Nihan Arsan
nihanarsan@gmail.com
Son zamanlarda sıklıkla karşılaştığım kahvaltı menüleri, yakın çevremde veya arkadaşlarım arasındaki konuşmalar, davranışlar ve olaylar…
Özellikle erkekler arasında sıklıkla görülen ve gitgide daha fazla erkeği etkisi altına alan bir uğraş ve sonucunda ortaya çıkan diyaloglara örnekler:
“Sabah kahvaltım: 3 yumurta, 7 tane yumurta beyazı, yulaf ezmesi ve filtre kahve”
Bu işi kimyasal boyutuna taşıyanlar da var:
“Vazgeçilmez kahvaltı menüm: Yulaf ezmesi, muz, fındık, fıstık ezmesi, protein tozu, süt, Omega 3 ve multivitamin tableti”
Dahası pahalı olan steroidlere ulaşabilmek için ailesinin aldığı “pahada ağır” hediyeleri satmak.
“Ona aldığımız “X” marka saatini, “Y” marka tabletini, kişisel bilgisayarını sattı, bu çocuk bu parayı ne yapıyor?”
Kendi bedenine yönelik haksızca (ortada öyle bir şey yokken) yorumlar yapan erkekler:
“Bu yaz denize gidemem, çok yağlıyım”
Gün içerisinde normal bir insandan 3-4 kat daha fazla aynaya bakarak “Kollarım çok küçük, daha fazla çalışmam gerekiyor”
Veya bir arkadaşınızı yemeğe davet ettiğinizde aldığınız tepki:
“Ben size yemekten sonra katılayım, dışarıda yemek yemek diyetime uygun değil.”
Peki erkekleri bu noktaya getiren nedir?
Günümüz dünyasında; televizyonda yer alan programlarda, dergi ve gazetelerde yer alan haberlerde vb. platformlarda ideal vücuda ulaşmanın önemi, çekiciliği üzerinde durulmaktadır. Hem kadınlar hem erkekler ideal vücut görünümüne ulaşmada çeşitli yöntemlere başvurmaktadır. İdeal vücuda ulaşmada genellikle yanlış ve gerçekçi olmayan, oldukça ince modelleri kendine model alan kadınlar… Bunun sonucunda da genellikle kadınlarda ortaya çıkan anoreksia ve bulimia gibi yeme bozuklukları! Medyayı uzun süre meşgul ettiğinden dolayı birçoğumuz “anoreksia” ve “bulimia” konusunda az çok bilgi sahibiyiz. Ancak modern toplumda sadece kadınlar değil, erkekler de ideal vücuda ulaşmayı hedeflemektedir. Erkeklerde ideal vücuda ulaşmada da yanlış inançlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin; büyük kol ve göğüs kasları, geniş omuzlar vb. Böylece erkekler de kadınlar gibi kendi bedenlerine ilişkin kaygılanmakta ve mutsuz olmaktadırlar1. Bu kaygılar bazı erkekleri “gym”e yöneltmektedir. Ve ideal vücuda ulaşma çabaları bazen yanlış uygulamalar ve inançlar sonucunda onları istenmeyen noktalara getirebilmektedir. Bu da literatürde anoreksianın tersi2 olarak tanımlanan “bigoreksiya” veya “muscle dysmorphia”yı* gündeme getirmiştir. Erkeklerde görülme oranı kadınlara göre daha yüksektir ve genellikle vücut geliştirme sporuna katılan erkeklerde ortaya çıkmaktadır2.
Bigoreksiya Nedir?
Bireyin kendi vücut şeklini beğenmemesi ve vücuttaki kas oranını artırmak için güçlü istek duymasıdır. Bunun yanında büyük ağırlıklar kaldırma, yüksek protein içerikli besinleri aşırı tüketme, besin takviyesi alma ve anabolik steroidleri kullanma davranışlarını göstermektedir3. Bedeninin yeteri kadar kaslı ve yağsız olmadığına ilişkin düşüncelerle sürekli olarak kafasını meşgul etmesi olarak da tanımlanabilir. Esas odak noktası küçük göründüğü ve kaslarının yeterli olmadığıdır (gerçekte böyle görünmeseler de). Birey, uzun saatler boyunca ağırlık kaldırmakta ve diyetine aşırı dikkat etmektedir. Bunun yanında, ağırlık çalışmalarını yapmak ve diyet programına uymak için önemli sosyal, mesleki veya rekreasyonel etkinliklere devam etmekte sorunlar yaşamakta; vücutlarının başkaları tarafından görülmesine olanak sağlayacak ortamlardan kaçınmakta veya bu ortamlara girdiğinde kötü stres veya yoğun kaygı yaşamakta; vücut kaslarının büyüklüğünün yeterli olmadığına ilişkin düşünceler ile zihnini meşgul ettiğinden diğer alanlarda (iş, sosyal hayat) sorunlar yaşamakta ve birey zararlı (fizyolojik ve psikolojik) olduğunu bildiği halde aşırı ağırlıklar kaldırmaya, sıkı diyet yapmaya devam etmekte, bununla birlikte de performansını artırıcı maddeler kullanmaya devam etmektedir4.
Bigoreksiyanın Nedenleri?
Biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler ile bu faktörler arasındaki etkileşim bigoreksiyaya yol açabilir1. Olivardia’nın5 oluşturduğu biyopsikososyal modele, Lantz, Rhea ve Mayhev6 ve Cafri, Thompson, Ricciaradelli, McCabe, Smolak & Yesalis7’in modellerine baktığımızda, bigoreksiyaya etki eden faktörleri şöyle sıralamaktadır:
- Genetik
- Çok kuvvetli olma isteği (en büyük ve en güçlü olma isteği)
- Düşük özsaygı **
- Beden imgesindeki bozulmalar***
- Bireyin kendi vücudundan memnun olmaması/ hoşnutsuzluk
- Vücut yapısı, fiziksel uygunluk
- Sınırlı beslenme (diyet)
- Psikofarmakolojiklerin kullanımı
- Besin takviyesi (protein, vitamin vs.)
- Yabancılaşma (başkalarıyla sıcak ilişkiler yoksunluğu duygusu)
- Narsizm (Adını, Yunan mitololjisinde su birikintisinden yansıyan kendi görüntüsüne aşık olan Narcissus'tan alan ve aşırı öz-sevgi, kendini olduğundan büyük görme, ben merkezcillik anlamına gelen terim (Budak, 2001). Narsist bireyler mükemmel olmayı arzu etmektedirler ve kendilerini çok beğenmektedirler. Bunun yanında vücut geliştiriciler de narsistik eğilimler göstermekte ve vücutlarını geliştirmeyi saplantı haline getirmektedirler6.
- Medya
- Akran baskısı
- Akranlar arasında popüler olma isteği (kendini başkalarına beğendirme isteği)
- Alay konusu olma
- Bireyi başkaları ile karşılaştırma
- Olumsuz duygulanım (kaygı, üzüntü, öfke, depresyon, suçluluk vb olumsuz duyguların tanımlanması için kullanılır)
Grieve3 bu üç modelden yola çıkarak yaptığı çalışmada yukarıda sıralanan faktörler ile bigoreksiya arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Buna göre, medya, akran baskısı, mükemmeliyetçilik, spora katılım, düşük benlik saygısı ve olumsuz duygulanım gibi değişkenler bireyde ideal beden imgesini etkilemekte, kendi vücudundan hoşnutsuzluk duymasına veya beden imgesinde bozulmalara neden olmaktadır. Tüm bunların ortak etkileşimi de “bigoreksiya”ya yol açmaktadır.
Anabolik Steroidlerin Kullanımı****
Bireyler egzersiz yaparak daha büyük kaslara ulaşmada başarısız olduklarında, çevrelerindeki akranlarından veya gittikleri spor salonundaki bireylerin birçoğunun steroidlere başvurduğunu görerek etkilenmekte ve daha hızlı sonuç almak için onlar da steroid kullanımına yönelmektedir. Anabolik steroid kullanımı bigoreksiyaya neden olabilmektedir2-3.
Anabolik steroidlerin kullanımının nedenleri ile ilgili literatüre baktığımızda bu nedenler 3 kategoride sınıflanmaktadır: fiziksel nedenler (ör; performansı artırmak), psikolojik ve duygusal nedenler (stres ve kaygı, can sıkıntısı, kişisel sorunlar, düşük kendine güven, süpermen kompleksi, mükemmeliyetçilik), sosyal nedenler (arkadaş baskısı ve onaylanma isteği, model alma, sosyal destek arayışı)8. Anabolik steroidlerin bilinçsiz olarak kullanımı ve tavsiye edilen miktarlardan daha fazla alınması, uzun süre kullanımı çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Belirlenen yan etkileri olarak bunlar sıralanabilir:
Anabolik steroid kullanımının küçük çaplı etkileri: baş ağrısı, özellikle eller ve ayaklarda ödem, mide ve bağırsakta iritasyon, diyare, karın ağrıları, akne ve ciltte yağlanma.
Yapılan araştırmalar somatik yan etkilerini9-14 testis atrofisi (küçülme), erkeklerde göğüs ağrısı ve memelerin büyümesi (jinekomati), ciltte pembe çizgiler, boşaltım ve üreme sisteminde sorunlar, kardiyovasküler (kalp damar) hastalıkları, hipertansiyon, kalp krizi, felç, akciğer hastalıkları, karaciğer hastalıkları, sperm sayısında azalma, iktidarsızlı, prostat kanseri (Daha fazla ayrıntı için referans gösterilen çalışmalar incelenebilir).
Psikolojik olarak belirlenen etkileri ise; saldırganlık, düşmanlık, depresyon, mani, öföri (aşırı mutluluk), şiddet eğilimi, antisosyal davranış, muhteşem olduğu inancı, aşırı duygu değişimleridir 15-18.
Anabolik steroidlerin kısa süreli kullanımında yan etkileri daha az görülmektedir ancak uzun süre kullanımı yukarıdaki çok daha ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu maddeleri ani olarak bırakma ve kullanamamanın sonuçları da olukça ciddi (depresyon, intihar) olabilmektedir19.
Yukarıda belirttiğim modeller halen tartışılmaktadır. Ancak altında yatan sebepler genellikle psikolojik temelli olduğu görülmektedir. Ortaya çıktıktan sonra tedavi gerektirmekte ve tedavisi zor olmakta, profesyonel yardım gerektirmektedir (ilaç tedavisi+psikoterapi). Bundan dolayı da ortaya çıkmadan önlemek önemlidir.
Neler yapılabilir?
Bigoreksiyanın nedenlerinden biri düşük öz-saygıdır. Bireyin kendini başkalarına beğendirme isteği, takdir edilme isteği de buna yol açmaktadır. Bu nedenle aileler, çocuklarını (çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde) gerektiği yerde övmeli, iyi özelliklerini ortaya çıkarmalı ve bunları geliştirmelerinde yardımcı olmalıdır. Bunun yanında çocuklarının kendilik değeri (değerli olduğuna ilişkin algı) ve iyi bir benlik kavramı oluşturmasına yardımcı olmalıdır. Aile ve çocuk arasında iletişim güçlü olmalı, çocuk problemlerini ailesi ile konuşabilmeli, konuşurken kendini yeteri kadar rahat hissedebilmelidir. Ailelerin, çocuklarının arkadaşlarını tanımaları ve onlarla iyi arkadaş olmaları da olumlu sonuçlar getirebilir20.
Bunun yanında, egzersiz danışmanlarına (liderlerine) de önemli görevler düşmektedir. Bigoreksiya ile ilgili bilgi sahibi olmalıdırlar. Vücut geliştirme sporuna katılan bireyleri bu konu hakkında bilgilendirmeli, çalıştıkları bireylerin beden yapıları, kişinin değerini beden yapısı ve kas yapısı ile ilişkilendirmemeli, bir kişinin beden yapısı ve kasları ile alay etmemeli, diğerlerinin alay etmesine izin vermemeli, eğer bigoreksiya belirtileri gösteren bireyler varsa onları yardım almaya teşvik etmelidir. Ayrıca, beden imgesinde bozukluk olduğunu fark ederlerse destekleyici olmalıdırlar1.
Bigoreksiya sadece vücut geliştirme sporu yapanlarda görülmez ya da vücut geliştirme sporu yapmak bireyi bigoreksiyaya yaklaştırmaz. Yani, vücut geliştirme sporu yapan her bireyde bigoreksiya ortaya çıkacak şeklinde yanlış bir algı oluşmamalıdır. Ancak yapılan araştırmalar, vücut geliştirme sporu yapan bireylerin bigoreksiya belirtilerini ağırlık çalışanlara göre daha fazla gösterdiğini ortaya koymuştur21.
Eğlenceli ve sağlıklı bir etkinlik olan ağırlık çalışmalarının hastalık boyutuna ulaşmaması için bu spor ile ilgilenen bireylerin, ailelerinin ve uzmanların bilinçli olması oldukça önemlidir. Bu nedenle ağırlık çalışmaları ile ilgilenen bireylerin alan uzmanları (egzersiz danışmanları, beslenme uzmanları, egzersiz ve spor psikologları) ile işbirliği içerisinde BİLİNÇLİ olarak çalışması oldukça önemlidir.
* Yunanca iki sözcüğün bir araya gelmesinden oluşan Dysmorphiada, Dys “kötü” veya “çirkin” , morphos ise “şekil” “form” anlamına gelmektedir.
**Öz-saygı (Self-esteem) Kendini benimseme, onaylama, kendine değer verme, saygı duyma; kendi değerine ilişkin değerlendirme (Budak, S. (2001) Psikoloji Sözlüğü. Bilim ve Sanat Yayınları).
*** Beden şeması veya beden algısı da denir. Kişinin kendi bedenine ve bedeninin çevreyle olan ilişkisine ilişkin algısı. Bu algı, iç duyumlara, bedensel duruştaki değişmelere ve dış nesnelerle ve insanlarla ilişkilere dayanır. Kişinin, kendi vücudu ve görünümü konusundaki, toplumsal olarak tanımlanan fiziki görünüm standartlarına dayalı tutum ve duyguları (Budak, S. (2001) Psikoloji Sözlüğü. Bilim ve Sanat Yayınları).
****Psikolojik temeli olduğundan ve önem arz ettiğinde yer verilmiştir. Sadece en çok bilinen zararlarına yer verilmiş, fizyolojik, doz, doğru kullanım vb detaylara girilmemiştir.
KAYNAKLAR
1- http://www.appliedsportpsych.org/Resource-Center/health-and fitness/articles/muscledysmorphia
2- Pope, H. G., Jr., Katz, D. L., & Hudson, J. I. (1993). Anorexia nervosa and ‘‘reverse anorexia’’ among 108 male bodybuilders. Comprehensive Psychiatry, 34, 406–409.
3- Grieve, F.G. (2007). A conceptual model of factors contributing to the development of muscle dysmorphia. Eating Disorders, 15 (1), 63-80.
4- Pope, H. G., Jr., Gruber, A. J., Choi, P., Olivardia, R., & Phillips, K. A. (1997). Muscle dysmorphia. An underrecognised form of body dysmorphic disorder. Psychosomatics,38, 548–557.
5- Olivardia, R. (2001). Mirror, mirror on the wall, who’s the largest of them all? The features and phenomenology of muscle dysmorphia. Harv Rev Psychiatry. 9:254–259.
6- Lantz, C., Rhea, D., ve Mayhew, J. (2001). The drive for size: Characteristics and consequences of muscle dysmorphia. International Sport Journal, 5, 71-86.
7- Cafri, G, Thompson, J K, Ricciaradelli, L, McCabe, M, Smolak, L ve Yesalis, C (2005). ‘Pursuit of the muscular ideal: Physical and psychological consequences and putative risk factors’, Clinical Psychology Review, 25, 215–239.
8- Weinberg, R., ve Gould, D. (2003). Psychological Foundations in Sport and Exercise, Champaign, IL. Human Kinetics Press.
9- Wilson, J.D., (1988). Androgen abuse by athletes. Endocr. Rev. 9, 181–199.
10- Eklof, A.C., Thurelius, A.M., Garle, M., Rane, A., Sjoqvist, F., (2003). The anti-doping hot-line, a means to capture the abuse of doping agents in the Swedish society and a new service function in clinical pharmacology. Eur. J. Clin. Pharmacol. 59, 571–577.
11- Stimac, D., Milic, S., Dintinjana, R.D., Kovac, D., Ristic, S., (2002). Androgenic/anabolic steroid-induced toxic hepatitis. J. Clin. Gastroenterol. 35, 350–352.
12- Sullivan, M.L., Martinez, C.M., Gennis, P., Gallagher, E.J., (1998). The cardiac toxicity of anabolic steroids. Prog. Cardiovasc. Dis. 41, 1–15.
13- Evans, N.A., (2004). Current concepts in anabolic–androgenic steroids. Am. J. Sports Med. 32, 534–542.
14- Amsterdam,JV., Opperhuizen, A. ve Hartgens, F. (2004). Adverse health effects of anabolic–androgenic steroids. Regulatory Toxicology and Pharmacology 57, 117–123.
15- Clark, A.S., Henderson, L.P., (2003). Behavioral and physiological responses to anabolic–androgenic steroids. Neurosci. Biobehav. Rev. 27, 413–436.
16- Pope, H.-G.J., Kouri, E.M., Hudson, J.I., (2000). Effects of supraphysiologic doses of testosterone on mood and aggression in normal men: a randomized controlled trial. Arch. Gen. Psychiatry 57, 133–140.
17- Ahlson, H., Ström, R. (2005). Muscle dysmorphia: a quantitative study of gym in Stockholm respective gym in Lidköping. Student Thesis. Available from: <http://urn.kb.se/resolve?urn=urn:nbn:se:gih:diva-103>
18- Basaria, S., Wahlstrom, J.T., Dobs, A.S., (2001). Clinical review 138: anabolic– androgenic steroid therapy in the treatment of chronic diseases. J. Clin. Endocrinol. Metab. 86, 5108–5117.
19- Pope, H. G., Jr., & Brower, K. J. (2000).Anabolic-androgenic steroid abuse. InSadock, B. J. &Sadock V. A. (Eds.),Comprehensive textbook of psychiatry VII. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins.
20- Leone, J.E., Sedory, E.J., Gray, K.A. (2005). Recognition and Treatment of Muscle Dysmorphia and Related Body Image Disorders. Journal of Athletic Training, 40 (4), 352–359.
21- Lantz CD, Rhea DJ, Cornelius AE.(2002). Muscle dysmorphia in elite-level power lifters and bodybuilders: a test of differences within a conceptual model. J Strength Cond Res.,16,649–655.