UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu, yeni hükümeti kuracak…
Sucuoğlu, bugün Ersin Tatar ile görüştü ve çıkışta bir açıklama yaptı…
Bu açıklamadan benim anladıklarım şöyle:
-*-*-
1 – Hükümeti kesinlikle ben kuruyorum.
2 – En geç Şubat’ın ortasına kadar bakanlar kurulu belli olur…
3- Aracılar, koalisyon görüşmelerine başladı bile… (Maşaallah)
4- Partiler arasında ayırım yapmıyoruz… (Hmmmm)
5 – İlla ki Kıbrıs sorununda aynı görüşte olmayabiliriz… (Bana en ilginç gelen konu budur. “CTP ile de kurarım” anlamı çıkıyor).
6- Beş yıl görevde kalacağız. (Teamüle uygun değil)
7 – Başbakan olup, sekiz on bakanlık almak niyetinde değiliz. (Buradan da iki mesaj çıkar, “hem CTP ile bakanlıkları bölüşebilirim”, “hem de ötekiler ikiden fazla istemeye kalkmasın”.)
8 – İş ola değil, iş yapmak için hükümet kuracağız. (Buna da bayıldım, çünkü ağır itiraf var, bundan öncekiler iş ola hükümetti demek ki!)
9 – İki partili hükümet konusunda ısrarcı değiliz.
10 – Komitelerde sayı üstünlüğü bizdedir.
-*-*-
UBP’de seçim kaybeden ağır top siyasi yok.
Şunu demek istiyorum, kırgınlık, küskünlük ve partide parçalanma beklentisi neredeyse “sıfır”…
Sucuoğlu “ağır abi” konumuna gelmiştir…
Derviş Eroğlu’ndan da kutlamayı aldı, TC’den de…
Artık ne derse o!
-*-*-
HP’den gelen Hasan Büyükoğlu ve Mesut Genç ile YDP’den ayrılıp parti kuran, partisini kapatıp UBP’ye geçen Bertan Zaroğlu küserler ve kaçarlar mı?
Nereye gitsinler ki?
Gidecek hiçbir yerleri kalmadı…
-*-*-
Bunu neden mi yazıyorum?
Şundan dolayı yazıyorum; UBP’nin koalisyon kurabileceği CTP dışında kalan partiler, “dahiliye” sıkıntısı çekebilir…
İç sancı!
-*-*-
HP ve YDP, DP’ye oranla daha “sıkıntısız” görünüyor…
DP’de, “kaybetmeyi” hazmedemeyecek isimler olduğu daha sonuçlar tam netleşmeden anlaşılıyordu…
Ancak, özellikle Fikri Ataoğlu ve Hasan Tosunoğlu’nun “tercih oy sayıları” “mızırlık edebilecek öteki adaylara göre” bir hayli yüksek…
Bu da, “mühür vuran partililerin, bu iki isme sahip çıktığını” gösterir…
Yani DP’de, “kaybettim” diye huylanacak olanların, parti içi destek görme şansları çok düşük.
-*-*-
Haliyle UBP tam hazır…
DP, fena değil…
YDP, “çağırırlarsa geliriz” diyor…
HP mi?
Her şey olabilir!
-*-*-
Beklemek lazım…
Elbette pazarlık yapılacak…
Hem de ciddi pazarlık…
-*-*-
Eğer “hiç pazarlık yapılmadan” bir hükümet oluşumu açıklanırsa ki mümkündür, o zaman da “gökten vahiy geldi” anlamını çıkaracağız!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Şu olasılık bana en yakın gelendir: UBP – DP koalisyonu…
Neden?
Çünkü, üçlü koalisyona girmek demek, UBP’li en az bir vekilin daha bakanlık koltuğu kaybetmesi anlamına gelir de ondan…
Heyecanla izliyoruz…
-*-*-
Son bir soru: Sucuoğlu en çok nerede zorlanır?
Cevap: Kendi partisinin bakanlarını belirlerken! (Çok garkariya var… Hatta, daha dün biri Sucuoğlu ile konuşurken duymuşlar… (Bu son yazdığıma, Faiz Sucuoğlu şöyle diyecek; “Ma nereden çıkarırsınız be Serhat bunları? Deidkodu yapmayın be oğlum”… Haksız değildir… )
Evet ne demiştik?
Bir vekil, “Sayın başkan, ben bakan olurum değil mi?” demiş!
Faiz bey nasıl mı karşılık vermiş?
“Bekleyeydin ay oğlum birkaç gün geçsin!”.
Devletin kararları uymak için değil mi?
Devlet olmak ve “devlet olmak” arasında fark var mı?
Ne saçma bir soru!
Doğru!
-*-*-
Peki sizce KKTC bir devlet mi?
Peeee, sıkıysa “değil” deyin; sizi parçalasınlar!
Tabii ki devlettir!
-*-*-
Birleşik Krallık da bir devlet mi?
Yani!
Devlet tabii ki!
-*-*-
Ersin Tatar, her ikisinin de vatandaşı!
Bu iki devlet arasındaki farkı ya da farkları en iyi bilen o olmalı!
-*-*-
Fazla ayrıntıya girmeye gerek yok…
Birleşik Krallık ile KKTC’yi kıyaslamak doğru değil elbette ama “devlet”sen, gerçekten devlet gibi olmalısın!
-*-*-
Mesela mı?
Mesela, Sağlık Bakanı Covid 19 oldu…
UBP’li bir doktor vekil de aynı şekilde…
Ve Hükümet partisi UBP, seçim sürecinde de seçim gecesinde de, pandemi kurallarını tamamen ihlal etti.
Başbakan da, bakanlar da, vekiller de, adaylar da…
Maske takmadılar.
“Her 3 metre karelik kapalı alana bir kişi girebilir” kuralını yerle yeksan ettiler.
-*-*-
Peki, haklarında bir tek soruşturma, kovuşturma, karıştırma oldu mu?
Elbette öteki partiler arasında da benzer ihlaller yaşandı!
-*-*-
Peki İngiltere?
İngiltere’de Londra’nın Polis Kumandanı Cressida Dick dün Londra Büyükşehir Belediye Meclisi’ne dedi ki; “… Bakanlıklar içerisinde ve başbakanlıkta, Covid – 19 uygulamalarına aykırı her hangi etkinlik yapılıp yapılmadığını polis araştırmaktadır”…
Ve aykırılık saptanırsa, işlem yapılmasına gerek kalmaksızın, makamda oturan kesinlikle gidecektir!
-*-*-
Bizde mi?
Sağlık Bakanı en azından özür mü dilesin?
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, yazılı özür mü yayınlasın?
Başbakan başta olmak üzere, herkes “uyamadık, çok özür dileriz” mi desin?
Hadi canım!
Ne gereği var!
-*-*-
İyi de, uyulmayacaksa, kimse uymayacaksa, o kuralları niye koydunuz?
Şimdi, “Psefto re, psefto!” dersem, vatan haini miyim?
-*-*-
Demiyorum!
Çünkü sizler zaten kendi kendinize sahte bir devletin yöneticileri olduğunuzu ispat ediyorsunuz!
Peristerona Deresi… Şu anda KKTC’de Cumhurbaşkanı dahil, seçmenlerin yüzde kaçı bu derenin ya da bu köyün adını biliyor? Barajı geçmez! Haaa bu arada ekleyeyim, dere “Kuzey’e doğru” yani, bize doğru akıyor… Biz ne mi yapıyoruz? Hiiiiç! Bakıyoruz!