukça batıyor!

(Benden başka dinleyen de yok ki o da ayrı bir mesele...)

-*-*-

Ve bilindik sözler;

“... Kıbrıs Türkü'ne her türlü ambargo ve boğma politikaları uygulanıyor... Bunu kabul etmek mümkün değil...”

Kabul etmiyorsun zaten!

Neden ambargo uygulanıyor sana?

Öteki yazıda da belirttik, ezik olduğun için!

Yenik olduğun için!

Zayıf olduğun için!

Tutarsız olduğun için!

Ve çözümsüzlük yanlısı olduğunu gizlemeye çalıştığın için!

-*-*-

Güçlü ol, dik dur, çözümü ara, diplomasi yap, ortada bir yerde buluşmayı başar ki ne ambargo kalsın ne de izolasyon!

Ama sen, sırf çözümsüzlük uğruna, yalanlarla dolu propaganda yapmayı sürdürürsen, ambargo ve izolasyonun sorumlusu da olmaz mısın?

Hem ambargoları kaldıracak gücün, paran ve desteğin yok; hem çözümden uzaklaşmak için çırpınıyorsun hem de ağlıyorsun!

Dünya’yı, elalemi de aptal sanıyorsun!

-*-*-

Haaa bir ifade daha dikkatimi çekti...

Tatar, yine Ticaret Odası toplantısında ya da genel kurulunda dedi ki, “... Biz tek vücut olursak Türkiye ile birlikte bu çalışmaları yaparsak refahımızda bir artış olduğunu görebileceğiz”...

Boşa söylenmiş, ya da “sırf söylenmiş olsun diye uydurulmuş” bir ifade!

Ne demek tek vücut olup Türkiye ile birlikte çalışmak?

Değil miyiz?

Türkiye’ye karşı çıkan, ihanet eden, ters tepki koyan, Türkiye’yi kovan biri var da biz mi bilmiyoruz?

Tamam, Türkiye ile siyaseti uymayan ve bunu dillendiren iki, bilemediniz üç gazeteci ve baraj altı üç veya beş parti var ama iktidarda olanlar kendisi, UBP’si, DP’si ve YDP’si değil mi?

Yoksa Anavatanımızla aralarında birlik olmayı engelleyen nifakçılar mı var?

Lütfen biri bu adama, “kes artık, konuşma, konuştukça batıyorsun be gardaş” desin!

Lütfen ya hu!


Türkiye’de ana muhalefet CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nın ikinci tur oylamasında Manisa Milletvekili Özgür Özel genel başkan seçildi. CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'ndaki genel başkanlık seçiminde, ilk turda salt çoğunluk sağlanamadığı için oylama ikinci tura kaldı. Türkiye Saati ile 00.30 itibarıyla başlayan ikinci tur seçiminde oy kullanma işlemi saat 02.30'da tamamlandı. Oy sayımının ardından Özgür Özel'in 812 oy alarak CHP'nin yeni genel başkanı olduğu açıklandı. Kemal Kılıçdaroğlu ise 536 oy aldı... Tebrik eder ve eğer gündeminde “Kıbrıs meselesi” de olacaksa, yıllardır partisinin takındığı “aşırı milliyetçi” tutumlar yerine, çözüm ve demokrasi içeren, sosyal demokrat felsefeye yakışan tutumlara geçmelerini öneririm...