CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman dün basınla bir araya geldiği toplantıda kritik siyasi mesajların yanı sıra, aslında hükümetin açıklaması gereken son derece önemli bazı verileri de paylaştı.
Bunlardan biri de pandemi sürecinde ekonomin yarattığı hasarı anlatan işsizlik rakamlarıydı.
Hastalığın görüldüğü Mart ayı ortalarından bu yana geçem yaklaşık dört aylık sürede resmi rakamlara göre 460 KKTC yurttaşı işsiz kalmış.
Yabancı uyruklular bu rakama dahil değil…
Ayrıca ‘resmi’ rakam bunlar. Yani ‘gerçek’ rakamlardan çok daha azı…
Ama sadece bu rakam bile bize şöyle bir sonuç veriyor: Pandemi döneminde her gün 7 KKTC yurttaşı işsiz kalmış.
Bu rakam korkutucudur. Zira pandemi döneminin ekonomiye yansımaları artarak büyüyor. Başta ‘lokomotifler’ olmak üzere sektörlerin büyük kısmı SOS veriyor. İşletmeler sürekli zarar ediyor. Birçok dükkan kepenk açmıyor. Açanlar siftahsız kapatıyor.
Erhürman’ın verdiği diğer bir rakam da ‘kısmi çalışma’ya düşenlerle ilgili: En az bin 200 kişi part-time durumuna düşmüş. Yani normal maaşının yarısını, belki çeyreğini alabiliyor.
Virüsün sağlıkta yarattığı kaygılar, ekonomide işsizlik ve gelir kayıplarıyla bir başka ‘korku tüneli’ne dönüşmek üzere…
***
İşte tam da bu noktada ‘tünelin ucunda ışık’ arıyor insanlar. Bu gidişat nereye varacak, bilmek istiyor.
Çalışan da, işletme sahipleri de, kendi nam ve hesabına çalışan da önünü göremiyor.
İflaslar, hacizler tavan yapacak gibi görünüyor.
Birkaç sektör dışında her kesim ‘felaket senaryosu’ ile karşı karşıya bulunuyor.
Erhürman’ın hesaplamalarına göre 2021 bütçesi bu gidişle 2 milyar TL açık verecek. Bu da Türkiye’den 2 milyarlık kaynak istenecek anlamına geliyor.
Yani ekonomide bağımlılık bir o kadara daha derinleşecek. Çünkü gelen kaynak özel sektörü ve özel sektör çalışanını ayakta tutmak amacıyla kullanılmıyor.
Hükümet yalnızca maaş ödemeye odaklandı, bunun dışında ekonomiye pozitif anlamda bir katkı koymadı, koymuyor.
Piyasayı rahatlatacak önlem almadıkları gibi hayat pahalılığını aşağıya değil, daha da yukarıya çekecek adımlar atıyorlar.
***
Siyasetin tepesinde toplumsal değil partisel ve kişisel hesaplar mesainin çoğunu alıyor.
Mesela Başbakan, ‘her gün 7 KKTC yurttaşının işsiz kalmakta olduğu’ gerçeğine kafa yormak yerine, Ekim’deki seçimde ‘çatı adaylık’ konusuna yoğunlaşıyor.
Gündeminde işsizliği önlemek, iflasları durdurmak, çalışma hayatına dokunmak gibi konuları almak yerine ‘zorlama bir üçlü koalisyon’ pazarlıkları ile yatıp kalkıyor.
Kamu kaynaklarıyla özel sektöre destek olmaya çalışacağına, aylardır tek kuruş iş yapmadan milletvekili maaşı çekmeye devam eden Hüseyin Özgürgün’ü İstanbul’dan adaya getirtmek için canını dişine takmış uğraşıyor.
Bu ülke insanının düştüğü çaresizliğe derman olmak için sosyal diyalog ve ortak akıl arayacağına, şahsi ikbali yolunda Makyavelist işler yapıyor.
Bu toplum gerçekten hem sağlık hem de ekonomi açısından çok kötü bir süreçten geçiyor, ancak siyasetin tepelerinde plak başka makamlardan çalıyor.
Yazık, çok yazık oluyor.