2015’te değiştirilen Siyasal Partiler Yasası’nın 16’ncı maddesi, partilere ‘eş genel başkan’ seçebilme imkanı tanıyor.
Türkiye’de ise HDP yıllardır ‘eş genel başkanlar’ tarafından yönetiliyor. Bizde ise bugüne kadar hiçbir partimiz bu maddeyi çalıştırmış değil.
‘Çift başlılık’ olur diye kaygıdan mıdır, yoksa alışkanlık mı oldu, bilmem.
Ama dün aklıma geldi. Mesela UBP’deki kavga bu formülle çözülebilinirdi. Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy ikinci tura kalmışlardı ya… Her ikisi de ‘Genel Başkan’ ilan edilebilirdi. Böylelikle ‘yorgan’ gitmeden ‘kavga’ biterdi.
Olmadı. Belki akla gelmedi. Ya da öyle kabul edelim.
Sahi, ne oldu UBP kurultay süreci?
Birincisi yapıldı. İkincisi ‘darbe’ ile engellendi. Sucuoğlu da, Taçoy da adaylıktan çekildi. En azından Sucuoğlu ‘istemeyerek’ vazgeçti. Taçoy’u bilmiyoruz. Ama doğal, normal bir durum değil bu. UBP’liler dahil hala kimse neyin nasıl olduğunu bilmiyor.
Neyse…
Sonra Ersan Saner sahneye çıktı. Tatar, ‘perdeyi yıkıp viran eylediği’ memlekette yürütmenin başı için Saner’e görev verdi. “Al, hükümeti kur” dedi.
Oysa kurulabilecek bir hükümet modeli, UBP’de bunu başarabilecek bir lider kadro ve de UBP ile koalisyona ‘tamam’ diyebilecek bir parti bulunamadı.
Neden?
Yapılan müdahalelerden…
Ersan Saner partisinin başında seçime girmediği gibi hala partinin tam olarak başında da değildir. Oturduğu koltuk eğretidir. İşgal ettiği makam vekaletendir. Asaleti yoktur.
Partisinin üyeleri tarafından parti başkanlığına getirilmediği gibi, halkın oylarıyla da iktidara taşınmış değildir.
Bu ahval ve şerait içerisinde uzandığı her dal elinde kalıyor.
* * *
Peki Saner hükümeti kuramayacak mı?
Kuracak.
‘Emir’ büyük yerden olduğuna göre, birileri mutlaka ‘memleketin hükümetsiz kalmasın’ mizanseniyle koltuklara yerleşecektir.
Eli kulağındadır. Kurulacak model de bellidir. Bu koşullarda fazla seçenek yoktur.
Son yıllarda birçok hükümetin kurulup bozulmasında olduğu gibi bu sefer de ‘müdahaleli’ bir hükümet kurulacaktır.
4’lü koalisyon Kudret Özersay’ın yanlış hesapları ve Saray rüyaları nedeniyle bozulup UBP-HP kurulduğunda ‘uzaktan kumandalı hükümet’ diye tanımlamıştım.
Şimdi kurulacak hükümet çok daha yakından kumanda edilecektir. Evet, ‘uzaktan kumanda aleti’ ile ama bayağı yakın markajla…
Demokrasi ‘denetim’ rejimidir. Basın, halk siyaseti yakından izler, eleştirir, denetler, değiştirir…
Bizim ‘yarı-buçuk demokrasimiz’de son açılan yaralar sayesinde ‘Ankara kurar, bozar’ noktasına gelinmiş ve de bu durum kimileri tarafından bayağı içselleştirilmiş durumdadır.
Utanılacak bir durumdur bu ama ne yazık ki koltuk meraklıları için etik değerler ve halkın beklentileri çoktan terk edilmiştir.
Hükümetsizlik sorundur, yönetim boşluğu yaratır, devlet örgütünün bazı çarkları dönmez ama, sanki ‘böyle’ daha iyiydik biz.
Şimdi bir ‘hüküm-et’ kurulacak tabii…
Tam ‘sizlik’…
‘Bizlik’ değil!..