Halkın Partisi Genel Başkanı Yenal Senin, ‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyerek değil, geçmişten ders çıkararak bir süreç benimsemenin doğru olacağına ifade etti.
Yenal Senin, bir erken seçim olması halinde Halkın Partisi’nin de bu seçimde yer alacağını ve çok çalışacaklarını belirtti.
Senin yaptığı yazılı açıklamada, parti içi değerlendirmelerin seçimin hemen ertesi günü başladığını, özeleştiri yaptıklarını, geçmiş politikaları ve sonuçlarını irdelediklerini aktardı.
Senin şöyle devam etti:
“En çok gelen eleştiri ‘iddialı söylemlerin altında kalındı’ oldu. Haklılık payı var. Özeleştirimizi yaptık, önemli olan yüksek tondan söylemler değil, bazen altında kalan kararlar almaktı. Özümüze dönüp, çıtayı yüksek tutup hareket etmeliyiz. Bir imar planı süreci geçirdik. Gönül isterdi ki hem basından hem halktan doğayı, kültürü ve mevcut yapıyı imar planıyla korumak isteyen partimize daha fazla destek olsun… Daha büyük bir farkındalık yaratılması gerekirdi. Örneğin görüyorum ki ‘Kahve içmem’ olayının nasıl olduğunu anlatamamışız. O dönemki parti başkanıyla ilgili söylenmişti ve dediğimizi de yapmıştık. O dönemki genel başkanla kahve de içmedik, hükümet de kurmadık. ‘Hesap vermek zorundadır’ dedik; dokunulmazlığı kaldırıldı ve şu anda yurtdışındadır. Buna rağmen aynı sözleri duyuyorsak biz anlatamadık demektir.”
“UBP-CTP KOALİSYONU TOPLUMDAKİ GERGİNLİĞİ AZALTACAKTIR”
Yenal Senin konuşmasından toplumdaki kutuplaşmaya da değinerek, “Toplumdaki bu kutuplaşma nedeniyle; kişisel görüşüm geniş tabanlı iki farklı görüşten partinin, yani UBP ve CTP’nin bir hükümet kurması gerginliği azaltacaktır. Muhalefetin ülke yönetimine ve toplumun huzuruna ilişkin iddialı söylemleri vardı. Eğer bu söylemlerinde samimiyse, halka karşı bu sorumluluğu alacaktır diye düşünüyorum” dedi.
Bir koalisyon ortaya çıkmaz ve erken seçim olursa Halkın Partisi olarak çalışacaklarını vurgulayan Senin, “İnsanlar umut olarak gördüğü partinin yanında olmayı tercih ediyor. Kutuplaşmadan kaçan, halkın menfaatlerinin ön planda olmasını isteyen çok kişi katıldı partimize. Ve bu seçimden sonra oldu. Bunu doğru okumak ve kendimizi herkese doğru anlatabilmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
“SİYASETİ KÜSKÜN ÇOCUK DURUMUNA SOKMAMAK LAZIM”
Kimseyle bir küskünlükleri olmadığının altını çizen Yenal Senin, “Seçim gecesi tebrik etmek için Sayın Ersin Tatar’ı aradım, açmadı. Çıkıp ‘Sayın Tatar bize küstü mü?’ demedim. Sayın Kudret Özersay kendisine iki kez mesaj attı, cevap almadı. Söylemlere dikkat etmek ve küskün çocuk durumuna sokmamak lazım siyaseti. Devlet geleneğini bilen ve buna saygı duyan bir partiyiz. Sayın Cumhurbaşkanı bir görevlendirme yapacak. Kime verdiyse görevi partilerle bir istişare edecek. Herkese kapımız açık, oturup konuşacağız. Hükümette yer alma konusunda karar verecek yetkili mercii ben değilim, parti meclisidir. Hükümette yer almak ancak parti meclisinin onayıyla olabilir. Toplum menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapacağız” dedi.
Seçim sonrası yapılan tüm parti toplantılarında Kudret Özersay’ın yanlarında olduğunu anlatan Yenal Senin, sorumluluk ve görevlerinin bilinciyle hareket ettiklerini, ocak ayında yapılacak kongreye kadar süreci kendisinin yürüteceğini belirtti.
Senin şöyle konuştu: “Kongreden sonra yeni başkan, yeni parti meclisi ve yeni dönem olarak devam edeceğiz. Bu süreçte Sayın Özersay da kendi kararını verecek.”
“TOPLUMDAKİ KUTUPLAŞMADAN SEÇMENİ İKİ ADAYA YÖNLENDİRDİ”
Yenal Senin, cumhurbaşkanlığı seçiminde toplumdaki kutuplaşmanın seçmeni iki adaydan birini seçmeye yönlendirdiğini söyledi.
“İnsanlar kendini bu iki uçtan birini seçmek zorunda hissetti” diyen Senin, bu gerginlikten ve sonuçtan diğer tüm adayların etkilendiğini belirtti.
Senin açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Toplumda bir kutuplaşma oldu. Sadece Sayın Kudret Özersay değil, bence Sayın Tufan Erhürman da Sayın Serdar Denktaş da bu kutuplaşmadan etkilendi. Kudret Özersay’ın aldığı oyla Halkın Partisi’nin oyunu aynı göremeyiz. Tıpkı; Sayın Mustafa Akıncı’yla TDP’nin, Sayın Ersin Tatar’la UBP’nin oyunu bağdaştıramayacağımız gibi. Kutuplaşmanın seçmeni iki adaya yönlendirdiğini düşünüyorum.”