SYRİZA DENEYİMİ
Yunanistanda seçimler sona erdi...
SYRIZA, "Radikal Sol Koalisyon", tarihi bir zafer kazandı...
Parti lideri Alexis TSİPRAS, seçimi kazanmasının hemen ardından bir kürsü konuşması yaptı.
41 yaşındaki Alexis Tsipras yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
“Biz her ne kadar Avrupa ile masaya oturacak olsak da, Avrupa'nın da aynı şekilde bizi dinlemesi gerektiğini,
bu gece seçim sonuçları ile iletmiş olduk.
Bu akşam çok güzel bir kutlama yapacağız.
Ancak yarın sabahtan itibaren çok sıkı bir şekilde çalışmaya başlayacağız.
Yunanlıların aldığı karar çok açık.
Biz bu kemer sıkma önlemlerine son vermek istiyoruz.
Yunan halkının verdiği mesaj bu oldu.
Sizin aldığınız bu karar, Troyka'yı geçmişin sayfalarına bırakmış oldu.
Troyka artık bu ülkede söz sahibi olamayacak...".
REDDİ MİRAS...
AB-IMF kurtarma paketleri, hayata geçirilen kemer sıkma politikaları, Yunan kamuoyunda büyük tepki toplamıştı.
Syriza’nın programının temelinde de bu kemer sıkma politikalarının reddi bulunuyor...
Syriza’nın yükselişi ve seçimlerdeki başarısı, Kıbrıs ve Avrupa solunun önemli bir bölümünde heyecan yaratmış durumda...
Bu AB için tarihsel bir dönüşüm olabilir mi?
Bunu söyleyebilmemiz için sanırım henüz çok erken...
BİZDEKİ DURUM
Gelelim Kuzey Kıbrıs'a:
"Göç Yasası" karşıtı bir toplumsal öfke,
üretim ve istihdam alanlarının istendiği halde açılamaması,
üretimde ve pazarlamadaki "öğrenilmiş çaresizlik" boyutundaki tıkanıklık,
kamusal sektörlerin özelleştirilmesi konusunun toplumda yarattığı antimotivasyon,
ekonomik paketlerin "çaresizliği",
cari bütçenin yerel gelirlerle karşılanamamış olması,
TC ile yaşanan ithalat-ihracat dengesizliği,
merkez bankası, polis, vb kurumların Kıbrıslı Türklerin elinde olmamış olması,
sosyal hukuk devleti olamamak,
eşitsizlik ve adaletsizlikler,
onbinlerce üniversiteli ve binlerce ortaöğretim mezununun işsizliği,
faiz mağdurlarının sıkıntıları,
meslek okullarının yetersizliği,
eğitimde insan yetiştirmeden uzak bir sistemsizlik,
"külliyelerin" yasa ve tüzüklere rağmen hayata geçirilmesi,
sağlık alanında yaşanan sorunlar,
çevre sorunları,
demografik yapının toplumsal irade dışında sürekli değişmesi,
toplumsal değerlerimiz bağlamında sosyal sermayemizin giderek tüketilmesi,
...Ve nihayetinde hemen hemen tüm sorunların anası rolündeki Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasının insanlar üzerinde yaratmış olduğu umutsuzluk,
bizde de bir dönüşüme kapı aralayabilir mi?...
Ancak ekonomiyi yönetenler ekonomik durumun iyi olduğunu ileri sürüyorlar...
Ekonomiden olumlu sinyaller geliyormuş kısacası...!
HALK SEKTÖRLERİ
Çok uzun zamandır yazıp öneriyorum:
Özel ve kamu sektörleri dışında 3’üncü bir sektör gerekiyor...
Halk Sektörü…
Çalışmayan-işlemeyen kötü kuralları değiştirip, kendimize özgü bir biçimde geliştirebileceğimiz bir sektör.
Kötü saydığınız şeyi feda edip, iyi saydığınız şeye "peşkeş" çekmeden toplumsal hedeflere ulaşabilmenin rehberi...
Daha iyi kurallar ile yönetilen Halk Sektörleri...
Sendikacılara ve sektörlere, "sus bakayım, erkek adam ağlamaz", "bütçede para yok", "devletin imkânları bu kadar", "ürettiğimizi satamıyoruz", "aranan niteliklerde meslek sahipleri bizde yok" türünden yaklaşımlarla yaklaşmak yerine;
çalışmayan kuralları yeni bir sektör ve ekonomi yaratarak, çalışanları ile değiştirme yöntemi...
ŞEYTAN KARIŞIR
Bizim de acilen yapmamız gereken budur...
Sorunları da çözümleri de içselleştirerek ve özgünleştirerek, devlet ve özel sektöre ilâveten Halk Sektörleri...
Bu şarttır...
Yapabiliriz...
Önce niyet, sonra vizyon ve strateji...
Ve elbette ki "birlik, mücadele ve dayanışma", ancak bilgi temelinde ve bilimsellikle...
Yoksa şeytan karışır bu işlere bugüne dek olduğu gibi ve biz de kaderimizi bekleriz..!