“Kendimizi güvende hissetmiyoruz.”
Ne ürkütücü bir tepki bu...
Bir ülke için ne talihsiz bir his...
* * *
Bir gazetede manşet:
“Turist değil gaspçı.”
Ülkeye 1 hafta önce “turist vizesi” ile gelmiş “haydutlar”ın mahkeme çıkışından fotoğrafı!
* * *
27 Ocak’ta benzer bir başlık vardı:
“KKTC’ye geldi, 5 gün sonra hırsızlık yaptı.”
13 Şubat’ta yine:
“Ülkeye geldikten 3 gün sonra girdiği bir internet cafeden, oranın sahibine ait 2 bin 500 TL değerindeki cep telefonunu çaldı.”
* * *
Ve her ay benzer bir başlık...
Size bizim ülkemiz için hiç de yaratıcı olmayan bir haber başlığı söylememi ister misiniz?
“Turist olarak geldi, hırsız olarak tutuklandı.”
Ya da “Hücrede tatil.”
* * *
Mesele bu kadar da eğlenceli değil ne yazık...
Her yerde “otoritesizlik” var.
Ülkeye girerken de böyle...
Ülkede yaşarken de...
Yabancısı da aynı, yerlisi de!
* * *
"Gemiye koyup da geri gönderemezsin" dedi bir polis.
“Niye” diye sordum.
"Elçilik hemen devreye giriyor."
* * *
Buna tam da inanmıyorum.
Bence "sığınıyoruz" bu mazerete...
Niye böyle yapsın ki?
En fazla da alın teriyle kazanan, tertemiz kendi insanını gölgeler, böylesi bir girişimle...
* * *
Denklem basit aslında:
“Her gelen giremeyecek ülkeye...
Turist turiste benzeyecek.
Öğrenci de öğrenciye...”
Sokaklarda daha çok devriye istiyoruz, “polis devleti”ne dönüşmeden...
Çok daha etkin kontrol...
Ve... Eğer ‘kayıt dışı işçi’ çalıştırıyorsa bir işyeri... Bir üniversite eğer öğrencisine sahip çıkmıyorsa...
Öyle bir ‘ceza’ verilmeli ki!
Bu ülkede güvenli, huzurlu ve özgür yaşamamıza engel olmanın da bedelini ödemeli...