Herse ve ‘ötekileştirme’

Tayfun Çağra

Hayko Bağdat 3 yıl kadar önce gazetemizi ziyaret ettiğinde azınlıkların günlük yaşamlarında yaşadıkları zorlukları ti’ye alarak anlatan ‘Gollik’ kitabını imzalamıştı bize…

Mensup olduğu Ermeniler açısından bazı kültürleri de hem anlatmış hem de kitabında yer vermişti.

İşte o bizim ‘herse’ dediğimiz, onların ‘herisa’ dedikleri yemek hikâyesi; 

Hayko Bağdat, davetli olarak katıldığı Hatay’daki bir Ermeni köyü olan Vakıflı köyündeki bağbozumunu anlatıyor. Bölgedeki 7 Ermeni köyünden 1915 olaylarından sonra geride sadece Vakıflı köyü kalmıştır. Diğerleri Musadağı denen bölgeyi ya terk ettiler, ya da sürüldüler. 1939’a kadar Fransız idaresi altında yaşayan bölge Hatay Cumhuriyeti kurulduktan sonra referandumla Türkiye Cumhuriyeti’ne katılır. Eski yaşananlardan korkan çoğunluk Ermeni bölgeyi terk eder, ya Beyrut’a ya da Ermenistan’a giderler. Orada sadece Vakıflı köyünde 70 aile kalmıştır. İşte orada Ağustos’un ikinci yarısında bağbozumu yapılır, etkinlikler düzenlenir. Hayko Bağdat şöyle anlatır;
“Bu geleneğin, Hıristiyanlık öncesinde, Paganizm’den geldiği söyleniyor. Adağı olan kişiler kurban kesiyorlar ve kesilen koyun etleriyle festivalin sembolik yemeği olan Herisa ya da keşkek (parçalanmış etlerle kaynatılmış buğday) pişiriliyor.”
Sözcüğü tanıdınız mı?
Herisa, keşkek.
Bizde ise herse.
Özellikle Baf yöresinin özel günlerde, dini bayramlarda, sünnetlerde, düğünlerde yaptıkları herse…
Ermenilerde herisa, Türklerde keşkek, Kıbrıs’ta herse.
Yemek aynı. Yapılış nedeni benzer. Özel günler.

*  *  *

Dün de Zekaİ Altan, ADRES KIBRIS dergimizde Alevilerin bir kolu olan Nusayrilerin ‘hirisi’ dedikleri aynı yemeği anlattı;

“Nusayriler arasında kutsaldır. Nusayriler, Hz. Ali’nin inanç ve felsefesini taşıyanlardır. Nusayriler kutsal günlerinde yemek pişirme işini ve ondan önceki günkü ev temizliğini ev kadınları yaparken Hirisi, yani bizim Herse veya Dövme dediğimiz yemeği de erkekler yapardı. Nusayriler tarafından kutlanan bayram ve kutsal gün sayısı 78’dir. Ancak tüm günlerin  kutlandığı söylenemez. Bayramlarda dayanışma, yardımlaşma ve birlik beraberlik boyutu ön planda tutulur. Bayram arifesinde imkânı olanlar kurban keser ve dövülmüş buğdaydan hirisi denilen etli aşure pişirirler.“

*  *  *

Ermenilerde, Alevilerde, bizde ve de başka toplumlarda, kültürlerde belki içeriği birazcık farklı, belki isminde ufacık farklılıklar var ama bu örnekte olduğu gibi yemek aynı yemek…

Demek ki dünyadaki toplumlar ister çoğunluk, isterse azınlık olsun, birbirinden etkilenmişler, bazı gelenek ve kültürleri birbirlerine taşımışlar, birlikte eğlenmiş, birlikte gülmüş ve birlikte ağlamışlar…

Geldiğimiz bu çağda ise hâlâ ötekileştirme gibi bir ilkel alışkanlığı sürdürüyor olmanın ayıplığını yaşıyoruz.

Herse örneği gibi birçok ortak değerin varlığını okumak, araştırmak, bilmek, aktarmak bu kötü duygunun zaman içinde törpülenmesine iyi gelecektir.


 

Kampanya ruhu

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Kasım ayı için bir indirim kampanyası başlattı. İlk etapta 102 firma katıldı bu kampanyaya… 60 firma hemen indirim yaparak ürünlerini duyurdu. Çeşitli ürünlerde çeşitli oranda indirimler var… Kimi üründe %5, kimisinde %25 indirim… Ürünler artacak, kampanya süresi de artar mı, sanırım kampanyaya katılım ve kampanyaya ilgi bu süreci de belirleyecek. Peki ne olacak? Yani bir ay veya uzarsa iki aylık bir kampanya ne katkı sağlar diye de sorulabilir; İlk önce psikolojik bir etkisi vardır bunun… Ürünlerin ucuzlayabileceği gerçeği alıcıya da satıcıya da bir rahatlık getirir. Öldük-bittik-mahvolduk edebiyatından biraz uzak kalmasını sağlar… Hele bir de katılım iyi olursa… Piyasaya biraz da olsa nakit para düşer, esnaf elindeki parayı döndürebilir, alabilirse yeni ürünler alır, pazar yenilenir… Bir diğer özelliği dayanışma ruhu… Birlikte bir şeyler yapmanın verdiği iç huzur… TL’nin değer kaybından dolayı yaşanan kötü duruma bir nebze olsun karşı durabilmenin verdiği haz. Bu hazza biz de gazete olarak katılıyoruz ve kampanya dahilindeki firma ve ürünlerin reklam fiyatlarına %25 indirim uyguluyoruz. İşbirliği, paylaşım, dayanışma güzel şeyler… Mecrası değişmiş olabilir ama keyfi çok da farklı değil.


İthalat

Bir çare mutlaka vardır; Kadın cinayetlerine, uyuşturucu ticaretine, mafya çetelerine, belinde silahla gezenlere, saldıracak, çatacak adam arayanlara, sokaklarda korkarak yürümelere, trafikte kültürün değişmesine, ağaçların odun için kesilmesine, patatesimizin ucuz olarak mutfağımıza girmesine çare olacak mutlaka bir şeyler vardır. Bakın; sorunların başında ithalat var. Canlısından, cansızına…


İlahi adalet

Ben bilgisayarımın başında otururken kim bilir kaç kişi, evini terk etmeye hazırlanıyor, savaştan kaçmak için bavulunu dolduruyor, belki buna zaman bulamıyor, kim bilir kaç kişi denizlerde bir sal içinde özgürlüğünü arıyor, kaç kişi canını orada bırakıyor, bunlara neden olan kaç kişi purosundan dumanı keyifle üflüyor, bunlara son verecek kaç kişi gününü gün ediyor!.. Kim bilir ilahi adalet var mı!


Gençlik, hayatın belli bir ԁönemi ԁeğilԁir. Gençlik, bir irade şekli, bir hayal özelliği, cesaretin korkaklığa, macera hevesinin rehavete boyun eğdirmesidir. Hiç kimse belli yılları doldurmakla ihtiyarlamaz. İnsanlar ideallerini kaybedince ihtiyarlar. Seneler ancak cildi buruşturur, ama heyecanını yitirmek ruhu buruşturur. 

John Lewis