Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya'ya bağlanmasına yönelik anlaşmaları imzaladı. Rusya’ya katacakları bölgeleri müzakere konusu etmeyeceklerini belirten Putin, "Kiev yönetimini, askeri eylemleri durdurmaya ve müzakere masasına oturmaya çağırıyoruz" dedi.
-*-*-
Kiev yani Ukrayna Yönetimi buna karşılık ne yaptı?
“Hızlandırılmış bir şekilde NATO’ya üye olacağız” dedi...
-*-*-
Batı Dünyası ne diyor?
“İngiliz Dışişleri, ‘Kırım, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya Ukrayna’dır” dedi kararı kabul etmediklerini duyurdu.
-*-*-
Referandumlar uluslararası toplum tarafından geniş çapta kınandı tabii ki...
Avrupa ülkeleri ve ABD bu kararı tanımayacaklarını resmen açıkladı.
-*-*-
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Ukrayna'nın Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporizhzhia bölgelerinin ilhakına yönelik herhangi bir kararın yasal bir değeri olmayacak ve kınanmayı hak edecek" açıklaması yaptı...
-*-*-
Konu, BM Güvenlik Konseyi’ne de taşındı...
Rusya, Ukrayna'nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin ilhak edilmesini kınayan BM Güvenlik Konseyi’nin karar taslağını veto etti.
Çin, Hindistan, Brezilya ve Gabon çekimser kaldı...
-*-*-
Peki ne olacak?
Bir çok uzmana göre savaş durmayacak...
Bazı uzmanlara göre savaş genişleyecek...
Daha “yumuşak” olasılıktan söz edenler de var ama “sonuçta 3’üncü Dünya Savaşı çıkacak” diye görüş belirtenler de!
-*-*-
Mesele bizi ne kadar ilgilendiriyor?
Mesele bizi çok yakından ilgilendiriyor çünkü Dünya ekonomisi etkileniyor...
Peki ne yapmak lazım?
Her savaş döneminde yaılması gerekenleri yapmak lazım!
-*-*-
Nedir bunlar?
Askerlik yapanlar iyi bilir, “Kıta yükü erzak” vardır...
Birileri askerlik yapmayanlarımıza da açıklasın ne olduğunu...
Abi en bast ifadeyle dayanıklı gıdaların depolanması, saklanması...
-*-*-
Peki mesele, bizi başka hangi açıdan ilgilendiriyor?
Tabii ki “Türkiye’nin tavrı” açısından!
Türkiye, şu anda Rusya ile turizm ve ticaret patlaması yaşayan ülkelerden biri...
“Kimden yana olacak?”
Bu soru çok önemli!
Aşağısı sakal, yukarısı bıyık!
İsmet İnönü de yok!
Birlikte göreceğiz!
-*-*-
Peki başka?
Türkiye’nin hangi tarafta olacağının, “KKTC’nin bekası” açısından da önemi büyüktür!
-*-*-
Beka ne demektir?
Beka, “devamlılık” anlamına gelen Arapça bir kelimedir...
-*-*-
Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya “referandum” yaptı...
İddia böyle!
Ve “ilhak kararı” aldı!
Ortada “bğaımsızlık” yok ama “ayrılma hakkı” var!
İşte Türkiye’nin seçeceği taraf; bizim bekamızı da “bu açılardan” son derece yakından etkileyebilir!
-*-*-
Ancak bir de şu vardır; ortalık doğal gazdı, soğuktan donmaydı, savaştı, ölümdü, darmadağın olmaktı derken öyle bir karışacak, öyle bir karışacak ki; değil KKTC’nin bekası, “yedi gabilemizin bekkası”nı bile unutabileceğimiz nükleer tehlike gündeme gelebilecektir!
-*-*-
Külliye yapılacak mı?
Akaryakıtta doğrudan “sokum”a devam mı?
Yerel seçimler ne olacak?
Tayyip bey yeniden kazanacak mı?
Tahsin bey ebediyen bakan kalacak mı yoksa ilk seçimde UBP’nin Cumhurbaşkan adayı mı olacak?
Seymenbaşı, cenaze, düğün ve yangın ha bir de Türkiye’deki gezilere devam edecek mi?
Yoksa hep birlikte, hepimiz, “yedi gabilemizin bekkasını” görecek miyiz?
-*-*-
Bekka nedir?
“KKTC’nin bekası”, KKTC’nin devamlılığıdır!
Şu anda bekadan önemlisi; zaman zaman “begga” diye de telefuz ettiğimiz, “pistonlara mazot püskürten otomobil parçası” anlamına gelen “bekka”dır!
Enjektör mü diyor Türkiyeli kardeşlerim?
Galiba ondan!
-*-*-
Kıbrıslılar bu parçayı, “ananın beggası”, “ebenin beggası”, “yedi gabilenin beggası” şeklinde küfre çevirmeyi başarmış bir toplumdur!
Yoksa toplum değil, halk mıydık?
Veya “yüce Türk ulusunun bir parçası mıydık!”...
-*-*-
Uğraşmayın, yakında yeni film vizyonda!
Adı mı?
Hepimizin beggası!
Tek umudumuz yengeler!
Her şey bir yana, Tayyip Erdoğan, Mevlüt Çavuşoğlu ve akabinde Tahsin Ertuğruloğlu’nun yaptığı “savaş kışkırtması” içeren açıklamaları nedeniyle, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın açıklama yapması gerekmez mi?
Elbette gerekir ama “sıkmaz!”...
Çünkü “Anavatan küstürülmemeli”nin ötesinde, Tayyip bey kızdırılmamalı!
-*-*-
Be refikler, şu anda Kıbrıs’ta gerginlik, bir tek bizi yıkar!
Ekonomik anlamda sınır kapılarının kapanmasını asla kaldıramayız!
-*-*-
“Ama Rumlar silahlanıyooooor!”
Hade yahu!
Düne kadar guş lastiği dışında bir silahları yoktu da şimdi mi silahlanıyorlar?
-*-*-
Bakın, Yunanistan’dan bir bakan ve Genel Kurmay Başkanı, 1 Ekim törenlerine de katılıyormuş!
Öyle açıkladı Tahsin Ertuğruloğlu!
Şaşırdım vallahi!
İlk kez katlıyorlar herhalde diye düşündüm!
Oysa her yıl katılıyorlarmış!
Üstelik, bazen Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan seviyesindeymiş bu katılım, bu yıl seviyeyi düşürdüler!
-*-*-
Korkudan, koltuk uğruna ilk başta “Kıbrıslılık onuru”nu sattılar...
Akabinde, dillerinden hiç düşürmedikleri Rauf Raif Denktaş’ın, saygısız bir muameleyle anıt mezarının köpek çiftliği ve illegal sevişme merkezi ile alkol – uyuşturucu tüketim noktasına dönüştürülmesini sinsi sinsi gülerek izlemeye başladılar!
Atatürk’ü bile sattılar ayıptır söylemesi!
-*-*-
Yarın bunlara diyecekler ki, “... Haydi eşleriniz örtünecek!”...
İşte papara o anda kopacak!
-*-*-
Sonuç; “Umudumuz, bu zavallıların eşlerindedir”...
Haydi yengeler!
Geçmiş olsun Ağırdağ! Nurhan Damcıoğlu’nun söylediği kantolardan aklıma geldi; “yangın var yangın var ben yanıyorum” deniyordu o şarkıda... Ve gündemimiz de ne var? Külliye tabii ki! “Külliyeye ayıracağınız paranın yarısı ile itfaiye teşkilatını modernleştirin; öteki yarısıyla da bir kaç helikopter alın diyecektim” ki vazgeçtim... Külliye yapın, duayla yangınları zaten söndürme gücümüz var; olmazsa bazılarımız her yangını çok rahat bir şekilde işeyerek rahatlıkla söndürür canım! Külliye’ye evet! Yangınları duayla, olmazsa işeyerek söndürebilen bir ırkın ahfadıyız elhamdülillah! Bu arada pardon; Nurhan Damcıoğlu artık sahneye çıkmıyor ama çıksaydı, giydiği kıyafetlerden dolayı şarkı söylemesi yasaklandırdı tabii ki!