HİKAYELERİMİZE SAHİP ÇIKMAK

Neşe Yaşın

Geçmiş bir olayı düşünürken “ne kadar da saçmalamışım” deriz ya; yaşarken neden ayırdına varamamışızdır bunun? Hiç de tuhaf gelmemiştir belki de yaptıklarımız. O günkü konjonktür içinde, ruh halimiz içinde öyle davranmışızdır. Bazı zamanları bir uyurgezer gibi yaşamışımdır diye düşünürüm. O günlerdeki kendimi anımsamaya çalışırım. Neler olmuştur? Olay örgüsü nasıl gelişmiş, iç yolculuğum beni nerelere sürüklemiştir. İnsan davranışlarını, tavır alışları şekillendiren pek çok psikolojik, sosyal etken var. Bazı insanlara hayret ederiz ya, bir filmi ortasından seyretmek, bir kitaba ortasından başlamak gibidir bu. Kahramanın yolculuğundan, iç dünyasından, geçmişinden habersizizdir. Bir anlam veremeyiz olup bitene.

Temelde insana yön veren bir kişilik vardır. Bu da sabit değildir ama. Kimlikler de kişilikler de dinamiktir. Melek sandığımız birisinin aşil topuğuna bastığımızda bir şeytanla karşılaşabiliriz.

Hayatta hiçbir şey şaşırtmıyor artık beni. İnsanlık hallerine dair bir dağarcık sahibi oldum yıllar içinde. Sadece anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum bazı durumları.

Bazı insanlar ürkütücüdür. Yargılamam ama uzak durmaya çalışırım onlardan. Kalbim, sezgilerim uzak durmam konusunda uyarır zaten beni. Bir yanılgı payı da vardır elbet böylesi durumlarda. Genelde tutar ama.

Bazen benimle ilgili yanlış ya da eksik kanılara sahip insanları düşünüp kederlenirim. Ön yargılar, yalan yanlış bilgiler devrededir hep. Düzeltmek için bir gayret de sarf etmem ama. Kalbim kırılmıştır bir kere. Belki onlar, belki de hayattır kalbimi kıran. Onların kafasındaki hikâyenin nasıl oluştuğunu da bilirim çoğu zaman. Hatıralar albümünün sayfalarını çevirirken bazı fotoğrafları elim yanmış gibi hızla çeviririm. Kalbim acır öyle anlarda.

En kötüsü insanın kendine yönelttiği suçlamalardır. “Aptal, niye yaptın bunu?” diye haykıran bir iç ses. Sadece o ana odaklandığımız için anlam veremeyiz buna. Öncesini düşündüğümüzde keşfedebiliriz davranışlarımızın nedenini. Masum değilizdir elbette. Hafifletici nedenlerimiz vardır yalnızca.

Anıların ağırlığı bugün için de korkak yapıyor insanı. İçindeki karanlıklara doğru çekiyor. Oysa hızla geçiyor hayat ve her an bir mücevher kıymetinde.

Salgınlar, felaketler, kişisel trajedilerle geçen zaman hayatın anlamı üzerine yeninden düşünmeye zorluyor bizi.

Yanlışlar yaptık, uzansak, ufak bir gayret göstersek tutabileceğimiz pek çok başarıyı kaybettik ama yollar başka düzlüklere, başka zirvelere de taşıdı bizi. İçimizdeki boşluk hep vardı ve var olmaya da devam edecek.

Yanlışlarımız olmasa bugünkü biz olamazdık. Acılar yaşamasak daha az dirençli olabilirdik hayata.

Şu ağlama istekleri içimizdeki toksini boşaltmak için birer uyarı belki de.

Öyle zor ki insan olma serüveni. Neler gelmez kişinin başına. Kırılgan, korunmasız bebeklikler, çocukluklardan gelmişiz bu günlere. Pek çok canavar çıkmış karşımıza. Kendimize ne kadar kızsak da en iyi biz biliyoruz hikayemizi. Onun hiç de başkalarının düşündüğü gibi olmadığını.

Geçmişin sayısız kapısı var ve her kapının ardında uzun hikayeler gizli. Bizi acıtan, kalbimizi kıran hikayeler bunların pek çoğu.

Bazı yükleri omzumuzdan indirip koşma zamanı gelmiştir belki de. Hem kişisel hem de toplumsal hikayelerin ağırlığı bugünü karartıyorsa, onlarla yüzleşip geleceğe doğru yürümekten başka çare yok.

Hikayesini bildiğim ya da bildiğimi sandığım pek çok insan var. Bazı insanlar ise birer kapalı kutu. Bir yanda da evrenin bütün sırlarını çözmüş gibi büyük bir özgüvenle yürüyenler var. İnsanın moralini bozuyor böyleleri.

Var olmak, sorun yaşamamak için “normal” taklidi yapıyorum ben de zaman zaman. Belki başkaları da yapıyordur bunu. Bazen de normal olmak, normal görünmek ayıp geliyor. Yaralarım gizli kaldıkları yerlerde daha çok acımaya başlıyorlar.

En iyisi gerçekte neyse o olması insanın. Hayattaki anlam arayışını sürdürürken dürüstçe ortaya koyabilmesi kendini. Merhametini kendine de yöneltebilmesi. Kendi hikayesini sahiplenip onu herkese ve her şeye rağmen ışıklı bir yola yöneltmesi. Başkalarıyla güzel bağlar kurmak ancak o zaman mümkün.