Hükümet ve ortam

Ferdi Sabit Soyer

 


CTP-UBP hükümetinin programı Meclis'te görüşüldü. Bu programın görüşüldüğü ortam son derece önemli.
Ülkemizin etrafında deyim yerinde ise ateşler yanıyor. Pek çok bilinmeyen var. Dünya kadar acı ve derdi etrafımızdaki halklar yaşıyor. Yani, Barış ve demokrasi, aynı zamanda sosyal adalet bölgemizin en büyük ihtiyacı.
Böylesi bir ortamda bulunuyoruz.
Kıbrıs ile ilgili ülkelerden Yunanistan'da çok acı bir ekonomik kriz yaşanıyor. Bir ulus top yekûn acı ve dert içinde. Hal böyle iken silahlanma ve militer olgularda azalma yok.
Türkiye'de ise evet, ekonomide meydana gelen gelişmelere rağmen, ekonomik sıkıntı ve problem olduğu açık. Ancak böylesi bir durumda Türkiye'de demokrasi, özgürlükler ve barış konusunda sıkıntılı bir dönem oluşuyor.
Çözüm sürecinin geliştirdiği çatışmasızlık hali, yerini yeniden çatışmaya bırakma durumuna döndü.
Yani askeri harcamalar ister istemez artacak.
Ayrıca, Türkiye etrafında yaşanan olaylar nedeni ile Orta Doğu çatışmasının içine çekilme durumuna sürükleniyor.
İşte bunlar yaşanırken çözüm süreci ile ilgili olarak  "artık şehit cenazeleri olmuyor, ne askerler, ne Kürt gençleri ölüyor" diye yazı yazıp, konuşma yapanların bir kısmı, şimdi "vur, vur" havaları içine girdi.
Böylesi durumlarda akıl durur, hisler ortalığı kaplar.
Bu hal yalnız sağa ait olmaz, kimi sol hareketler de ayni duygu ile tepki içine girer. Ortalık bir anda çatışma kültürünün sarmalına yuvarlanır.
Demokratik tüm değerler geriye gider. Baskı gelişir. En geniş halk ve emekçi kitleler üzerinde sömürü ve baskı gelişir.
Yani ekonominin sıkıntılı bu halinde, bu yeni gelişmelerle askeri harcamalar artacak ve Türkiye içinde demokratik konsensüs da yara alacak.
Bu zor durumu Türkiye, 7 Haziran seçimleri sonrasında oluşan siyasi tablodan dolayı bir hükümet boşluğu içinde de yaşamaya başladı.
İşte bundan ötürü özellikle seçim sonrası, AK Parti- CHP koalisyonunu oluşturmak. HDP 'nin de demokratik dönüşüm, adım ve programları geliştirmek, desteklemek motive etmek için, bir muhalefet partisi olarak TBMM etkin olması gerektiği şeklindeki  yaklaşım  ve beklenti gelişemedi.
Önyargılar, hassasiyetler ve siyasi hesaplar bunu sağlayamadı.
İşte böylesi bir durumda bu boşluk içinde Türkiye, çatışmasızlık ortamını sonlandıracak bir sürece girdi.
İŞİD'in saldırısı ile Suruç'ta 32 genç öldü.  Bunun üzerine tamda barış ortamını bozmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürercesine, iki Polis'in öldürülmesi ve bunun PKK tarafından üstlenilmesi hataların büyüğü oldu.
Bu arada gelişen asker ölümleri,  devletin gerçekleştirdiği kitlesel tutuklamalar, operasyonlar arka arkaya geldi.
Böylece, 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan yeni ortamda, HDP'nin seçim başarısı üzerine, onu yok sayma ve marjinal bir hale döndürme çabaları öne çıktı.
Büyük koalisyonu kurma hali oluşmadı.
HDP'nin de demokratik gelişme için yapması gerekenleri engellendi. Bu nedenle Türkiye'nin seçim sonrası hala boşluğu his edilen bir hükümet boşluğu ve demokratik süreçte kesintiye uğrama hali oluştu.
Böylece bu zor coğrafyada geleceği barış ve demokrasi içinde ilerletmeye dönük en büyük şans olan AK Parti -CHP koalisyonu ve HDP'nin bunu demokratik dönüşümler temelinde desteklemesi oluşmadı.
Siyasi ortam böyle bir süreç içinde iken,  bizi ve Türkiye'yi olumsuz etkileyen döviz krizleri gelişerek devam etti.
Üstelik tüm bu süreçlerin içinde dünya ekonomisinde, özellikle Çin ekonomisinin durgunluğa girmesi ile gelişen sıkıntılar var. Bu Avustralya, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ülkeleri olumsuz olarak etkilemektedir.
Avrupa'da yaşanan kriz
En nihayet Godot'un gelmesini beklediğimiz gibi FED'in ABD dolar faizlerini yükseltecek mi, yükseltmeyecek mi diye beklediğimiz bir ortamda, çatışmasızlık halinin biter gibi olması ve savaş ortamının gelişmesi hiç de iyi değil.
 

CTP- UBP KOALİSYONU

İşte böylesi bir ortamda bizde,  CTP- UBP koalisyonu kuruldu.
Sağda ve solda iki ana damara dayalı bu oluşum, duygusal, moral değerler bağlamında iki parti için zor bir durumdur.
Kadroları, insanları için sıkıntılıdır.
Ancak bölgemizde ve Kıbrıs sorunu ile doğrudan ilgili Türkiye ve Yunanistan'daki gelişmeler ile Kıbrıs'ta başlayan görüşme sürecinin içinden bakarsak, bu son derece önemli ve ciddi bir iştir.
Çünkü böylesi bir durumda, Kıbrıs'ta ateşkes antlaşması bile olmayan çatışmasızlık halini, kalıcı bir çözüm ve barış ortamına döndürmek önemli olmalıdır.
Bu karmaşık durumdan ortak yurdu çıkarmak, yalnız kendimize dönük değil, Türkiye Yunanistan, bölge ve tüm insanlığa dönük olarak gerçekleşecek çok önemli bir değer olmalıdır.
Böylesi karmaşık bir ortamda, CTP- UBP dar siyasi çıkarlar yerine, ortaklaşa sorumluluk yüklenmeye karar verdi.
Pek çok bilinmeyen ile ciddi belirsizlik ve tehditlerin olduğu bir aşamada, bu olay önemlidir.
İşte bundan ötürü, iki partinin farklılıklarına karşın, bunu bir senteze döndürmeleri önemli bir gelişmedir.
Ancak, Meclis'te hükümet Programı üzerine yapılan görüşmelerde, küçük siyasi hesaplarla hareket eden muhalefet partilerinin ve bazı milletvekillerinin konuşmaları çok sığ ve yüzeysel kaldı.
Eleştiri olacak.
Ama bu adımın değerini görmeden, küçük hesapları öne koymak, ülkeye ve topluma yarar getirmez.
Bir şeyi çok seviyorsanız bazen, geri adım atmanız da sevginin var olması için gereklidir.
Ülkeyi, toplumu, Partinizi seviyorsanız, illa bir makam veya mevkide olmanız, iktidar gücünün şarabının yalnız sizin kadehinizi doldurması gerekmez. Bu olmadığı zamanlarda üzülebilirsiniz.
Ama esas insan, emek, yurt, toplum ve parti sevginizse, bu sevdikleriniz için, böylesi durumlarda özveri ve olgunluk göstermek, paylaşımcı olmak esas olmalıdır.