Bazı büyük diye nitelenen takımların istedikleri sonuçları aldıkları için, bu kulüplerin sempatizanları olan görsel ve yazılı medyadaki bir grup, hakemlerden yana her şeyi güllük-gülistanlık göstermede bayağı başarılı oluyor.
Özellikle, Telsim Süper Lig maçlarının sadece üst klasman diye nitelendirilen dört-beş hakeme kalması başka bir trajediye neden oluyor. Bu hakemlerin bazılarının bazı kulüplere angaje oldukları iddiaları mağdur olan kulüp yönetici ve teknik adamları tarafından maç sonrası radyo-tv programlarında adeta haykırılıyor.
Ne var ki, Futbol Federasyonu rahatsız olduğu bu söylemlerden sonra, teknik adamları veya kulüp başkanlarını anında Disiplin Kurulu’na sevk ederek, cezalandırırken, gözdağı da vermeye çalışıyor.
Bir de, kesinlikle böyle bir şeye tevessül etmeyeceğine inandığım Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu’na şirin görünmek isteyen bazı hakemlerin, Sertoğlu’nun sempati duyduğu takımların maçlarında, tüm tercih haklarını bu kulüplerden yana kullandıkları da gözlemleniyor.
Tabii, bu işin başında hakem tayinlerini yapan Sadık Özbilgehan başkanlığındaki Merkez Hakem Kurulu bazı hakemlere angaje olurken, bu hakemlerin yönettikleri maçlardaki oyunun kaderini bile etkileyen hakem hataları karşısında üç maymunları oynuyor. Yani bizim İdare-i Maslahatçı MHK, işine gelen pozisyonu görüyor. İşine, gelmeyeni görmüyor. Bu konunda birkaç kez sorgulamaya çalıştığım Sadık Özbilgehan, aynı maçta olmamıza rağmen büyük hakem hataları sorulduğunda “vallahi görmedim” diyebiliyor.
Bir de, alt liglerde görevlendirilen ve kapasite olarak en alt düzeyde bile yer almayacak hakemlerin, canlarını yaktıkları bu kulüplere karşı saha içerisinde hakarete varan sözlerle adeta bir kabadayı edası ile küfrettikleri spor servisimize ulaştırılırken, bu hakaret eden hakemlerin sözleri bir iddiaya göre MHK Başkanı Özbilgehan tarafından cesurlukla nitelendiriliyor.
Nereden tutmaya çalıştığımız MHK tel tel dökülürken, liglerimizin ikinci yarısında telafisi olmayan maçların oynanacak olması, hakem hatalarından canları yanacak kulüpler için “vay anasını” demek kalıyor.
Bu kez Sertoğlu tanıtma atağı!
Bir alemidir bizim Sertoğlu. Futbol Federasyonu başkanı seçildikten sonra daha bir sorumlu, daha bir ciddi davranışlar içerisine giren Sertoğlu bu davranışları ve güzel icraatları ile dikkatleri üzerine çekerken, benim gibi sert bir muhalifinin de takdirini alıyor.
Futbol Federasyonu’nu yeniden organize etmedeki başarısı karşısında alkışladığımız Sertoğlu, bilmem kimin gazına gelmiş olacak ki, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Kıbrıs’ın kuzeyinde de futbol oynandığını, FIFA ve UEFA’nın gündemine getirmek için kolları sıvadığı görülüyor.
FIFA ile UEFA’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bakış açısı bilindiği halde, FIFA ve UEFA’ya mail bombardımanı başlatmak için harekete geçmeye hazırlanıyor bizim yeni Malkoçoğlu Sertoğlu.
Neymiş efendim, FIFA ile UEFA’nın Kıbrıs’ın tek yasal temsilcisi olarak kabul ettiği Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu’nun bu temsiliyetini ortadan kaldırmak için düzenli olarak FIFA’nın resmi internet sitesine ve yetkililerine elektronik posta gönderecek olan KTFF, ülkede oynanan maçlardan görüntüler, yazılar ve yorumlara da yer verecekleri iddia ediliyor.
Güya FIFA-UEFA’nın haberi yokmuş gibi, düzenli olarak gönderilecek olan elektronik postalarda Kuzey Kıbrıs’ta da futbol oynandığı mesajı verilmek isteniyor.
Sayın Sertoğlu, o şarkıdaki gibi geç bunları. Belki biliyorsun veya bilmiyorsun sana bir şeyleri anımsatmak istiyorum. 15 Kasım 1983’de kurulan ve siz bakmayın tanıyoruz diye ahkam kesen Türkiye Cumhuriyeti’nin bile tanımadığı KKTC’nin ilanından sonra ortada duran ve Kıbrıs’ın tek temsilcisi “Kıbrıs Cumhuriyeti” olduğunu anımsatan 550 sayılı Güvenlik Konseyi kararı ortada oldukça kimse ne senin Federasyonu’nu, ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanır.
Çünkü, Birleşmiş Milletler’in üyelik koşulları arasında bu Güvenlik Konseyi kararı ve bir ülkenin BM üyeliği en büyük koşuldur. Bu adreste beğensek, beğenmesek da KOP’tur. Bu bağlamda, yeniden KOP Başkanı Gutsongomis ile görüşmeyi denesene. Yani tek yol “KOP” sevgili başkan.
Bakan Dürüst’ten masallar
Kuzey Kıbrıs sporuna, hatta spora “Fransız” olmasına rağmen, şemsiyesi altına verilen sporu yönetmeye çalışan Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst, geçtiğimiz hafta 2012 spor master planını büyük bir alayla-vevelayla açıkladı.
Bu planda, yeni tesisler, mevcut tesislerin rehabilititesi, sporcu altyapısını geliştirmek için, okullardan başlayacak büyük bir seferberlik içine girileceği
Aslında, bu büyük projelerini görkemli bir basın toplantısı ile açıklama yerine, uzun bir basın bildirisi ile açıklamak hiç de şık olmadı.
Hiç olmadı böyle bir basın toplantısında “Doğal danışmanlarım” dediğiniz spor yazarından da görüş alabilirdiniz.
Ama olmadı. Uzun bir basın bildirisi ile spor kamuoyunu bilgilendirilmiş oldunuz. Oldunuz da, yağmurların başlaması ile tesislerin dökülmesi, bazı beden eğitimi öğretmenlerinin ara sıra okula uğramaları, atletizm pistlerini, spor salonlarını unutmalarını mı dile getirsem. Bir de, ısrarla sadece Güzelyurt’un bakanı olduğunu mu?
Evet, Andersen’den Masalları mı, Dürüst’ten masallar mı?