Murat OBENLER
Rüstem’s Literary Club tarafından düzenlenen disiplinlerarası paneller serisinin 14’ncüsünde “Öteki” teması konuşuldu. Davita Günbay’ın moderatörlüğünde sanat, fotoğrafçılık ve Kıbrıs kültürü merceğinden, toplumun farklı addedilenleri nasıl algıladığının ve onlarla nasıl etkileşim kurduğunun inceleneceği panelde Mine Balman: “Kıbrısta Öteki Olmak”, Derya Ulubatlı: “Kıbrıs Türk Sanatında Ötekinin Temsili” ve Yrd.Doç.Dr.İsmail Gökçe ise “Fotoğraf ile Diğerini Anlamak” başlıklı sunumlarını yaptılar.
Ulubatlı: “Ötekileştirme sosyal bir kurgudan ibarettir. Bunu kabullenirsek daha kabul edilir olur”
Davita Günbay’ın açılış konuşması ile başlayan panelde sırasıyla sunumlar yapıldı ve katılımcılardan gelen sorulara yanıtlar varildi. İlk konuşmayı yapan Derya Ulubatlı: “Kıbrıs Türk Sanatında Ötekinin Temsili” adlı sunumunda Nurtane Karagil,Gökçe ve Eser Keçeci, Emin Çizenel, Vamık Volkan, Ateş Kozal,Occupy Buffer Zone ekibinin çalışmalarından örnekler vererek öteki kavramının sanatçılar tarafından temsilini anlattı. Eserler üzerinden Ayrıştırıcı unsurlar, Kıbrısta sınırın varlığı, psikolojik ve fiziksel sınır,politik ötekileştirme kavramlarına değinen Ulubatlı konuşmasını “ Ötekileştirme sosyal bir kurgudan ibarettir. Bunu kabullenirsek daha kabul edilir olur.” diye bitirdi.
Balman: “Ötekinin kabulü Kıbrıs’ta çok nadir görülüyor”
İkinci sözü alan Mine Balman ise “Kıbrısta Öteki Olmak” adlı sunumunda çektiği belgesel filmlerinden örneklerle öteki kavramını açıkladı. Şiddet-öteki bağlantısı üzerine konuşmasına başlayan Balman “Ötekinin kabulü Kıbrıs’ta çok nadir görülüyor” saptamasında bulundu ve Kıbrıstaki Ermeniler, Maronitler,Latinler gibi örneklemeler yaptı. Kıbrıs’ın Öbürleri, Asimilasyon Üçlemesi, Tarih Eğitiminin Ötesi’nde adlı belgeselleri üzerinden öteki kavramına bakan Balman, ötekinin adamızda zaman zaman azınlık-çoğunluk ilişkisi üzerinden, servis sektöründeki yurttaş olmayan kişiler üzerinden, kültürel ve sosyal olarak kendi yaşadığı toplum içinde asimilasyona tabi tutulma yoluyla, adanın iki tarafında da şöven,nefret ve ötekileştirici unsurları ekleyerek oluşturulan eğitim sistemlerinde karşımıza çıktığını kaydetti.
“Toplumlararası görüşmelerde taraflar eğitimi hiç gündeme almadılar ve öteki üzerine kurulu çifte statükocu eğitim sistemlerine hiç dokunmadılar”
Balman konuşmasını “ 50 yılı aşan toplumlararası görüşme süreçlerinde tarafların eğitimi hiç gündeme almadıklarını ve öteki üzerine kurulu çifte statükocu eğitim sistemlerine hiç dokunmayarak ileride de tarihin tekerrür etmesini sağlayacaklarını” sözleriyle tamamladı.
Gökçe: “İnsan bilmediği şeyi ötekileştirir. Ben de fotoğraf yoluyla bilmeye çalışıyorum”
Son konuşmacı Yrd.Doç.Dr.İsmail Gökçe ise Maronitler ve Gurbetler adlı belgesel fotoğraf çalışmaları eşliğinde “Fotoğraf ile Diğerini Anlamak” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Fotoğrafın 3 öğesi olan merak etme, dert edinme ve parçası olmadan yola çıkarak kendi belgesel fotoğrafçılık anlayışını anlatan Gökçe, bir soru üzerine de “İlkokulda müdür tarafından sınıfımıza iki gurbet çocuk getirildi ve sınıfımızın üyesi oldular. Sınıftaki çocukların o iki gurbet çocuklara tavrı ve o istenmeme hali beni rahatsız etti. Biz tanıştıktan sonra iyi arkadaşlar olduk. İnsan bilmediği şeyi ötekileştirir. Ben de fotoğraf yoluyla bilmeye çalışıyorum. Fotoğrafı bir amaç için değil, hislerimi takip ederek çekiyorum. Gerçekliğe minimum müdahale anlayışıyla çalışıyorum. Belgesel fotoğrafçısı insan haklarından, hayvan haklarından, yaşamdan, doğadan yana taraftır. Bir kişi ve/veya gruba pozitif ayrımcılık uygulamam” dedi.
Ulubatlı: “Ötekileştiricilik, düşmanlaştırma olarak görülmeye başladığı noktada sıkıntılar başlar”
Soru cevap bölümünde Derya Ulubatlı, ötekileştiriciliğin düşmanlaştırma olarak görülmeye başladığı noktada sıkıntıların başladığını belirterek farklılıkların o zaman çatışma ve düşmanlaştırma noktasına döndüğünü kaydetti.
Balman: “Herşey aslında ötekidir. Ötekine nasıl baktığımızla ilgilidir”
Mine Balman ise “Herşey aslında ötekidir. Ötekine nasıl baktığımızla ilgilidir. İdeal olan farklılıkların, çeşitliliğin olduğu ve bu farklılıkların uyum içinde birleştiği bir dünyadır” dedi.