Fehime ALASYA
Kimi zaman tek bir çocuğun bakımı bile maddi ve manevi olarak bir aileyi etkilerken, iki özel sektör çalışanı olan Şahin çifti, Mustafa, Yüsra ve İkra adındaki üçüzlerini büyütüyor.
Şahin çifti, 19 aylık bebeklerine, ne aile ne de bakıcı desteği olmadan yalnız bakıyor.
Üçüzlerin serüvenini anlatan anne Özlem Şahin’in dilinde şükür, yüzünde her daim tatlı bir gülümseme, evlerinde ise üç minik kalbin yüzüne vuran pozitif enerjisi…
Ev kirası ödeyerek üçüz bebeklerini büyüten iki özel sektör çalışanının her şeye rağmen tek duası ‘sağlık’
Mustafa, Yüsra ve İkra adındaki üçüzleri büyütmek de hiç kolay olmamış... Hamilelik süreci ve bebeklerin doğumdan sonraki ilk birkaç ayındaki bakım döneminin çok zor olduğunu anlatan anne Özlem Şahin, “Hiçbir zaman dakikalarca kucağa alıp sevmedik, onları kucak bebeği yapmadık, yapamazdık” diyor…
Normal şartlarda eve alınan bir oyuncaktan Şahin ailesi üçer tane alıyor, evlerinde üçer tane mama sandalyesi, kıyafet, bebek bakım ve ihtiyacında kullanılan akla gelen her şeyden üçer tane…
“Hiçbirinden vazgeçmedik”
Üçüzlerin doğum macerasını anlatan Özlem Şahin, sağlık sorunlarından dolayı ikinci aşılamanın ardından eşiyle birlikte tüp bebek yapma kararı aldığını anlatıyor. Şahin, “Şu an 25 yaşındayım, üçüzlerim 19 aylık. Eşim de 31 yaşında. Sağlık sorunlarımdan dolayı erken yaşta böyle bir karar aldık. Bana üç tane yumurta nakli yapıldı, ‘ne olur bir tanesi de olsa tutsun’ diye çok dua ediyordum. Ama üçü de tutmuş. Doktorumuz hem bebekler hem de benim sağlığım için birini almak istedi. Bir aydan fazla bizi birinden vazgeçirmeye çalıştı.
Eşim çok düşündü, sürekli araştırdı, sordu, üçü için de çok büyük mücadele verdi. Hiçbirinden vazgeçmedik.
Hamileliğim ilerledikçe eşim akabinde beslenmemle ilgili sürekli araştırdı, yemek, temizlik her konuda bana eşim yardım etti. İlk dört ay çalışabildim. Sonra işten ayrılmak zorunda kaldım. Son üç ayı da yatarak geçirdim. Karnım çok büyümüştü, hareketlerim kısıtlanmıştı, erken doğum riskiyle de hareket etmeye dahi korkar olmuştum.” diyor.
“Üçü de doğar doğmaz küvezde kalmıştı…”
Hamilelik serüveninden sonra gelen erken doğum ve bebeklerin sıkı koruma altına alınması Şahin çiftinin hayatını biraz daha zorlaştırmıştı.
Bu süreçte de yine en büyük yardımcısı olan eşinden çok destek alan Özlem Şahin, bu döneme dair de uykusuz geceleri hafızasına kazımış…
Özlem Şahin; “Normal süreç 39 hafta iken ben 32 haftalık doğurdum, sürekli yattım, ilaç da kullandım ama yedi hafta erken doğum yaptım.
Üçü de doğar doğmaz küvezde kalmıştı. Devlet hastanesinde doğum yapmıştım. Erken doğum bizi korkutmuştu. Kızımın biri 20 gün, diğeri 40 gün, oğlum ise 18 gün küvezde kaldı. Bu süreçte de yanımıza kısa süreliğine gelen kayınvalidem ve arkadaşlarım bize çok büyük destek oldu. Şimdi 19 aylık oldular. Erken doğdukları için çok az geriden geliyorlar, 19 aylık değil de 16,17 aylık gibiler. İlk üç, dört ay bebekken eve kapanmıştık, doktor enfeksiyon kapmamaları lazım dedi, eve misafir bile kabul etmedik.”
“Sırayla mama veriyorduk”
Mustafa, Yüsra ve İkra adındaki üçüzleri büyütmek de hiç kolay olmamış...
Şahin: “Altı ay emzirebildiğim kadar emzirdim ama sütüm yetmedi. Mama desteği ile büyüdüler. Şimdi çok rahatladık ama bebeklikleri ve hamileliğimdeki yatış sürecim çok zordu. Çok şükür, önce Allah, sonra eşim sayesinde bugünlere geldik.
Şöyle yedirin, böyle uyutun diyen de olmadı, ne yaptıysak eşimle birlikte yaptık. Hiçbir zaman dakikalarca kucağa alıp sevmedik, onları kucak bebeği yapmadık. Yapamazdık, buna mecburduk. Sırayla mama veriyorduk, diğerine mama verirken öteki ağlamasın diye ayağımızla sallıyorduk.”
“Eşimle haftada bir görüşüyoruz”
Özlem Şahin ve eşi bir süpermarkette vardiyalı özel sektör çalışanı. Kasiyerlik yapan Özlem Şahin ve eşi, çalışma vardiyalarını dönüşümlü olarak değiştirip, çocuklarını bakıcıya vermeden büyütüyorlar. Özlem Şahin, “Bakıcıya vermeyi düşündük ama kurtarmayacaktı, veremedik. Eşim sabah altıda işe gidip, dörtte geliyor, ben dört buçukta işbaşı yapıyorum. Haftada bir görüşüyoruz.
Bebekliklerinde izin günlerimizi denk getirip, birbirimizi dinlendiriyorduk, uyuyorduk. Özel hayatımız deseniz hiç yok.
Bebektiler, hasta olmasınlar diye dışarıya çıkmıyorduk. Evde kalmayı tercih ediyorduk. Hasta olduklarında üçü birden hasta oluyor. Çok zor geçiyordu. Şimdi büyüdüler iki tanesi yürüyor, biri emekliyor, üçüyle birlikte yalnız dışarıya çıkmak çok zor, yine evden çıkmıyoruz sayılır.” diyor.
“Mama ve bez yardımı alıyoruz”
"Herkes tek çocuğa bakamıyor, siz nasıl üç taneye bakacaksınız" diyorlardı... İlk başta gücüme gidiyordu ama artık aldırmıyorum. Maddi olarak yetişebilmek çok zor ama sağlıklı olalım gerisi gelir… Zeytin Ağacı Eğitim ve Yardımlaşma Derneği bize bir süre mama ve bez yardımı yaptı, halen de ara ara yardım ediyor.”
“Her zaman sağlık diledim”
“Gelecekleri beni korkutmuyor, yeter ki sağlık olsun, onların rızkı gelir.
Her zaman şükrettim, her zaman sağlık diledim, sağlık olsun çalışma gücünü bulurum dedim, öyle de oldu. Çocuklarım için de sağlık diliyorum. Çok zor günler geçirdim ama hiçbir zaman oturup hüngür hüngür ağlamadım...”
“Öyle veya böyle çok şükür başardık”
Henüz hiç yalnız dışarıya çıkmadık, çıkamayız. Eşimle bir birimize bağımlıyız. Çalışmam benim için iyi oluyor. Hava alıyorum.
İş, ev çocuklar, hepsi bir arada gidiyor. Ben eve 23.30’da geliyorum, sabah çocukları biraz geç uyutuyorum ki eşim eve gelince onlarla uyusun diye. Çünkü gece yarısına kadar ayakta. Ne alırsak üç tane alıyoruz. Ayakkabı, kıyafet, oyuncak, her şeyden üç tane alıyoruz. Eşimle birlikte onları parka götürüyoruz, bazen eşim yalnız onları alıp parka gidebiliyor ama ben henüz gidemiyorum. Evlendim 2011 yılında buraya geldim, eşim zaten buradaydı. Evimiz de kiradır, öyle veya böyle çok şükür başardık, 19 aylık oldular, en zor günler geride kaldı…”