Türk ve Yunan Alayları ve İngiliz son elli yıldır alayımızla dalga geçiyor. Kıbrıslılar barış yapamasın diye milyonlarca lira harcayıp ömrümüzü yiyor. Son olarak Crans Montana’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, “herkes elinden geleni yaptı ama sonuçsuz kaldı, herkese teşekkür ederim” demesi de işte bu yüzden... Bu iş garantörler yüzünden çöktü dememesi de tam da bu nedenle. Çünkü BM dünya sorunları karşısında etkisizleşti ve itibarsızlaştı. Hiçbir şeye merhem olamıyor. Ne dünyada akan kan duruyor, ne de yüz yıllık sorunlar çözülebiliyor. Sahi ne işe yarıyor bu BM?
Bu konu önemli ancak önce oy verip beklenti içine girdiğimiz Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan bahsetmek isterim. Kendisi dün kameraların karşısına geçerek, “biz her şeyi yaptık, istediğinizi düşünün, bu işin asker ve güvenlik sorunu nedeniyle bittiği doğru değil” dedi. Oysa Rum lider Anastasiadis tek şartımız olan siyasi eşitliği kabul etmişti. Yani Akıncı ta başından kurduğu propagandaya hepimizi kurban etti. Elinde anketler olduğunu, Kıbrıslıtürklerin Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini istediğini, yoksa ‘evet’ demeyeceğini ta başından masaya koydu. Yani ta başından bu işin olmaması için Türkiye’nin dümeninde bir yol izledi. Hangi anketti bu masaya koydukları? O ankette nasıl bir soru sorulmuştu bu halka? Örneğin; Türkiye’nin etkin ve filli garantörlüğü yerine daha çağdaş ve kendini güvende hissedeceği bir formül sunulmuş muydu ki Kıbrıslıtürklere? Hayır, asla!
Sayın Akıncı, “Bizim neslin son denemesiydi başarısız oldu, bu fırsat kaçtı bir daha da gelmez ama gençlere başarılar dilerim” gibi bir laflar da etti ve şunu da söyledi açık açık aynı konuşmada: “Müzakereler vakit alıyordu şimdi daha çok iç sorunlara çalışacağız, dünya ile bağları güçlendirmeye çalışacağız...”. Vay be! Akıncı’ya bak sen, generali titreten adam o değildi sanki! Göz yaşları içinde Türkiye ile el ele KKTC’yi tanıtacağız demediği kaldı. Bırak da biz ağlayalım!
Türkiye’nin Çavuşoğlu’su da aynı teldeydi Sayın Akıncı ile... Hatta daha ileri gidip “BM parametreleri çöktü” bile dedi. Yani artık uluslararası toplumun kabul ettiği değerler yerle bir oldu dedi. Yani Kıbrıs’ın toprak bütünlüğü gibi bir dertleri olmadığını, bundan sonra yürüyecekleri yolu Erdoğan, Yıldırım ve Akıncı ile belirleyeceklerini söyledi. Buyursunlar belirlesinler de görelim... Kıbrıslıların iradesi diye bir şey söz konusu değil nasılsa. Peki ama Kürdistan kurulmasın diye Irak’ın, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı diyen Türkiye nasıl oluyor da mesele Kıbrıs olunca bölünmüşlüğün üzerine rastık çekiyor? Ve BM ve Kıbrıslılar buna sessiz kalıyor!
Evet, bir perdenin daha sonuna geldik sayın seyirciler. Ve bu oyunda da gördük ki Türkiye batının da desteğiyle Kıbrıs’ta federal bir çözüme kesinlikle karşı. Rum tarafını suçlamakla bir yere varamayacakları da açık çünkü böyle bir çağda adada asker bulunduracağım diye yırtınan bir Türkiye’ye kimse prim vermeyecek. Hele ki AB normlarından uzaklaşan ve müzakereler askıya alınsın denilen bir Türkiye’ye...
“Orada (Kıbrıs’ta) bir tek Müslüman Türk olmasa bile Türkiye’nin bir Kıbrıs meselesi olmak zorundadır” diyen bir Türkiye ilanihaye burada kalacağını tellal düdük etmişken, İngiltere sinsi ve derinden ilerliyor ve üslerime dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyorken şimdi boğazımda bir düğüm, çözülmüş değil ama; cesaretiniz varsa referanduma gidin ve bize Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünü isteyip istemediğimizi sorun!
Bu adada barışı sadece ve sadece Kıbrıslılar tabandan ortaklaşarak kurabilir. O da yakın gelecekte mümkün değil çünkü bugüne kadar herkesin derdi halkların yakınlaşması değil masadaki at pazarlığı oldu. Her kim ki bu uğurda bir adım atar ve ilk olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye aynı anda evin yolunu gösterir işte o zaman yeniden umutlanmak için sebebimiz olur.