Henüz üç aylık bir Sağlık Bakanımız var. Bunun bir ayı sağlık sorunlarıyla geçmiş. Daha hasta yatağından kalkamadan sağlık patladı. Beklenen kaos başladı ve ortalık yangın yerine döndü. Süren bir mahkeme süreci, işten atılan doktor, istifa eden doktorlar, kaosu fırsat bilip nemalanmaya çalışanlar, grevler ve sağlıkta istenmeyecek her şey...
Yangını söndürmek için verilen hazırlıksız apar topar demeçler ve her demecin ayrı patlaması...
Elbette ki sağlıktaki 30 yıllık bir sistemsizlikten söz ediyoruz. Gelinen süreci bu Bakan hazırlamadı. Geldiği gün kucağında saatli bombayı buldu ve bomba her gün başka bir yerden ara vermeden patlamaya başladı. Dediğim gibi süreç beklenilendi. Sürpriz değildi. Biz Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin de sürekli uyarılarını yaptığımız sorunlardı.
PARTİ POLİTİKALARI NEREDE?..
Evet, bu süreci şimdiki Bakan hazırlamadı, ama partilerin sorunları yakından takip eden milletvekilleri olmaz mı?
Sağlık, eğitim gibi çok teknik ve son zamanlarda dibe vurmuş sorunlarımız olan insan yaşamının en önemli konularında, hükümette olan ya da hükümete girmeye hazırlanan partilerin bir gölge bakanı olmaz mı? Sağlık komiteleri, eski bakanları ve müşavirleri ve en önemlisi parti politikaları olmaz mı?
Bu ülkede sağlıkla ilgili şuralar yapıldı. İki yıl önce çok geniş kapsamlı bir Çalıştay yapıldı. Yol haritası çizildi. İki yıl görev yapan bundan önceki Bakan yol haritasına uymaya çalışsa da, kararsız tutumu, ya da hükümetin iradesiz tavrı nedeniyle sağlığa sistem getirmek adına maalesef pek bir yol alınamadı. Hep Genel Sağlık Sigortası temelinde bir sağlık sisteminden söz edildi. Ama mevcut sorunları çözmek ya da belirlenen yol haritasında en azından yol kat etmek adına ortaya irade konulamadı.
BAKANIN DEDİKLERİ…
Şimdi yeni Bakan günübirlik krizleri yatıştırmak adına demeçler veriyor. “Bir süre yasaya uymayacağız, kimseyi şikâyet etmeyeceğiz” diyor. Nasıl yani? Yürütmenin öyle bir yasal hakkı var mı? Neden “acilen düğmeye bastık hekimlerimizi yasal statüye kavuşturmak için hukukçuları ve hükümetin ilgili paydaşlarını çağırdık sorunu çözeceğiz...” demiyor. Bekliyorum bakalım Sayın Bakanın bu demecine devletin önemli bir diğer bacağı olan yargı ne diyecek? Baro, Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı... Hayret değil mi? Herkes sessiz, kimse bir şey demiyor.
Sonra ne diyor Sayın Bakan? “Sağlık duvara tosladı.” Peki ama sağlığın duvara toslamasının nedenleri nedir?
1. Hekime hak ettiği maaşı verememek
2. Mesai saatlerini uygulamamak
3. Bozulan çalışma disiplinini yeniden tesis etmek için çalışmamak
4. Denetlememek
Ve bu bağlamda daha birçok madde sayabilirim.
Yine ne diyor Sayın Bakan? “Genel Sağlık Sigortasını geçireceğiz ve tüm sorunlar çözülecek...”
Elbette ki Genel Sağlık Sigortası sistemin bir bacağıdır. Peki ama bu arada ne olacak? Genel Sağlık Sigortası için hükümet programında öngörülen süre üç yıldır. Bu süre zarfında ne olacak? Sağlık biteviye duvara toslamaya devam mı edecek?
Ve Sayın Bakan konuşmaya devam ediyor. Hem de hekimleri ve sistemi en hassas yerinden vururcasına: “Hekimlerin muayenehaneleri ve özel hastaneleri vardır. Bu bizim realitemizdir...”
E zaten otuz yıldır konuşulan konu ve sistemin kurulamamasının nedeni de bu değil midir? Devlet hekime hak ettiği maaşı veremediği için göz yumduğu o muayenehaneler... Gayri yasal olan ve denetlenmeyen muayenehaneler... Popülizmin ilk durağı muayenehaneler... Kimse üzülmesin, kimse kırılmasın, ama merak etmeyin, Genel Sağlık Sigortası gelecek ve her şey düzelecek!.. Sözün bittiği yerdeyiz.
Cumhuriyetçi Türk Partisi gibi bir partinin sağlık politikası olmadığı maalesef net bir şekilde gözlerimizin önüne seriliyor. Belli ki partinin sisteme dair yol haritasını uygulayacak bir ekibi de yoktur. Her esen rüzgârda başka sevdalarla avunmak vardır.
HAYAL DEĞİL…
Değerli dostlarım; siyasiler, yürütme, sağlık örgütleri, sağlığa gönül veren herkes... Gelin kararlı olalım. Reçete çoktan yazılmıştır. En kötü karar bile kararsız olmaktan çok daha iyidir. Yasalar bellidir. Yasaları çıkaralım. Bütçede sağlığa ayrılan payı artıralım. Çağdaş bir sosyal devletin gereği olan çok sağlam bir kamu sağlık hizmetleri yaratalım. Bunun yanında da, bu ülke şartlarına uyacak Genel Sağlık Sigortası’nı oluşturalım. Ülkemizin milli değerleri olan Kamu Sağlık Hizmetlerine de Özel Sağlık Hizmetlerine de sahip çıkalım. İnsan kaynaklarımıza göre has be has Kıbrıslı bir sistem yaratalım. Hekimin üzerinden yapılan maaş ve muayenehane popülizmini bitirelim. Hekimin önüne maddi rekabeti değil, bilimsel rekabeti koyalım...
Bana “Hayal kurma” mı diyeceksiniz?’ İnanın hayal kurmuyorum. Sadece “samimi olarak sağlığı önceliklerimiz arasına alalım” diyorum. Sağlık gibi çok teknik bir konuyu medyada, Facebook’ta ve sokakta değil; bilirkişilerle Sağlık Bakanlığı’nda, Tabipler Birliği’nde ve Meclis’te tartışalım. Ve hemen yarın yola çıkalım. Bu arada da Sağlık Bakanlığı görevi olan denetim ve organizasyon işini yapsın.
Yapmazsak ne mi olur? Ben kendi adıma uyarıyorum: Yarın çok geç olabilir. Toplumda ve sağlık camiasında çok ağır yaralar açılabilir.