Ödül AŞIK ÜLKER
Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu, ülkedeki her konuda yasadışılık olduğunu söyleyerek, sivil toplumun mücadelesinin önemini vurguladı.
Refikoğlu, mevcut hükümetin durumunın hiçbir konuda iyi olmadığını, yasalara uymadığını kaydederek, “Durum hiç iyi değil, her konuda vatandaşlar birlik olup mücadele etmeli” dedi.
Merter Refikoğlu, “Ülkemizde her konuda yasadışılık var. En kötüsü de şu an hükümetin yaptığı en küçük harekete bile şüphe ile yaklaşıyoruz. Halkın, sivil toplumun, meslek odalarının bu konuda çok önemli bir görevi olduğunu düşünürüm, dik durması, gözünü açık tutması ve mücadele etmesi lazım” diye konuştu.
Girne Belediyesi ile Kaya Grup arasında, Karaoğlanoğlu’ndaki otel inşaatıyla ilgili imzalanan protokolün “anlaşmalı” olduğuna inanç belirten Refikoğlu, Girne İmar Planı hazırlıklarının henüz birinci aşamada olduğunu ve kat artırımına gidilip gidilmeyeceğinin henüz belli olmadığını vurguladı.
Refikoğlu, konuyla ilgil şunları söyledi:
“Çalışma tamamlanmadan ‘kat artırımına gidilecek’ diyorsanız, demek ki kapalı kapılar ardında başka şeyler dönüyor. Bu noktada siyasiler, müdürler ve otel sahibi arasında en doğruyu otel sahibi söyledi, ‘siyasiler bize söz verdi’. Merak ediyoruz, bu söz nedir? Serdar bey otel sahibine ne söz verdi? Otel sahibi de Serdar Bey’e, daire müdürüne ne söz verdi?”
Beyarmudu İmar Planı’nın tamamlanmak üzere olduğunu kaydeden Refikoğlu, Mağusa İmar Planı’yla ilgili çalışmaların da başlama aşamasında olduğunu anlattı.
Refikoğlu, “Şehir Planlama Dairesi’ne herhangi bir yardım, yatırım yapılmadan, printerine kartuş alacak ekonomik durumu yokken, tüm imar planlarını yapmasını beklemek hayalcilik olur. Serdar Bey mercedes alacağına, bir bölgenin imar planını çok rahatlıkla bitirebilirdi. Bu öncelik meselesidir tabi. Bu ülkede yıllarca imar planları hazırlandı, bazıları tamamlandı ancak siyasilerin işlerine gelmediği için, emirnameler gibi imar planlarında canları çektiğinde değişiklik yapamayacakları için uygulamaya koymadılar” diye konuştu.
Lefkoşa İmar Planı’nın 5 yılda bir olan değişiklik senesinin bu sene olduğuna da dikkat çeken Refikoğlu, “Çok büyük kaygılarımız var çünkü Nisan ayının ortasına geldik, Şehir Plancıları Odası’ndan konuyla ilgili herhangi bir görüş alınmadı, toplantıya çağrılmadık. İmara kapalı pek çok yerin baskılarla, imara açılması, peşkeş çekilmesi, kat yüksekliklerinin artırılması gibi endişelerimiz var. Bilimsellikten uzak, hiçbir çalışma yapılmadan Lefkoşa İmar Planı yine katledilecek” dedi.
Anlaşmalı protokol...
- Soru: Kaya Grubu’na ait Karaoğlanoğlu’ndaki otel inşaatıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Mahkeme kararına rağmen izne aykırı yapılan tartışmalı 1 veya 3 kat yıkılmadı. Son olarak basına Girne Belediyesi ile Kaya Group arasında bir protokol yapıldığı ve kat artırımının da gündeme gelebileceği yansıdı. Böyle bir protokol yapılmış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Refikoğlu: Kısaca durumu özetlemek gerekirse, geçtiğimiz yıl önce Kaya Gruba ait inşaat izinsiz şekilde başladı. Otel inşaatının gidişatından baktık ki söz konusu bölgede dört kat izni olmasına rağmen beşinci, altıncı kat çıkmaya başladı. Girne Belediyesi konuyla ilgili “hesapta” müdahale etti, inşaatı mühürledi ama inşaat devam etti. Bu süreçte polis de inşaata gitti ve “göstermelik” bir şekilde müdahale etti. İnşaat yine devam etti. Girne 2. Bölge Emirnamesi’ne göre söz konusu bölgede inşaat izni 4 kattır. O dönemde otel sahibi “siyasiler bize söz verdi” demişti. Biz o dönemde bu sözün ne olduğunu tam olarak anlamamıştık, şimdi daha iyi anlıyoruz. Serdar Bey önce yasal olmayacak şekilde emirnameyi değiştirmeye çalıştı, kat artırımına gitti. Biz bu konuyu mahkemeye taşıdık ve kazandık, emirnamede değişiklik yapamadılar. İzin alınan projeye baktığımızda sadece dikey değil, yatay olarak da yasalara uyulmadığını tespit etmiştik. Bu konuları emirnamede değişiklikle aşacaklardı, bunu yapamayınca inşaatın etrafındaki, belediyeye ait, yeşil alanlar Bakanlar Kurulu kararıyla otele verildi. Emirnameye göre 4 kat yapılabilecek bölgede inşaat 7 kat çıktı.
“Serdar bey otel sahibine, otel sahibi Serdar Bey’e ne söz verdi?”
Bu süreçte Şehir Planlama Dairesi Müdürü Türkmen Yiğitcan söz konusu inşaatta 3 değil, 1 katın kaçak olduğunu, bir katın yıkılması koşuluyla otele onay verdiklerini söyledi. Ancak bu konu yoruma açık değildir, eğimin neye göre belirleneceği yasalarda bellidir. Mahkeme Mart sonuna kadar yıkılması için süre vermişti. Mart bitti ancak bir kat bile yıkılmadı, zaten yıkılmasını da beklemiyorduk. Süreç böyle devam etti. Geçtiğimiz Pazartesi görülen davada da Şehir Planlama Dairesi Müdürü yeniden görüş verdi ve Girne’de İmar Planı çalışmalarının devam ettiğini, söz konusu bölgede kat artırımına gidileceğini söyledi. Bunun üzerine otel sahibinin avukatları ve Girne Belediyesi’nin avukatları, ki anlaşmalı olduklarına inanıyorum, kendi aralarında bir protokol imzaladı. Mahkeme de Girne İmar Planı ile söz konusu bölgede kat artırımına gidileceği için otelin herhangi bir katına dokunulmasına gerek olmadığı kanaatine varıyor. Şehir Planlama Dairesi Müdürü burada neye göre kat artırımına gidileceğini söyleyebiliyor? Girne’de 6-7 aydır İmar Planı çalışmalarının olduğu doğrudur ancak bu bir süreç işidir, bunun yasal prosedürü vardır. Şu anda veri toplama, Girne’nin mevcut durumunun tespiti yapılıyor. Daha sürecin başında Şehir Planlama Dairesi Müdürü neye dayanarak kat artırımı yapılacağını söylüyor? Bu mahkemeyi yanıltmaktır çünkü İmar Planı bitmek üzereymiş gibi bir algı yaratmanız doğru değildir. Girne İmar Planı’nın hazırlıkları henüz birinci aşamadadır, kat artırımına gidilip gidilmeyeceği henüz belli değildir. Çalışma tamamlanmadan “kat artırımına gidilecek” diyorsanız, demek ki kapalı kapılar ardında başka şeyler dönüyor. Bu noktada siyasiler, müdürler ve otel sahibi arasında en doğruyu otel sahibi söyledi, “siyasiler bize söz verdi”. Merak ediyoruz, bu söz nedir? Serdar bey otel sahibine ne söz verdi? Otel sahibi de Serdar Bey’e, daire müdürüne ne söz verdi?
Oda sayısı belli bir sayının üstüne çıktığı zaman binalar için ÇED raporu alınması gerekir. Otel bitmek üzere, ÇED’i yok, alınması için de geçtiğimiz hafta halkın katılımı için bir toplantı yapıldı. Oysa bu otel inşaatı başlamadan yapılmalıydı ve belki de ÇED raporuna göre bölgeye otel yapılmaması kararı çıkabilirdi. Ama biz her şeyi iş ola kullandığımız gibi, yasaları da işola kullanıyoruz ve bu süreci inşaat başlamadan değil, inşaat bitmek üzereyken uyguluyoruz.
“Mahkeme süreci başlatabiliriz”
- Soru: Otelle ilgili çıkan ikinci planlama onayını talep etmiştiniz, alabildiniz mi, görüşünüz nedir?
- Refikoğlu: Aldık, inceledik. Buna göre üç kat bodrum olarak görünüyor. Dört kat da otelin kat sayısı olarak görünüyor. Bodrum katında müşterilerin kalacağı oda olamaz. Bunu da ilerleyen zamanda göreceğiz. Dosyayı hukukçularımızla da detaylı şekilde inceliyoruz. Mahkeme süreci başlatabiliriz.
- Soru: Cuma günü Girne Kaza Mahkemesi, Girne Belediyesi’nin izinsiz katın yıkılması konusunda açtığı dava yine ertelendi. Ne söylemek istersiniz?
- Refikoğlu: Girne Belediyesi ve Kaya Grop zaten protokol imzaladı. Girne Belediyesi, dalga geçer gibi bir yandan protokol imzalıyor, diğer taraftan davayı geri çekmiyor. Mantıksız işler...
“Serdar Bey mercedes alacağına, bir bölgenin imar planını çok rahatlıkla bitirebilirdi. Bu öncelik meselesidir tabii”
“Yine bizim söylediğimiz doğru çıktı”
- Soru: Girne İmar Planı’nın durum tespiti aşamasında olduğunu söylediniz. Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş imar planlarının Mart, Nisan aylarında tamamlanacağını söylemişti, Nisan ayının ortasındayız. Siz de bunun mümkün olmadığını, bunun olması durumunda Guinness Rekorlar Kitabı’na girileceğini söylemiştiniz. İmar Planı çalışmaları ne aşamadadır?
- Refikoğlu: Yine bizim söylediğimiz doğru çıktı. Çünkü biz bilimsel çerçevede konuşuyoruz, iş ola konuşmuyoruz. O dönemde Serdar Bey, tüm emirnameleri kaldıracağını ve Mart, Nisan ayında imar planlarının hazırlanmış olacağını söylemişti. Ben Şehir Planlama Dairesi’nde çalışmıyorum ancak bildiğim kadarıyla Beyarmudu İmar Planı bitmek üzeredir, Girne İmar Planı’yla ilgili, bahsettiğim gibi, mevcut durum çalışmaları yapılıyor, en erken bir yılda tamamlanabilir. Mağusa İmar Planı’na da başlamaya çalışılıyor. Zaten Şehir Planlama Dairesi’ne herhangi bir yardım, yatırım yapılmadan, printerine kartuş alacak ekonomik durumu yokken, tüm imar planlarını yapmasını beklemek hayalcilik olur. Serdar Bey mercedes alacağına, bir bölgenin imar planını çok rahatlıkla bitirebilirdi. Bu öncelik meselesidir tabi. Bu ülkede yıllarca imar planları hazırlandı, bazıları tamamlandı ancak siyasilerin işlerine gelmediği için, emirnameler gibi imar planlarında canları çektiğinde değişiklik yapamayacakları için uygulamaya koymadılar.
“Çok büyük kaygılarımız var”
Ülkemizde imar plan olan tek bölge Lefkoşa’dır. İmar planları 5 yılda bir gelişmeler çerçevesinde eksikliklerin giderilmesi için revize edilir ve bu sene Lefkoşa İmar Planı’nın değişiklik senesidir. Çok büyük kaygılarımız var çünkü Nisan ayının ortasına geldik, Şehir Plancıları Odası’ndan konuyla ilgili herhangi bir görüş alınmadı, toplantıya çağrılmadık. İmara kapalı pek çok yerin baskılarla, imara açılması, peşkeş çekilmesi, kat yüksekliklerinin artırılması gibi endişelerimiz var. Bilimsellikten uzak, hiçbir çalışma yapılmadan Lefkoşa İmar Planı yine katledilecek. Daha önce de yapıldı. Bu konuda görüş vermek, incelemek, verileri görmek istiyoruz. Nisan ayının ortasına geldik, bu konuda bilimsel görüş istenmedi, ne yapılacağını büyük bir endişe içinde bekliyoruz.
“Mevcut hükümetin durumu hiçbir konuda iyi değil, yasalara uymama durumu var”
“Kararlarda kamu yararı birinci sırada olmalı”
- Soru: Bazı otellerin deniz içine yaptığı yapılaşmalar var. Bunların izinlendirilmesi mümkün müdür, bu konuda ne yapılmalı?
- Refikoğlu: Pek çok konuda yasadışılık devam ediyor. Adada yaşıyoruz, denizlere ulaşamıyoruz, denize giremiyoruz. Deniz iskelelerinin çevreye etkisi araştırılmadan yapılması, denizin katledilmesi üzücüdür. Basına yansıyan otel dışında başka bir otellerin de bu tür bir iskele yaptığına dair bize bilgi ulaştı. Bu konuda siyasi irade gereklidir. Verilecek kararlarda kamu yararı birinci sırada olmalıdır. Ancak dediğimiz gibi şu sıralarda yapılan bu uygulamaların hepsi yasadışıdır.
“Bazı yerlerde devlet bile derelerin üstüne bina yapmış”
- Soru: Dere yatakları da genelde kış aylarında, yağmurlu günlerde gündeme geliyor. Dere yataklarının durumu nedir?
- Refikoğlu: Dere yatakları birçok yerde işgal altındadır, doldurulup, üzerine yasadışı şekilde inşaat yapılıyor. Şiddetli yağmur yağınca seller oluyor. Dere yataklarında çöpler, inşaat atıkları, inşaatlar olduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili kararlılıkla mevcut yasaların uygulanması gerekiyor. Yasalar dere yataklarına inşaat yapılamayacağını, belli bir uzaklıkta inşaat yapılabileceğini söylüyor. Yasaların uygulanmasını bekliyoruz ama yine boşuna bekliyoruz, yine olmayacak. Bunlar rant uğruna, siyasi çıkar uğruna yapılmaya devam ediliyor. Şimdi yaz geldi, gene unuttuk, her şiddetli yağmurda sorunlar olmaya devam edecek, artarak devam edecek. Özellikle Girne’nin birçok noktasında iş işten geçti gibi bir görüntü var. Derelere yapılan binaların şu anki konjöktürde yıkılacağına inanmıyorum. Bazı yerlerde devlet bile derelerin üstüne bina yapmış.
“Bedi’s birinci derece arkeolojik sit alanıdır, izinsiz çivi bile çakılamaz”
- Soru: Bedi’s bölgesi kiralandı. Tepkilere rağmen bundan vazgeçilmedi. Bu uygulama için ne söylemek istersiniz?
- Refikoğlu: Bedi’s birinci derece arkeolojik sit alanıdır yani o bölgeye izinsiz bir çivi bile çakılamaz, orası tarihi, arkeolojik sit alanıdır. Altında, üstünde yüzyıllardır gelen bir tarih yatmaktadır. Yapılması gereken yer yüzüne çıkarılacakların çıkarılıp turizm sektörüne kazandırılması gerekir. Çivi bile çakılacağı zaman Eski Eserler Dairesi’nden ve Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan onay alınması gerekir. Burası yine birilerine peşkeş çekildi, telleme ve inşaat çalışmaları yasadışı şekilde devam ediyor. Yeni Boğaziçi Belediyesi, “benim yetkimde değil” diyor, yalan söylüyor, oraya müdahale etmek öncelikle belediyenin görevidir. Eski Eserler Dairesi de maalesef müdahale etmiyor. Konu mahkemeye taşındı. Bedi’s piknik alanının özel bir firmaya kiralanarak, yapılan işlemlerin izinsiz olduğu gerekçesiyle Yeniboğaziçi Kadınlar Derneği Yüksek İdare Mahkemesi’nde ara emri başvurusu yaptı. Maalesef yargıç da ara emri almadı, sonraki duruşmada da tarafları dinledi ve mahkeme bitene kadar inşaatın durması yönünde karar aldı. İnşaat yine durmayacak, devam edecek. Dava 19 Nisan’da devam edecek.
“Trafik kazaları tesadüf değildir”
- Soru: Bazı şehirler arası yollarda bariyerler kesilerek, ara yollardan ana yola izinsiz giriş çıkış veriliyor ve yetkililer yine bu konuda sessizliğini koruyor...
- Refikoğlu: Ülkemizdeki birinci derece yollar Lefkoşa Güzelyurt yolu, Girne çevre yolu ve Lefkoşa Mağusa gibi yollardır. Normal ülkelerde bu yollara erişim sınırlı sayıdadır. İstediğiniz yerden bu yollara giriş-çıkış yapılmaz ancak biz benzinliklere, evlere, marketlere vb. girişler verdik. Giriş-çıkışlar belli düzenlemelerle verilebilir, kısacası bunların oy uğruna açılmaması gerekir. Trafik kazaları tesadüf değildir, hepsinin bir sebebi vardır. Dağ yolunda çocuklar öldü, yaklaşık bir senedir birşey yapılmadı. Sadece kamyonu süren işçi ceza aldı, devlet, şirket sahibi ceza almadı. Ve bunun gibi pek çok yer var...
“Karpaz’a hastane yapılmasına kimse karşı değil ancak...”
- Soru: Karpaz’a hastane konusu da gündemde. Hastanenin Pamuklu köy kavşağına yapılacağı açıklandı. Bu konuda gerekli çalışma yapıldı mı, ÇED raporunun alınmadığı söyleniyor. Bu konudaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Refikoğlu: Karpaz’a hastane yapılmasına kimse karşı değildir diye düşünüyorum. Tabi ki tüm bölgelere modern hastaneler yapılsın ancak geçtiğimiz yıllarda hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış Ülkesel Fizik Plan vardır. Bu plan hangi bölgenin neye ihtiyacı olup olmadığını da ortaya koyar. Karpaz’a yapılması düşünülen hastane bu plan incelenerek yapılmamıştır. Bizim de itirazımız bunadır. Bu plana uymak gerekir ki bunun bir anlamı olsun. Kimse hastane yapılmasına karşı değildir ama nereye yapılacağı, ÇED raporu, köylere etkisi incelenmelidir. Belki de hastane başka bir noktaya yapılırsa daha fazla insana faydası dokunacak. Ancak bizde bunlar hiç değerlendirilmeden, bilimsellikten uzak bir şekilde, takım elbiselerle basına nereye hastane yapılacağı gösterilip poz veriliyor.
Anıtlar Yüksek Kurulu...
- Soru: Sizin de üyesi olduğunuz Anıtlar Yüksek Kurulu’nun oluşumunun değiştirilmesini ve KTMMOB Mimarlar Odası, KTMMOB Şehir Plancıları Odası ve Belediyeler Birliği temsilcilerinin dışlanmasını öngören bir yasa tasarısı meclis gündemine geldi. Bu aşamaya nasıl gelindi, bu süreçte neler yaşandı?
- Refikoğlu: Karpaz, doğal ve arkeolojik açıdan sit alanıdır. 3 ay önce sit alanının derecelendirilmesi Anıtlar Yüksek Kurulu’nun gündemine getirildi. Kurula çok acele yapıldığı belli olan bir rapor ve harita getirildi, aslında doğal ve arkeolojik milli park alanına temel ihtiyaçlar dışında hiçbir yapılaşma olamaz. Sonradan öğreniyoruz ki amaç, milli park içerisindeki kaçak yapıları yine milli park içerisinde başka yere taşıyıp yasallaştımak. Ancak Karpaz Emirnamesi de milli park içine herhangi bir yapılaşmaya izin vermez. Aylarca bunun kavgasını verdik ve yeniden rapor yazdık, haritalar hazırladık, bu bölgeye tuvalet ve küçük kafeler dışında birşey yapılamayacağını ortaya koyan kapsamlı bir çalışma yaptık, kurula sunduk ve kuruldan geçti. Bu süreçte Bakanlar Kurulu meclise bir önerge göndererek, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Belediyeler Birliği ve üniversite temsilcilerinin Anıtlar Yüksek Kurulu’nda olmaması ve Bakanlıkların atayacağı üç kişi olmasını istedi. Önerge mecliste duruyor, bekliyoruz. Bahsi geçen üyeler yasadışı işlere bilimsel şekilde her zaman karşı çıktığı için bizi kuruldan atıp işlerini kolaylaştırmak istiyorlar. Çünkü orada bağımsız olarak bulunan üyeler rahatsızlık veriyor. Bakanlıkların atayacağı üyelere söz geçirmek ya da görevden almak çok daha kolaydır.
“Ülkemizde her konuda yasadışılık var. En kötüsü de şu an hükümetin yaptığı en küçük harekete bile şüphe ile yaklaşıyoruz.”
“Durum hiç iyi değil”
- Soru: Bu konuştuklarımız ışığında ne söylemek istersiniz?
- Refikoğlu: Ülkemizde her konuda yasadışılık var. En kötüsü de şu an hükümetin yaptığı en küçük harekete bile şüphe ile yaklaşıyoruz. Halkın, sivil toplumun, meslek odalarının bu konuda çok önemli bir görevi olduğunu düşünürüm, dik durması, gözünü açık tutması ve mücadele etmesi lazım. Aksi takdirde mevcut hükümetin durumu hiçbir konuda iyi değil, yasalara uymama durumu var. En çok güvendiğimiz kurum olan yargı da son zamanlarda Bedi’s ve Kaya Gruba ait otel konusunda aldığı veya almadığı kararlar nedeniyle hayal kırıklığı yarattı. Durum hiç iyi değil, her konuda vatandaşlar birlik olup mücadele etmeli.