Meksika, Paris, Londra derken bu kez de Milano kaynaklı bir haber düşüyordu basına. Anlaşılan bizim uçan daireler Mart ayında bayağı ülkelerde kendilerini göstermeye başlamış. Mart ayına kadar ilgili son haber Milano görünse de, bir sonraki haberde, Nisan ayında da bu kez Sicilya’da görüldüğü belirtilmekteydi. İki haberi birlikte okuyalım.
“HÜR SÖZ-29 Mart 1950- syf:1
Uçan Daireler İtalya'da da Görünmeğe Başladı
Milano, 28 Mart:
Gümüşü renkte bir uçan daire Rivarda Garda gölü üzerinde görülmüştür. Gören yüzlerce şahidin ifadelerine göre uçan daireler takriben 4.000 metre yüksekte gölün üzerinde hareketsiz durmuş daha sonra birkaç dakika dönerek ve arkasında büyük bir iz bırakarak ufukta kaybolmuştur.”
HÜR SÖZ-22 Nisan 1950- syf:4
Uçan Daireler Yine Faaliyette
Sicilya 21 Nisan:
Sicilya'da Güney Batı'ya doğru Malta istikametinde 4.000 metre yüksekte giden 6 uçan daireden mürekkep bir bulut görünmüştür.
Bizzat gören birçok kimselerin şehadetlerine göre uçan daireler arkalarında uzun kalın ve beyaz bir iz bırakmaktadırlar."
Sözkonusu günlerde uçan dairelerin görüntülenip basında paylaşıldığıyla ilgili en azından Hür Söz gazetesinde rastlamadık. Az sonra okuyacağınız haberden de anlaşılacağı gibi, uçan dairlerin fotoğrafının çekilebilmesi konusunun bir teknik imkansızlık gibi algılandığı fakat bunun artık gerçekleştirilebileceği şeklinde duyuruluyordu. Elbette objelerin pek net olmadığı da vurgulanarak.
“HÜR SÖZ 06 Mayıs 1950- syf:2
Uçan Dairelerin Resimleri Çekilebiliyor
Newyork 5 Mayıs:
Bir gazete, bir Amatör tarafından 14 Nisan sabahı çekilen bir uçan dairenin resmini neşretmektedir. Bu fotoğrafta büyük bir leke gibi semada bir dalga halinde görülen aletin hususiyetlerini farketmek mümkün değildir."
Git gide konuya gizem de katılmaya başlanıyordu anlaşılan. Sadece uçan dairelerin görünmeleri hareketleri değildi yorumları oluşturan. Örneğin dünyayı kontrolleri altına almaya başladıkları ve en ilginç yorum da kuşkusuz, Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombasından sonra uçan dairlerin dünyada görünür olma iddiası.
“HÜR SÖZ 19 Ekim 1950- syf:3
Uçan Daireler-Yabancı Bir Dünyaya Aid Kimselerin Dünyayı Kontrol Altına Aldıkları İleri Sürülüyor
Londra:
İngiliz gazeteleri uçan dairelerden ehemmiyetle bahsetmektedirler. Sunday Dispateh ve Sunday Express gazetesine göre, dünyanın muhtelif noktalarından alınan raporlar yabancı bir dünyaya aid kimselerin arzımızı kontrol altında bulundurdukları şüphesi ileri sürülüyor. Sunday Dispateh gazetesindeki makalenin Amerikalı muharriri bilhassa şu noktayı belirmektedir: ‘Atam bombaları infilak ettikten sonra uçan dairelerin artmış olması bilhassa manidardır. Bu atom infilaklarını müteakip yabancı dünyalar artan bir dikkatle hareketlerimizi takibe başlamışlardır.’
Sunday Express gazetesi de, muhtelif memleketlerde görülen uçan dairelerinin yabancı bir dünyadan geldiklerine kani bulunmaktadır."
Ve 1951yılının Ocak ayının sonuna kadar taradığım gazetemizde konuyla ilgili rastladığım son yazı ise yine bir iddia yazısıydı. Uçan dairenin icad ediliş tarihini 1925’lere dayandırıyor yazı. Hem de iki “dünyalı” tarafından. İleriki günlerde şayet konuyla ilgili başka haberlere de rastlarsam sizlerle paylaşırım diyerek, bugünlük Uçan Dairler konusunun Kıbrıs ayağını 14 Ocak 1951 tarihli haberle tamamlayalım.
“HÜR SÖZ 14 Ocak 1951- syf:2
Uçan Dairelerin Esası 25 Yıl Önce İcad Edilmiş!
Göklerde dolaşmaları bütün dünyayı heyecana veren esrarengiz uçar daireler, bundan yirmi beş sene evvel, Dreux ve Huzard isimli iki Fransız mühendisinin icadıdır. 1925'de yapılan bu ilk uçar dairelerin maketleri, tesadüfen ele geçmiş bulunuyor. Bu aletlerin gayet teferruatlı plânları, Eiffel Lâboratuvarının bir dolabında tozlu bir dosyada yirmi beş seneden beri uyuklamakta idi. Mühendis Dreux ile Huzard'ın icad ettikleri alet, şimdiki uçar dairelerin her bakımdan aynıdır: Şu farkla ki tepkili motor o tarihte henüz malûm olmadığından, bu uçar dairenin işleyişi ayni prensiple değil, başka türlüdür. Muhterilere gelince, onların izini bulmak henüz kaabil olamamıştır.
Dreux ile Huzard'ın icad ettikleri bu uçar daire, tem tayyare kadar sağlam ve süratli, hem kabili hava balon avsafını haiz bir vasıta olarak tasarlanmıştır. Fırlatlmış bir disk gibi, döne döne uçmak esasına göre yapılmıştır. Muhteriler icad ettikleri bu alete (Helikoplen) adını verdileri."