Önce Başbakan Erdoğan ve yardımcıları Gezi Direnişi ile ilgili olarak 'dış mihrakları' suçladı. Yandaş medya bu mihrakların adını koydu: ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, İsrail, Suriye, İran ve Rusya istihbaratı .. Faiz ve içki lobilerini de unutmayalım..
Harika bir kompozisyon!!
Peki sonra ne oldu?
Mossad Başkanı Tamir Pardo Ankara'ya geldi ve Hürriyet'e göre Suriye konusunda işbirliğini görüştü.
Peşinden Ankara'nın düşüman bellediği Batılı istihbarat örgütlerinin yöneticileri İstanbul'da Suriye'de savaşan grupların komutanları ile biraraya geldi.
Konu: bu gruplara daha fazla ağır silah vermek.
Başkan Obama ve Batılı liderler böyle buyurmuştu.
Onlara daha fazla kan gerekiyordu.
Buyurduğu için de Başbakan Erdoğan'ın Taksim Direnişi ile ilgili suçladığı bu ülkelerin bakanları dün Davutoğlu ile biraraya geldiler.
Peki nerede?
'Demokrasi'nin Mabedi' Şeyh'in ülkesi Katar'ın başkenti Doha'da.
Peki neresinde? Bir otelde ve Amerikan üssüne 20 kilometre uzaklıkta.
Ama daha yakınlarında başka bir şey var: Üç gün önce açılan : Afganistan İslam Emirliği Temsilciliği ..
Bu da ne diyenlere hemen söyleyeyim : Taliban ofisi .. Yakınında legal ve illegal başka bir çok radikal İslamcı grupların ofisleri de ar..
Suriye ve 'Arap Baharı' ülkelerine demokrasiyi getirmek için milyarlarca dolar harcayan Katarlı Şeyh şimdi de ABD ile Taliban ve benzeri gruplar arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapıyor.
Hiç kimse de çıkıp : 'CİA desteği ile babasına darbe yaparak iktidara gelen ve ülkesinde anayasa bile bulunmayan bir Şeyh nasıl olur da bölgeye demokrasi getirecek' diye sormuyor ya da soramıyor..
Soramıyor çünkü ABD'den korkuyor..
Korkmayanlar Obama'ya Taliban'ı sorsun!
1992'de Pakistan, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri istihbaratları ile Taliban'ı kuran CİA bu örgütü Eylül 1996'da Kabil'de iktidara taşıdı.Tıpkı Kaide ve benzeri radikal İslamcı örgütleri Sovyetlere karşı savaşmak için Afganistan'a taşıdığı gibi..
Peki sonra ne oldu?
ABD'nin Taliban ve Kaide ile ilişkisi bozuldu. Peşinden 11 Eylül, Afganistan ve Irak işgali, ABD'nin radikal İslamcılara karşı savaşı. Halen de bu savaşı sürdüren ABD zaman zaman pilotsuz casus uçakları ile Yemen, Afganistan, Somali ve Pakistan'da Taliban ve Kaide lider ve yöneticilerini öldürüyor. Öldürüyor ama Taliban ile Katar'da masaya oturuyor Suriye'de ise Kaide'ci gruplara her türlü silahı veriyor.
Garip bir çelişki!
Amaç belli : Emperyalist ülkelerin ve bölgesel işbirlikçilerinin tezgahlarına direnen Suriye'yi perişan etmek, bu ülkede mezhep savaşı çıkartmak ve bu savaşı tüm bölgeye yaymak..
ABD yandaşı politikacılar, din adamları, medya ve dönek aydınlar hep birlikte bu amaca hizmet ediyorlar..
Hepsi de papağan gibi ABD'nin ve zaman zaman İsrail'in söylemlerini tekrarlayıp duruyorlar..
Yakında Kaide ve Taliban da bu koroya katılırsa hiç kimse şaşmasın..
'Arap Baharı' ile Uyumlu İslamcıları Mısır, Tunus ve Libya'da iktidara taşıyan ABD şimdi bunlarla Kaide ve Taliban'ı ortak bir noktada buluşturmaya ya da birleştirmeye çalışıyor.
Unutulmamalıdır ki Kaide'nin lideri Mısırlı ve Müslüman Kardeşler kökenli..
ABD, Batı ve İsrail için önemli olan bu müslümanların kendileri ile dost olmalarıdır.
Olmazsa da 'bari iyi geçinelim' diyorlar..
Peki kime karşı?
'Şii' İran ve onun bölgesel müttefiklerine.. Yani 'Alevi' Esad, Lübnan'daki Hizbulllah ve Arap ve İslam alemindeki tüm 'Şii ve Aleviler'..
Türkiye dahil..
İşte bu nedenle Batının içinde bulunduğu tüm oyunlar ve oyun içindeki oyunlar en kibar tanımı ile pistir..
Bir düşünün Taksim Direnişi ie ilgili olarak kendisini eleştirdiği için Batılı başkentlerle ciddi gerginlikler yaşayan, ya da öyle gösteren Ankara Suriye konusunda bu başkentlerle her türlü karanlık işlerin içinde bulunuyor.i
Batı 8 yıl süren Irak-İran Savaşı'ndan ve 10 yıldır devam eden Irak'taki Sünni-Şii kırımından yeterince mutlu değil.
Ona daha fazla Müslüman kanı lazım..
En ucuzu o!!!
Hamidiye çeşme suyu bile ondan daha pahalı.
Hele bir varil petrol ????