“Bir gazeteci, Elon Musk’ın “Kalitesizleştirme Yüksek Okulu’na” bol miktarda para yardımında bulunacağına dair söylentilerin dolaştığını hatırlatıyor ama rektör, “hayır, böyle bir şey yok” diyor! Başka bir gazeteci söz alıyor ve okula nerede kayıt yaptırabileceğini soruyor. Evet, okula ilgi büyük! Belli ki, dünyanın içinden geçtiği bu yeni “Cahiliye” döneminde düşünme etiğine önem verenler bayağı mutsuz oluyorlar ve bu okula ilgi duyuyorlar. İlgi giderek büyüyeceğe benziyor. Eminim, yakında başka ülkelerde de mutlaka ya bu okulun şubeleri, ya da buna benzer okullar açılacaktır. Maazallah!, bizim buralarda böyle bir akademiye pek ihtiyaç yoktur... “
Bir Alman gazetesinde okudum. Almanya’nın Oberhausen şehrinde yeni bir üniversite kurulmuş. Bugüne kadar bildiğimiz bütün yüksek okullardan çok farklı bir yer...
Söz konusu “eğitim” kurumu dünyada bir ilktir. Çünkü, bireyin eğitim ve bilgi düzeyini geliştirmeyi değil, geriletmeyi, hatta sıfırlamayı amaçlıyor.
Evet, yanlış okumadınız! Altı sömestr “bilgi sıfırlama eğitimi” gördükten sonra, bütün bildiklerinizden arınıyorsunuz.
“Kalitesizleştirme Yüksek Okulu” olarak da adlandırılan akademi öğrencilerine düşünme, sorgulama ve bilinçli eylemde bulunma kabiliyetini kaybetmeyi vaat ediyor. Bunu da, elektro-şok veya uyuşturucuya başvurmadan yapabileceğini iddia ediyor.
Müfredatta yer alan başlıca dersler, Reality-Show, Televizyon ve Tüketimdir.
Bol bol Reality-Show ve televizyon izleyen öğrenciler, sık sık alışverişe çıkıyorlar ve beşinci sömestre geldiklerinde tam bir “beton-kafa” oluyorlar.
Örneğin, ilk mezunlarından biri Holmfried von Brink adlı bir felsefe profesörüdür. Von Birnk, bir zamanlar Descartes felsefesini uykusunda bile ezbere anlatan bir profesördü. Fakat bilgisinin altında eziliyordu. Dünyayı yorumluyor ama değiştiremiyordu. Sonunda, bu akademiye kayıt yaptırıp bilgisinin “ağırlığından” kurtulmaya karar verdi. Mezun olduktan sonra “ne bilgisi be, yeter!” deyip duruyordu.
Akademinin kurucu rektörü Jasmin Puderbach’a bakılırsa, okula ilgi büyüktür. Özellikle Donald Trump’ın ikinci defa ABD başkanlığına seçilmesi, okula ilgiyi iyice artırmıştır. Entelektüeller, sanatçılar, akademisyenler, yazarlar, düşünce insanları, bazı basın mensupları, dünyanın berbat liderlerin elinde düştüğü kötü durumu sadece yorumlamakla yetinmekten ve hiçbir şeyi değiştirememekten bıktılar ve bu yüzden, “aptallaşmaya” karar verdiler.
Aptallaşarak, bir tür “Homo-Stupidus’a” dönüşerek olup-bitene karşı kayıtsız kalmayı ve böylece yaşamdan zevk almayı denemeyi tercih etmeye başladılar.
Akademinin kurucu rektörü, günümüzün dünyasında “akıllı olmak bir zaaf olarak görülmektedir. Aptal ve kayıtsız olmak rahatlatıcıdır. İnsan kendi bilgisi altında ezilip acı çekmekten vaz geçer. Ayrıca, iktidara gelmenin yolu da açılır” diyor ve sinik sözcüklerine şunu da ekliyor: “Zihinsel gerileme aklın bir gereğidir! Az düşünün ve bol bol alış veriş yapın! İnsanların düşünmekten vaz geçmesi ekonomiye de iyi gelir...”
Bir gazeteci, Elon Musk’ın “Kalitesizleştirme Yüksek Okulu’na” bol miktarda para yardımında bulunacağına dair söylentilerin dolaştığını hatırlatıyor ama rektör, “hayır, böyle bir şey yok” diyor!
Başka bir gazeteci söz alıyor ve okula nerede kayıt yaptırabileceğini soruyor.
Evet, okula ilgi büyük!
Belli ki, dünyanın içinden geçtiği bu yeni “Cahiliye” döneminde düşünme etiğine önem verenler bayağı mutsuz oluyorlar ve bu okula ilgi duyuyorlar.
İlgi giderek büyüyeceğe benziyor. Eminim, yakında başka ülkelerde de mutlaka ya bu okulun şubeleri, ya da buna benzer okullar açılacaktır.
Maazallah!, bizim buralarda böyle bir akademiye pek ihtiyaç yoktur...