Bayramın son günü...
Açık, güneşli bir gün olmasına rağmen, gölgede üşüyoruz, güneşte sıcak alıyoruz.
Bayram süresince akraba, dost, arkadaş... ziyaretleri yapıldı. Her gidilen yerde, her açılan kapıda “Hoş geldiniz” sözcükleri söylendi; “Buyursunlar...” dendi.
Aslında “Hoş geldin” sözcüğü; “iyi ki geldiniz” anlamında, nezaket ve samimiyet içeren bir derinliğe de sahip. Sevinç, beğeni, misafirperverliği, iyi karşılamayı da anlatmaktadır...
Hiç düşündünüz mü!? “Hoş geldiniz” sözcüğünden para kazanmayı?
Acaba olabilir mi!?
***
Bayram öncesi elektriğe yapılan zamla, orta sınıfın alım gücünde meydana gelen gerileme de tartışılmaya başlandı.
2009’dan günümüze akaryakıta %60, tüp gaza %42, elektriğe %36, eğitim ücretlerine %28, sağlık ücretlerine ise %15... oranlarında zam yapıldı. Orta sınıfın alım gücü düştü; yaşam standartları ve kalitesi geriledi.
Yapılan zamlar gelir durumu ve tüketim amaçları gözetilmeksizin her kesime aynı oranda yansıtıldı.
Zamlar kimi daha çok etkiler?
Bin iki yüz TL geliri olanı mı, on bin TL geliri olanı mı?
Birinin gelirinin yarısını zamlar yutuyor, ötekinin ise on’da birini... Süreç kimi sıkıntıya sürer? 4-5 bin TL’lik aylık geliri olan orta sınıf aileleri.
Bu adil mi? Doğru mu?
Sosyal adalet ve eşitlik ilkeleriyle uyumlu mu?
Herkese eşit zam getirmek eşitlik mi doğurur, eşitsizlik mi?
Geleneksel anlayışlarla şekillenen mali yapı ve yönetimsel sistemler hak ve adaleti eşit dağıtmıyor. Orta sınıfın gelir ve tüketim amaçları dikkate alınmadan; her kesime zamlar aynı oranda uygulandı.
Sosyal adalet, farklılıklar unutuldu...
Birisi evini aydınlatmak için elektriği kullanırken, öteki kumarhanede atılan zarları daha iyi görmek için... Biri geçim derdinde, öteki zevk derdinde... Ama her ikisi de aynı zammı ödüyor.
Mali bütçe açığı orta sınıf ailelerin omuzlarına yüklendi.
Orta sınıfın alım gücünü koruyarak bütçe denkleştirmesi yapılamaz mı?
Elbette yapılabilir...
Orta sınıfı, ülke vatandaşlarını koruyarak farklı vergilendirmeler yapılabilir.
Bu ülkeye yılda yaklaşık bir milyon insan hava ve deniz yoluyla giriş-çıkış yapmaktadır. Her bilet için 1 Euro “Hoş geldin vergisi” konabilir. Kişi için çok para değildir, ama devlet kasasına yılda bir milyon Euro girecektir.
Bir başka vergilendirme, kumarhanelere girişte yapılabilir.
Kumarhanelere girişlerde 1 Euro “Hoş geldin vergisi” uygulanabilir. Buralara yılda altı yüz bine yakın kişi giriş yapmaktadır.
Gece kulüplerine girişlerde de 1 Euro “Hoş geldin vergisi” alınabilir.
Böylelikle temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra parasıyla eğlenenden, zevk yapandan vergi alınmış olur. Çok gezenden de...
Yani parası var ve parasıyla gezmek, eğlenmek, zevk yaşamak istiyorsa, bunlar vergilendirilmelidir.
Üstelik bu gibi yerlere farklı elektrik tarifeleri de uygulanabilirdi. Hastanelerin, üniversitelerin, kumarhaneler ile gece kulüpleriyle aynı tarifeden elektrik ödemesi doğru değildir. Her iki kesime de aynı oranlarda zam uygulaması doğru değildir. Kullanım, tüketim amaçları dikkate alınarak farklılaştırmaya gidilmelidir.
Sosyal adalet, kullanım ve tüketim amacını odağına alan anlayışlarla bulunacak farklı, yeni vergilendirme yöntemleri, bütçe açığının yükünü orta sınıfın üzerinden kısmen de olsa farklı kesimlere kaydıracaktır. Orantılı bir dağılım sağlayacaktır.
Bu vergilendirmelerin benzerleri çeşitli ülkelerde uygulanmaktadır. Burada da farklı uygulamalar yaratılabilir.
Neden yapılmıyor, yaratılmıyor, neden?
Uygulamanın önünde ne engel var? Varsa kaldırılıp atılmalı.
Yönetim sistemi hak ve adaleti eşit dağıtmalı.