Crans-Montana zirvesinin çökmesinden sonra Kıbrıs sorunu bir süre için buzdolabına kaldırıldı. Bu kaçınılmazdı. Çöküşün asıl nedeni güneyde yaklaşan başkanlık seçimiydi.
Bu nedenle başkanlık seçimi tamamlanmadan bu sürecin ilerlemesi mümkün değildi. Bu anlamda BM Genele Sekreteri de Güvenlik Konseyi’ne sunacağı raporu daha geçen gün taslak olarak yayınladı. Çünkü acelesi yoktu.
Beklendiği gibi ön rapor dengeleri korumaya özen gösterdi. Çöküşün sorumlusu olarak doğrudan hiçbir tarafı işaret etmedi.
Bence BM’nin bu yaklaşımı süreci ilerletmeye yardımcı olmuyor. Tersine bu yaklaşım tarafların “ne yaparsak yapalım BM dengeli davranacak” diyerek yeterince esnek ve yaratıcı davranmamalarını getiriyor.
Böylece statüko daha bir yerleşiyor. Bölünmüşlük giderek kalıcılaşıyor. Daha da tehlikelisi kanıksanıyor. İki tarafta da giderek daha çok insan bölünmüşlüğe alışıyor, bölünmüşlüğü kanıksıyor.
Kıbrıs sorunu buzdolabına girdi ya çözümsüzlük şampiyonları da fırsat bu fırsat diyerek abuk sabuk açıklamalar yapmaya başladılar. Hükümettekiler ise daha da ileri giderek olmadık kararlar almaya başladılar.
Dışişleri bakanı Tahsin Ertuğruloğlu kuzeyde kalan Rumlara ve Maronitlere BM aracılığıyla gönderilen yardım malzemelerinden vergi alma kararı aldı.
Gerekçesi ise bu malzemelerin satıldığı bu nedenle ticari emtia oldukları. Özürü kabahatından büyük. Adı üstünde “yardım malzemesi”. Dünyanın hangi ülkesinde yardım malzemelerinden vergi alınıyor ben bilmiyorum. Tahsin bey biliyorsa kaynak göstererek açıklasın.
Bu yardım malzemeleri yıllardır BM aracılığıyla yapılıyor. Siz bu akıl dışı kararla yalnızca Rum tarafını değil BM’yi de hedef almış oldunuz. Bunun bedeli ağır olur.
Anastasiadis’in ilk tepkisi “Yasal devlet hiçbir biçimde yasadışı bir yapıya vergi ödemez” biçiminde oldu.
Emin olun bugüne kadar en azından eşitlik temelinde sürdürülen toplumlararası müzakereler de ilerleyen günlerde yara alacak. Muhtemelen “Yasal devlet”le, “yasadışı ayrılıkçı yapı” olarak nitelendirilecek.
Türk tarafı eşitlik temelinde kurulmayan bir masaya oturmaz. Ama böylesi akıl dışı kararların bu ve benzeri tartışmaları başlatmayacağının garantisi de yoktur.
KKTC Dışişleri bakanının bu akıl dışı karaları ve uygulamaları sürerken TC Dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu da AA’ya Kıbrıs konusunda bir değerlendirme yaptı.
Crans-Montana zirvesinin sonuçsuz kalmasının sorumlusu olmadıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Yine diplomasi yoluyla yine müzakere yoluyla artık bir çözüme gitmemiz lazım. Bu belirsizliği öyle ya da böyle ortadan kaldırmamız gerekiyor” dedi.
Çavuşoğlu Kıbrıs sorununa yalnızca diplomasi ve müzakere yoluyla çözüm bulunabileceğinin altını çiziyor. Çavuşoğlu bu açıklamasıyla aslında Tahsin bey ve arkadaşlarına mesaj veriyor. Onlara “böylesi akıl dışı kararlar ve işkembeden yapılan açıklamalar sürece zarar verir, sonuçta yine masa kurulacak ve biz o masada olacağız” diyor.
Evet Kıbrıs sorunu yalnızca diplomasi yoluyla çözümlenebilir. Son günlerde hükümet üyelerinin açıklamaları gibi yok Tayvan modeli, yok Honkong modeli, yok KKTC modeli gibi maskaralıklarla çözüm mümkün değil.