‘HİÇBİR ŞEY YAPMAK İSTEMEME’ HALİ

Sami Özuslu

Bizim de içinde bulunduğumuz galaksideki bütün ‘enerji’nin tek bir kaynağı varmış: Güneş…
Bilim bunu söylüyor. Güneşsiz hiçbir enerji türü oluşamıyor.
İster fosil yakıtlarından çıkan olsun, ister canlıların kaslarındaki olsun, ister etrafı dağıtan kasırga olsun…
Hepsinin kökeninde güneş ışınları vardır.
Farklı biçimlerde karşımıza çıkan ve güneşten kaynaklanan enerji, insan vücudunda ve de ruhunda da aynı prensiple görev yapar.
‘Motivasyon’ dedikleri de ‘enerji’nin bir çeşidi olmalı…
Acaba öyle midir?

*  *  *

Konuya ‘enerji’den girdim ama yanlış bir şey yazmadan fizikçilerin, kimyacıların uzmanlık alanından bir an önce uzaklaşayım, zira asıl konum motivasyon…
Kuşkusuz bu da psikologların uzmanlık alanı ama kimi gözlemleri paylaşmaktan bir zarar gelmez herhalde…
Günümüzde ‘motivasyonsuzluk’ giderek yayılan bir sorun gibi duruyor.
Çok sık karşılaşıyoruz “motivasyon düşüklüğü’ ile…
Etrafta ‘motivasyon’dan mustarip çok insan var.
Zaman zaman ‘hiçbir şey yapmak istememe’ hali yaşıyoruz hepimiz…
Ya da çoğumuz…
“Ben hiç öyle durumlara girmem” diyen var mı, bilmiyorum.
Ama –ne yalan söyleyeyim- ben de bazen öyle ruh haline giriyorum.
Bunun adına ‘motivasyonsuzluk’ deniliyor ama aslında ‘enerjisizlik’ de denilebilir.
Hastalık nedeniyle vücuttaki enerjinin azalması, halsizlik de enerjisiz hissettirir ama bu o değil…
Vücut sağlamdır ama ruhen ‘elini kıpırdatmak istemez’ ya insan…
İşte o…

*  *  *

Zaman zaman niçin kendimizi enerjisiz, motivasyonsuz hissediyor olabiliriz acaba?
Bu soruyu kendime sorarım sıkça…
Etrafımdaki insanlardan ve kendimden anlayabildiğim kadarıyla, bu ruhsal durumun temelinde ‘hayata bakış açımız’ ve ‘yaşam biçimimiz’ var.
Her iki mesele de çok geniş, zor konular.
Kim hayatı, yaşamı, yaşadığı ortamı nasıl algılıyor acaba?
Kim, nasıl bir yaşam sürüyor acaba?
Bu sorulara belki en iyi cevapları insanın kendisi verebilir.
Kendimce bir formül buldum bu sorulardan yola çıkarak:
‘Hayattan beklenenler’ ile ‘gerçekte yaşananlar’ arasındaki matematiksel hesaplama ‘motivasyon’ düzeyini etkiliyor olabilir.
Ama dönüp şu formülü de yazmam gerekiyor sanırım:
İnsanın ‘amaçları, hedefleri’ varsa, ‘motivasyon’u daha yüksek olabiliyor.
Dolayısıyla ‘amaçsız yaşamak’, ‘demotive’ olmakla paralelmiş gibi duruyor.
Tersine ‘hayalleri’ olanlar hayata daha sıkı sarılabiliyor.
‘Hayal kırıklıkları’ elbette ‘motivasyonsuzluk’ kaynağıdır ama bunun da panzehiri şu olabilir mi acaba:
‘Bir hayaliniz kırılınca, başka hayal kurun ki yaşam enerjiniz, yani motivasyonunuz hep yüksek olsun!..’

*  *  *

‘Hiçbir şey yapmak istememe’ halindeyseniz eğer bu aralar, düşünün bakalım ‘neden’ acaba…
Ve merak etmeyin: Yalnız değilsiniz.