‘Herkes’in bir ‘herkes’i var (!)

Cenk Mutluyakalı

Fakirleşiyoruz!
Pek sesi soluğu çık(a)mayan dar gelirliler iyice çaresiz.
Hayat alışkanlığını “gerçek üstü bir konfor”a kilitlemiş daha bol gelirli kesimler suçlu arıyor.
Kimisinin de hep bir “herkes”i var:
“Herkes elini taşın altına koyarsa, biz de koyarız.”
İşin aslı değişmiyor, fakirleşiyoruz.
Ama şu gerçeği de görmüyoruz:
“Kimileri zaten çok fakirdi.”
Ekonomimiz “devlet”imize benziyor.
Sendikal statüko ve bürokratik ezbercilik sırıtıyor.
Güvencesiz insanlara duygudaşlık hissetmeyen geleneksel sendikacılığın bencil tavrı, dar zümreleri köpürtmek dışında 40 senedir hayatımızı iyileştirmiyor.
“Sermaye”
ye mesafeliyiz hep...
“Sürer durum sevici” siyaseti seviyor, “ne varsa aynen kalsın ama değişelim” riyakârlığı içinde boğuluyoruz.

*  *  *

Akaryakıta her zamda rakamları paylaşıp paylaşıp bağırdığımız zaman gerçek değişmiyor.
O kocaman bayrağın boyandığı dağdan petrol fışkırmadığına göre...
Mal bu!

*  *  *

Bir anımsatma yapalım.
Kıbrıs Cumhuriyeti batmıştı ya!
Hem de Avrupa Birliği ailesi içinde, hem de tanınmış ve dünyalı, hem de Euro kullanıyorken...
Ne mi olmuştu?
Kamuda maaşlardan % 25 kesilmişti. Yüzde 2.5 değil, 25!
Bankalarda 100 binin üzerinde mevduatlara el konmuştu.
Hayata dönmüşlerdi ve içinde ter vardı, bedel vardı, emek vardı.
Bir de “kendileri” vardı!

*  *  *

Biz “batmayı” dahi beceremiyoruz.
Sormamız gerekiyor:
- “Batabilir miyiz?”
Coğrafyan gibi iraden de yarım.
Ve “yüzleşmemiz” gerekiyor tabii.
Oysa inkârı seviyoruz.
İstediğimiz kadar hükümet değişelim, dilerseniz sabah akşam...
“Müşavirler kaç para alıyor”, “önce vekillerden kesilsin”, “partilere verilen para ne olacak”  kolaycı söylemleri de onca ayıbın üzerini örtmüyor.
Ve “herkes” bir başka “herkes”i bekliyor, taşın altına koymak için elini...
O taş nerede? O “herkes” kim sahi?