Fayka Arseven KİŞİ
İş insanı Mehmet Eziç, “Hepimiz konuşurken hep şikâyetçiyiz, neyin doğru olması gerektiğini de iyi kötü hepimiz biliyoruz aslında” diyerek, “‘Şu yanlış yaptı, bu yanlış yaptı’ deriz ama kendi kendimize kaldığımızda ‘böyle iyiyiz’ deriz. Çünkü herkes bir yerden beslenir, nemalanır” vurgusunda bulundu.
“Aslında Ordinaryüs Profesörün yapamayacağı bir sistem kurduk. Herkes bu sistemden mutludur” ifadelerinde bulunan Eziç, siyasete girme konusunda ise zaman zaman kendisi istese bile ailece karar aldıklarını ve siyasete girmeyeceğini açıkladı.
Mehmet Eziç ile bu hafta hem 7 Ocak erken seçimi öncesini hem de 7 Ocak sonrası beklentilerini konuştuk.
“Siyaset aslında ülke için yapılması gerekir ama bizde siyaset maalesef meslek oldu. Siyaseti meslek olmaktan çıkarmalıyız.”
- YENiDÜZEN: 7 Ocak’ta yeni bir dönem başlıyor. Bu hükümet dönemini bir iş insanı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklentileriniz neydi, ne oldu?
- Mehmet EZİÇ: Hükümetleri pek birbirinden ayıramayız. Benim felsefem devletin küçülmesi, özel sektörün açılmasıdır. Devlet gerekli kontrol ve denetimini yapacak, denetleyici olacak ama ekonomiyi kalkındıracak olan özel sektördür. Devletin küçülmesi lazım ama maalesef gelmiş, geçmiş tüm siyasetçilerimiz elinden o ipleri bırakmak istemez ‘bir daha seçilebilme’ endişesi ile… Siyaset aslında ülke için yapılması gerekir ama bizde siyaset maalesef meslek oldu. Siyaseti meslek olmaktan çıkarmamız gerekir. Vatandaşın huzuru ve refahı için neler yapılabilir üzerinden çalışılmalı ama bu yapılmıyor.
“‘Böyle iyiyiz’… Hepimiz konuşurken hep şikâyetçiyiz, neyin doğru olması gerektiğini de iyi kötü hepimiz biliyoruz aslında. ‘Şu yanlış yaptı, bu yanlış yaptı’ deriz ama kendi kendimize kaldığımızda ‘böyle iyiyiz deriz. Çünkü herkes bir yerden beslenir, nemalanır.”
Devlet birçok konuda artık geri çekilmelidir. Özelleştirirken ve çekilirken de bunu adil bir şekilde yapmalıdır. Herkesin anlayacağı ve özümseyeceği şekilde bu yapılmalıdır. Mesela havaalanı… Havaalanının yenisi yapılmamasına rağmen vatandaşlar için bir sürü kolaylıklar oldu. Daha konforlu bir havaalanına döndü. Ama bundan devlet ne kadar nemalandı, ne kadar hakkını alabildi veya daha fazla alabilir miydi? Bunlar hep soru işareti. İşte bu soru işaretleri de tamamen ortadan kalkmalıdır. Keza elektrikte de… Dünyanın en pahalı elektriğini kullanıyoruz. Dünyanın en pahalı gazını kullanıyoruz. Rekabet yok. Bir firma değil 2-3 firma piyasada olmalı ki daha ucuza tüketici istediği firmadan elektriği alabilsin.
- YENiDÜZEN: Tüm bunların sağlanması için adil bir ortam olduğuna inanıyor musunuz?
- Mehmet EZİÇ: Hayır yoktur. Tamamen monopoldür. Mesela Kıbrıs Türk Petrolleri özelleştirildi. Ne oldu? Piyasada bir rekabet var mı? Hayır iki firma arasında rekabet yok. Demek ki bir sıkıntı var. Türkiye’de öyle değil ama birçok firma var. Bizde özelleştirildi özelleştirildikten 2 ay sonra sanırım petrolleri işleten firmaların kar oranları artırıldı.
- YENiDÜZEN: Sürekli seçim halindeyiz. Hükümet kurup, hükümet bozuluyor. 7 Ocak yeni bir dönem olarak işaret ediliyor. Siz ne bekliyorsunuz?
- Mehmet EZİÇ: Bundan 6 ay önce bu röportajı yapsaydık değişim ve yenilenmeden umutluydum. En azından genç nesil geliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ondan önceki seçimler gösterdi ki gençleşme, partilerin yenilenmesi başlamıştır ki bu seçimde de aslında bir sürü genç aday arkadaş var. Bunları gördüğümde seviniyorum. Ama baktığımızda, anketlerde yayınlanıyor, istikrarlı bir hükümet kurulmayacak gibi görülüyor. Bir yıl belki bir buçuk yıl sonra tekrar bir seçime gidilecek gibi… sandıktan tek bir hükümet, güçlü bir hükümet çıkmayacak.
“Dövizdeki artış piyasayı inanılmaz etkiledi. 2018’de bu bizi daha da etkileyecek. Türkiye daha da sıkışacak, sıkıştık sonra dövizde oynayacak.”
“2018 ekonomik olarak kötü geçecek”
- YENiDÜZEN: Ekonomideki beklentiniz nedir? 2018 yılında neler yaşayacağız?
- Mehmet EZİÇ: Ekonomi Türkiye’ye bağlı bizim elimizde çok bir şey yok. Son dövizdeki artış piyasayı inanılmaz etkiledi. 2018’de bu bizi daha da etkileyecek. Türkiye daha da sıkışacak, sıkıştık sonra dövizde oynayacak. Aslında yaşanan bir nevi devalüasyondur şu anda. Eskiden bir gecede olurdu şimdi gün gün, azar azar yapılır. Şu anda yaşadığımız odur ve 2018 kötü geçecek diye düşünürüm. İnşallah yanılırım. Çünkü bizim hayatımız döviz artışından direk etkileniyor. Türkiye’deki gibi ev satışları, kiralar, araba satışları TL yapılmadı bizde. Ya da çimento, demirin tonajı her şey dövize dayalıdır. Türkiye’de etkilenir ama bizim gibi değil. Biz yüzde 50 etkilenirsek, Türkiye yüzde 10 etkilenir. Çünkü onlarda dövize dayalı değil fiyatlar daha uzun stabil kalabiliyor. Biz de her şey Euro’ya bağlı.
“Biz kendi kendimize yeter duruma gelmeliyiz. Toplum olarak üretmeliyiz. Bunu siyasiler de söyler ama ben altını çizerek söylüyorum ‘verimli üretim’. Bu çok önemli ve kritik noktadır aslında…”
- YENiDÜZEN: Peki böylesi bir ortamda bizim çıkış yolumuz, çözümümüz ne olur?
- Mehmet EZİÇ: Bizim çözümümüz aslında bir anlaşmaydı. Ama o da çok çok uzak. Özellikle son görüşmelerden sonra açıkçası öyle bir beklenti de kalmadı. Dolayısıyla, biz kendi kendimize yeter duruma gelmeliyiz. Toplum olarak üretmeliyiz. Bunu siyasiler de söyler ama ben altını çizerek söylüyorum ‘verimli üretim’. Bu çok önemli ve kritik noktadır aslında. Devlet ve özel sektör verimli değilse, bir iş, çalışma sistemi verimli değilse onun sonu yoktur. Yapılacak işlerin fizibilitesi yapılıp, üretime geçmemiz gerekir. Bir de halkımız alıştı sübvanseye edilmeye. Sektör sektör saymayacağım ama herkes işi olmayınca, yağmur yağmayınca, devletten nemalanmaya alıştı. Ama özel sektörde öyle değil. Bugün iş olmadı diye ‘hade gidelim devletten para isteyelim’ demeyiz. Ama bazı sektörler siyasi kaygılar için alıştırıldı ve bugün herkes devlet kapısında sürekli sübvanseye, sürekli teşvik istiyor. Evet, bazı sektörlere teşvik yapılmalı ama teşvik bir defa iki defa ondan sonra kaldırılır. Ama halen daha teşvik devam ediyorsa, demek ki sen bu işi yapamıyorsun. Yapamıyorsan da çekil yapabilecek başkaları girsin.
“Aslında ‘Ordinaryüs Profesörün yapamayacağı’ bir sistem kurduk. Herkes bu sistemden mutludur. Değişime aslında kendimizden başlamalıyız. Bireylerin, değişim için ellerini taşın altına koyması gerekir ama ‘ o değişsin de bakarım’ anlayışı var.”
- YENiDÜZEN: Halk da buna mı alıştı?
- Mehmet EZİÇ: Evet. Halk da aslında… Siyasileri suçlarız ama toplum olarak isteyen biziz. ‘Böyle eyiyik’… Hepimiz konuşurken hep şikayetçiyiz, neyin doğru olması gerektiğini de iyi kötü hepimiz biliyoruz aslında. ‘Şu yanlış yaptı, bu yanlış yaptı’ deriz ama kendi kendimize kaldığımızda ‘böyle eyiyik’ deriz. Çünkü herkes bir yerden beslenir, nemalanır. Aslında Ordinaryüs Profesörün yapamayacağı bir sistem kurduk. Herkes bu sistemden mutludur. Değişime aslında kendimizden başlamalıyız. Bireylerin değişim için ellerini taşın altına koyması gerekir ama maalesef ‘ o değişsin de bakarım’ anlayışı var. Ama toplum, hepimiz buna hazır değiliz.
“Siyasette gençleşme başladı. Bu olumlu ama toptan sistemi değiştirmeye ve bunu uygulamaya koymak için acı reçeteleri içmemiz lazım hepimizin, tüm sektörlerin. Çünkü odur yapılması gereken ama bu acı reçeteye hazır değil toplum. Bu da sürdürülebilir değildir.”
“Acı reçeteler içmeliyiz ama toplum hazır değil”
- YENiDÜZEN: Sizi bu kadar umutsuzluğa iten nedenler nedir?
- Mehmet EZİÇ: Toplum bu değişime hazır değil. Siyasette gençleşme başladı. Bu olumlu aslında ama toptan değişikliğe ve toptan sistemi değiştirmeye ve bunu uygulamaya koymak için acı reçeteleri içmemiz lazım hepimizin, tüm sektörlerin. Ama bu acı reçeteye hazır değil toplum. Bu da sürdürülebilir değildir.
- YENiDÜZEN: Hükümetler bir reçete hazırladığında veya bir uygulama yapmak istediğinde sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, halkın tepkisiyle karşı karşıya geliyor. Çözümü nasıl bulacağız?
- Mehmet EZİÇ: Yanlış olduğunu biliriz ama yine de isteriz. Aslında kapıyı kapattıktan sonra hepimizin ona ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Çünkü artık bu tekerlek dönmez. Bu tekerleği döndürmek için de bir şeyler üretmemiz, daha rantabl ve dünyaya entegre şekilde çalışmalıyız. Ama iş bu noktaya gelince bunu istemeyiz. Ama karnın tok, ekmek bütün olmaz. Eskiye göre düzelme var. Örneğin devletin gelirleri arttı. Eksik var mı? Evet var. Yüzde 25-30 kaçak var ama eskiye nazaran bir yol alındı. Önemli sıkıntımız aslında harcamalarımız. Devletin harcamalarında -ki yatırımlar Türkiye tarafından yapılıyor. İyi ki de yapıyor.- Bizim içeride o paylaşımı daha adil daha doğru yapmamız gerekiyor.
- YENiDÜZEN: Vergi şampiyonları arasında yer alıyorsunuz. Vergi aflarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Mehmet EZİÇ: Zaman zaman şikayet ediliyor. Vergi afları aslında doğru değil ama vergi affı değil yapılan, verginin faizi affediliyor. Bu da doğru bir yöntemdir. Çünkü aslında siz o parayı alamıyorsunuz. En azından bir miktar toplanıyor. Ödeyenler için haksızlık oluyor ama ödeyenlerin de ödüllendirilmesi gerekir. Biraz onu atlıyorlar. Tamam bize bir şey yapmayabilirler ama bir elinizi sıksalar, ‘teşekkür ederiz deseler’ bile onure olursunuz. Siyasetçilerimiz onu yapmıyor. Ya da sosyal sigortasını 20 yıldır eksiksiz ödeyene küçük bir şey bile yapsalar, teşvik için önemlidir. Yıllarca çalışanların yatırımları yapılmaz, ondan sonra yapılandırma olur. İnsan ister istemez üzülür. Ben de ödemeseydim şimdi bana yapılandırırdı. Birazcık zaman zaman kendimi enayi hissettiğin olur. Ama yapımızda olan bir şeydir. Biz birkaç gün öncesinden bile yatırımları yaparız, öyle bir hassasiyetimiz var.
“Siyasete girmeliyim diye aklımdan geçti”
- YENiDÜZEN: Mehmet Eziç siyaset ile içiçe, sosyal paylaşım hesaplarınızda da siyasi dili sıkça kullanıyorsunuz. Bu dönem herkes Mehmet Eziç’in aday olmasını beklerdi. Eziç aday olmadı. 7 Ocak’tan sonra yerel yönetim seçimleri var. Eziç aday olmayı düşünür mü?
- Mehmet EZİÇ: Siyaset yaşamımızın içinde var. Sadece benim değil, hepimizin. Aslında yaşam bir siyaset biçimidir. Zaman zaman ben birazcık düşündüğümü söyleyen birisiyim. Fazla parmağımın arkasına saklanmam. Dolayısıyla sosyal medyada da gördükleriniz onlardır. Ama bu dili kullanırken, tabi ki esnaf olarak, bir iş yeri sahibi olarak da dikkat etmemiz gerekir. Bazen sivri çıkışlar yaptığım olur. ‘Siyasete girmeliyim’ diye zaman zaman aklımdan geçtiği dönemler oldu. Fakat gerek eşim gerek çocuklarımla esnaflık yönümüz olduğu ve siyasetten uzak durmamız gerektiği konusunda bir kararımız var. Tabi ki zaman zaman teklifler olur, zaman zaman benim de ‘girmemiz lazım, hepimiz seyredersek ülkeyi kim düzeltecek’ dediğim olur. Ama bir iki kişiyle olmaz bu iş. Benzer fikirdeki özel sektörün de siyasete girmesi lazımdır bunun da altını çizeyim. Çünkü şikayet ettiklerimizi ancak bu şekilde düzeltebiliriz. Birkaç kişinin girip şövalyelik yapması değildir. Ancak 10-15 kişilik ekiple aynı partiden olması da gerekmez. Zaten artık baktığınızda ideolojilerde artık uçlar daraldı. Aklın yolu da birdir aslında uygulama biçimleridir farklı. Farkındaysanız özel sektör uzaktan seyreder. Biz de biraz öyle olduk işimize zarar vermeyelim diye. Ülkemiz küçük ve maalesef böyle endişeler oluyor. O yüzden siyasetin hem içindeyim hem de dışında durmaya çalışıyorum.
- YENiDÜZEN: Yerel yönetimle de ilgili kararınız aynı mı?
- Mehmet EZİÇ: Yerel yönetimle ilgili de aynı kararımız var. Zaman zaman ben feveran ederim ama… Bir de benim uzakta durma sebebim aslında; biz özel sektörde aldığımız kararları hızlıca uygulamayı severiz. Çalışanlarımı da inanılmaz ödüllendiririm. Ama çalışmayanları da bir defa deneriz iki kez deneriz, olmadı mı değişiriz. Ama maalesef ne yerel yönetimlerde ne de devlette kimseye dokunamazsınız. Bu yapıda bu sistemde kimseye dokunamayacağın bir sistemde nereye gidip ne ile uğraşacaksınız. Seçilsen bile o memuru oradan alıp iş yapanı koyamayacaksın. Ama benim gibi hızlı karar alan ve uygulamak isteyen biri bundan rahatsız olur. Biraz da siyasetten uzak durmamın sebebi bu aslında…