Yüksek Seçim Kurulu’nun uyarısına rağmen, yasağa uymayarak, Geçitköy Barajı’nın açılış törenini BRT’den canlı yayınladığı gerekçesiyle 2 ay hapis cezası alan kurum Müdürü Meryem Özkurt için özel af yasası çıkarılması gündeme geldi, istinaf sürecine yönelik belirsizlik sürerken Meclis Dilekçe ve Ombudsman Komitesi apar topar toplantıya çağrıldı.
Meclis iç tüzüğüne göre, komitede Özkurt için af kararı çıkarsa, yasa önerisi hazırlanacak, bu kararın dağıtım tarihinden itibaren 5 günün ardından da Meclis Genel Kurulu’nda oylanacak.
Ayşe GÜLER
Emekli Başsavcı Behiç Öztürk:
“Yargıcın kararına kimse bir şey diyemez”
“Mahkeme görevini yaptı. Yasa belli, yargıç bir şey yapamaz. Suç varsa, “takdir yetkim budur” diyerek, ceza verebilir. Yargıcın kararına kimse bir şey diyemez. Sonuçta Meryem hanım da suçu kabul etti. Avukatı, istinafa gideceğini açıkladı. Keşke hızlı şekilde dava istinaf mahkemesinde görüşülebilse, komiteye gerek kalmadan da bu iş çözülebilseydi. Bu aşamada istinaf mahkemesine dava dosyalanacağından şüpheliyim. Yasa çıkarsa, buna gerek kalmayabilir.
YSK’nın daha önce ihtarı olduğu biliniyor. Mahkemenin yetki sınırları içerisinde verdiği cezanın çok ya da az olduğunu tartışmam, bu konuya bir şey söylenmez.
Eğer istinafa gidilirse, alt mahkemedeki iddialar çerçevesinde yeniden değerlendirilecek. Meclis’te komiteyi özel af için toplamak için meclisin yetkisinde. Biri yasama, diğeri de yargı.
Komitenin toplanması yargıya müdahale mi tartışmak gerekir.
Bugüne kadar, ilk kez devletin televizyonun müdürü aleyhinde böyle bir karar verildi. Belki de bu işin boyutunu değiştirdi. Savcılık cezayı az bulup, karşı istinaf da dosyalayabilir. Para cezası verilseydi o zaman affa gidilir miydi bilmem. Cezayı mı fazla gördüler de böyle bir yönteme mi başvuruldu yoksa hiç mahkumiyet verilmemeliydi bilmiyorum.”
Eski Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı:
“Yasayı ihlal etmek, suç teşkil eder. Emine’ye başka, Bülent’e başka uygulansın diye yasa yapılmıyor”
“Seçim ve Halk Oylaması Yasası’na göre yasaklar içerisinde, ilgili maddeleri ihlal etmek suç teşkil eder. Mahkeme, şahadeti değerlendirerek bir sonuca vardı. Toplumda lehe veya aleyhe yorumlarla ilgili bir şey söylemek doğru olmaz.
Kurallar herkes içindir. Konunun komiteye taşınması, yargı bağımsızlığını sarsabilir.
Bir yasa yapılırken, Emine’ye, başka Bülent’e başka uygulansın diye yapılmıyor. Yasalar, herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yasaklarla ilgili sıkıntı varsa yasal tadilata gitmek gerekir.”
Eski Kıdemli Yargıç, Avukat Tacan Reynar:
“Af gibi bir yöntem düşünmeleri demokrasi ve hukukun üstünlüğü krizine sokacak”
“Yargının bu ülkede kuvvetler ayrılığının en önemli kuvvetlerinden biri olarak seçim döneminde yaşanan müdahaleyi cezalandırmış olması ve tescillemesi elbette çok önemli ve değerlidir. Ancak şunu unutmayalım: Mahkeme huzuruna gelen meselelerle bağlıdır. Bu meselede sadece bir kamu görevlisinin cezalandırılmış olması ve müdahalenin asli unsurlarının cezasız kalmasıdır bence en önemli eksiğimiz.
Bu açıdan gerek Cumhurbaşkanlığı seçiminde müdahalenin tarafı olanlar, kamu görevlilerine suç işlemeleri için emir verenler veya onları suça itenler de cezasız kalmamalıdır. Ancak Yasama ve Yürütme organlarının yaptıkları açıklamalara bakıldığında bundan ders almamış görünüyorlar. Hatta yargıyı daha da yıpratacak adımlar atma cüretini gösterdiklerini de görüyoruz. Mahkeme kararlarına saygı göstermeyip af gibi bir yöntem düşünmeleri bizi içinden çıkılmaz büyük bir demokrasi ve hukukun üstünlüğü krizine sokacak. Mahkemenin verdiği kararın sanığın suç işlediğini kabul etmesi yoluyla verildiğini unutmayalım. Buna rağmen Yasama’nın Yargı kararını hiçe sayarak adeta yetkilerine müdahale etme girişiminde bulunması asla kabul edilemez. Hukuka saygılı olmayan bir Yasama veya Yürütme ülkeyi demokrasi dışında bir yere sürükler ki bunu Kıbrıslı Türklerin sineye çekmesini kimse bekleyemez. Umalım ki bu hataya düşülmez. Eğer böyle bir şey yapılırsa bu açıkça Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına saldırı olacaktır. İşte o zaman da hukukun üstünlüğünden, demokrasiden ve kuvvetler ayrılığından bahsedemez duruma geliriz.”
Avukat Aslı Murat:
“İstinaf süresi dolmadı, komite başvurusu tartışmalı”
“BRTK Müdürü Meryem Çavuşoğlu Özkurt, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, Seçim ve Halk Oylaması Yasası kapsamında suç olarak düzenlenen törenleri yayınlama, kurulların karar ve tedbirlere uymama gibi maddelerden yargılandı. Öğrendiğimiz kadarıyla kendisine yapılan uyarıya rağmen söz konusu yayını kesmedi. Özkurt davaya karşı çıkmadı ve davasını kabul edip mahkeme tarafından 2 ay hapis cezasına mahkum edildi. Mevzuatımıza göre verilen karar hem savcılık hem de sanık tarafından istinafa götürülebilir. Bu sebeple henüz kesinleşmiş bir karar yoktur. Davanın içeriğine ilişkin bir yorum yapmak henüz doğru değil. Tabi ki karara ilişkin eleştiri ya da övgü yapılabilir. Ama bunun bir sınırı olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir ki yargı bağımsızlığı en önemli sınırdır. Bu konudaki en önemli unsur, kamu görevlilerinin aldıkları yasadışı emirleri yerine getirince sorumluluktan kurtulamayacağıdır. İyi niyetle yapmış olsanız dahi, yasaları bilmemek bir savunma teşkil etmez.
Kararın ardından özellikle cumhurbaşkanı, bakanlar, meclis başkanı ve iktidar milletvekillerinden bazıları tarafından sarf edilen cümleler, hem yargının siyasallaştırılmasına ve kuvvetler ayrılığına yönelik bir tehlikeye hem de anayasada korunan mahkemelerin bağımsızlığı ilkesinin ihlal edilmesine neden oldu. Ersin Tatar’ın karara karşı “yetkili makamları” göreve çağırması, Tahsin Ertuğruloğlu’nun kararın siyasi olduğu algısını yaratmaya çalışması, Erhan Arıklı’nın kararla alakası olmamasına rağmen yargıç belirlerken gözetilen kriterleri gündeme getirmesi, Ünal Üstel’in hükümetin gereğini yapacağı yönündeki açıklamaları, birebir yargı kararlarına müdahaledir, mahkemelerin bağımsızlığını zedeler niteliktedir. Af başvurusu yapılması ciddiyetle ele alınmalıdır. Teknik bir husus olan, henüz istinaf süresinin dolmamış olması, bu başvuruyu tartışmalı hale getirir. Aynı zamanda bu gibi uygulamaların önünün açılması, sonrası için de örnek teşkil eder. Yapılan başvurunun bir gerekçesi olarak da, Meclis’in önceden Arif Hasan Tahsin’in bir yazısından dolayı hapsedilmesi konusu dile getiriliyor. Zaten iç hukukumuzun parçası olan AİHM içtihatlarına bakıldığından ifade özgürlüğünün hapsedilmesi hak ihlalidir. Suçunu kabul ederek mahkum olduğu mesele, seçim yasasındaki kurallara aykırı davranmaktan kaynaklanır. Elmalar ve armutlar karıştırılıyor. O zaman insan öldüren, tecavüz eden, çocukları istismar eden, hırsızlık yapan, iktidardaki parti mensubu olup sahip olduğu makamı kötüye kullanan – yasalara aykırı işlem yapan kişilerin mahkumiyetleri ardından da af talebinde bulunalım. Mahkemeleri de kapatalım. Meclis karar versin. Anayasaya, kuvvetler ayrılığa ve yargı bağımsızlığına özellikle siyasilerin sıkı sıkıya sarılması ve gözü gibi koruması gerekir. Hepimizin bağımsız mahkemelere ihtiyacı var. Aksi uygulamalar sonucunda neler yaşandığını çok yakın coğrafyalardan takip edebiliriz.”
Avukat Ayşe Öztabay:
“Size verilen görev, yasaya aykırı ise uygulamazsınız ya da görevinizi iade edersiniz”
“Bir avukat olarak uzun yıllardır hukuk devletine inanan bir bireyim.
Ülkede uygulanmakta olan bir yasa dizisi var, Anayasa var.
Bir ülkede demokrasinin doğru dürüst uygulandığını anlayabilmemiz için adil ve dürüst seçim yapıldığını hissetmek gerekir. Bağımsız organları tarafından denetlenip, kontrol altında tutulması gerekiyor. Ülkemizde ne yazık ki irade gasp edilmesi, başka taraftan yönetilmesine ilişkin raporlar hazırlandı. Birilerinin tayin edilmesi, demokrasinin başka noktalardan ele geçirilmeye çalışılmasıyla ilgili müdahaleler yapıldı.
İkaz ediliyorsunuz, yapmış olduğunuz hatayı sonlandırmak için çağrıda bulunuyor. Uyulmadığı durumda, 2 yıl hapis cezası alınabilecek bir suç varsa ortada, soruşturma başlatılmışsa, hassasiyet taşımalıdır. Suç kabul edildi. Burada hafifletici unsur olarak ortaya ne kondu bilmiyorum.
Uygulamada size verilen görev, yasaya aykırı ise uygulamazsınız. Çekincenizi yazar, görevi iade edebilme noktasında olmalısınız. Yargıya uymamız, hukuk kurallarına uymamız gerekir. Her birimiz için, bu geçerli. Hukuk kuralları hayatımızı düzenliyor. Buna uymakla mükellefiz. Başka yollara sürüklüyorsa ifşa ederek, topluma katkı sağlamak zorundayız.
Hal ve tavırlarımızı toplum hayatımızı düzenleyen yasalar vardır. Hem uymalıyız, hem de uymayanları uyarmalıyız. Af konusunun toplumda nasıl yankı uyandıracağını değerlendirme önümüzdeki günlere kalacak. Ama toplum bilinci içerisinde yasaya aykırı hareketin bağımsız mahkemeler tarafından karara bağlanması önemli. Hukuka uymakla mükellefsiniz. Kimse kitle yaratıp, mahkemenin güvenini sarsamaz.”
Avukat Hasan Yücelen:
“Komite olumlu karar alırsa, Anayasa aykırı olur”
“Bir dava yapıldı. Davanın olgularına vakıf olmadan konuşmak doğru değil. Kamuoyunda oluşan tepkiyle kararı değerlendirmek doğru olmaz. Seçim yasakları döneminde, aykırı olarak bu işlemi yaptığı kabul etmişse takdir mahkemenindir. Yeni bir af yapılması Meclis takdiri… Siyasilerin hoşnut olmadığı kararlarla alakalı bireysel af çalışmasını doğru bulmam. Siyasilerin, gücü elinde tutarak avantaj yaratması uzun vadede sıkıntı yaratır. Böyle bir adımın ucu her noktaya açılır. Mahkemeler istinafı Haziran ayı içinde dinlerse bir karara bağlar, dinleyemezse Eylül’e kalır. Ancak komitede olumlu karar alırsa, Anayasa aykırı olur. Çünkü bu karar kişiye özel alınmış olur.”