Ertuğrul SENOVA
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Askeri Suçlar Yasası ile Ceza Yasası’nda yer alan ve siyasi iktidar tarafından “ifade özgürlüğünü kısıtlama araçları” olarak kullanıldığına inanılan maddelerin tamamen kaldırılmasına yönelik bir dizi öneri hazırlayarak Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı’na sundu.
Söz konusu öneriler arasında; Cumhurbaşkanına hakaret, halkı askerlikten soğutmak, zem ve kadih, yasadışı cemiyetlere ait olduğu iddia edilen yayınların tasarrufu gibi “suç” olarak sayılan yasa maddelerinin tamamen kaldırılması mevcut...
Önerilerle ilgili çalışmalarda yer alan CTP Girne Milletvekili, hukukçu Ongun Talat, hem önerilerin içeriklerini, hem zamanlanmasını hem de Kıbrıs’ın kuzeyindeki ifade özgürlüğünün sınırlarını çizen mevcut duruma ilişkin YENİDÜZEN’e değerlendirmelerde bulundu, bilgi paylaştı.
Yapılması talep edilen değişiklikler arasında, gazeteci Ali Kişmir’in 10 yıla kadar hapisle yargılandığı Askeri Suçlar ve Cezalar Yasası’nın 26’ncı maddesinin tamamen kaldırılması talep ediliyor.
Kişmir, 2020 Cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik GKK’ya ait Beyaz Ev’de bazı “küskün” UBP’lilere yönelik bir toplantı gerçekleştiğini, bu toplantıya dönemin TC Elçisi dahil pek çok ismin katıldığını yazmıştı...
CTP Milletvekili Ongun Talat, Kişmir’e açılan davanın dayandırıldığı yasa maddesi dahil olmak üzere değiştirmeyi önerdikleri pek çok maddenin, siyasi iktidar tarafından ifade özgürlüğüne karşı bir “caydırıclık” amacıyla kullanıldığını söyledi.
Caydırıcılığın, yargının karar aşamasında değil; yargı işlemi süresince geçen zamanda yaşandığına dikkat çeken Talat, “Bu da sadece davanın açıldığı kişiye değil, tüm topluma ‘susma’ telkinini getiriyor. Aman mahkemelerde sürünmeyeyim, polis hakkımda soruşturma yürütmesin, yurtdışına çıkışım engellenmesin gibi tüm yurttaşların ifade özgürlüğünü kullanmaktan kaçınmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
Söz konusu önerileri bir süredir hazırlamayı sürdürdürdüklerini ancak Kişmir’e açılan davanın, süreci hızlandırmak için önemli bir rol oynadığını anlatan Talat, “Amacımız, genel anlamda ifade özgürlüğünün alanının genişletilmesiyle ilgili bir paketi Meclise sunmak” dedi.
Esas hedeflerinin bu önerilerin Meclisten geçmesi olduğunu belirten Talat, “Aritmetiğin farklı olacağı bir Meclis yapısında bir takım başka maddeleri de bu pakete koymayı öngörebilirdik. Ancak bu önerileri, ortaklaşabilecek şekilde hazırladık. Çünkü mevcut aritmetiğe göre hükümete mensup vekillerin desteğine ihtiyacımız var. Eğer hükümet mensup vekiller cesaretli davranırsa, bu önerilerin geçmemesi için bir neden yok” dedi.
“Kişmir’e açılan dava, süreci hızlandırmak için önemli bir rol oynadı”
►YENİDÜZEN: Yasalara ilişkin değişiklik önerilerinin çalışmaları ne zaman başladı? Ali Kişmir’e açılan dava, çalışmaların başlangıç fişeği mi?
➢ Ongun Talat: “Aslında başlangıç noktamız Kişmir değil. Bu değişiklikler belli bir müddettir gündemimizde. Hükümetin Ceza Yasası’yla, Cumhurbaşkanına Hakaret suçuyla ve Hükümeti aşağılamakla ilgili maddelerinin kapsamlarının genişletilmesiyle ilgili bir girişimi olmuştu, büyük tartışmalar yaşanmıştı. Bu kapsamda söz konusu değişiklik taleplerini askıda tutmak zorunda kalmışlardı. Açıkçası CTP, Hükümetin söz konusu girişimini yeniden canlandırmamak adına bu önerilerini biraz beklemeye almıştı. Hükümetin yapmaya çalıştığı ne idi? 2007 yılında ilgili maddelerde bir değişiklik yapılarak Cumhurbaşkanına hakaret, Hükümeti ve devleti küçük düşürmek, aşağılamakla ilgili maddelerin kapsamları daraltılmıştı. Ancak UBP ve ortakları son dönemde bu maddelerin kapsamını eski kalıbına döndürmek için bir girişim başlattı. Amaç, muallak ifadelerle bu fiillerin kapsamını genişletmekti. İşte bu kapsamda, istismara açık maddelerin değiştirilmesi gerektiği noktasında açık bir gereklilik önümüzde belirdi. Bu amaçlar bir süredir gündemimizdeyken, Sevgili Ali Kişmir’in dava meselesi gündeme geldi, mevcut süreci hızlandırmak açısından önemli bir rol oynadı. Amacımız, genel anlamda ifade özgürlüğünün alanının genişletilmesiyle ilgili bir paketi Meclise sunmak.”
“Bir paket öneriyoruz... İfade özgürlüğü kapsamında ‘caydırıcılık’ amacıyla kullanılan yasa maddelerinin kaldırılmasını istiyoruz”
►YENİDÜZEN: İki farklı yasaya ilişkin önerileriniz var ama bunların bir paket olduğunu söylüyorsunuz. Bu değişikliklerin hayat bulması halinde ifade özgürlüğü bağlamında ne değişecek?
➢ Ongun Talat: “İki yasayla ilgili değişiklik önerilerimiz aslında bir paket. Her iki yasada da önerilerimiz, birbiriyle paralel. Birbirinden bağlantısız maddelere dokunmuş değiliz. En genelde şöyle bir tespitten hareket ediyor; biz bir kuşatma altındayız. Bu kuşatmanın asli boyutu ekonomik. Bir çöküş sürecindeyiz. Eş zamanlı olarak da halkın demokratik hakları üzerinde bir baskı oluşturulmaya çalışılıyor. Örneğin Ersin Tatar’ın girişimlerini ele alalım. Sosyal medyada kendisine karşı bir ifadede bulunan sıradan yurttaşla ilgili şikâyette bulundu, polis soruşturma süreçleri başlattı. İngiltere’de yaşayan bu yurttaş adaya geldi, apar topar aleyhinde soruşturma başlatıldığı bildirildi, teminata bağlandı, bu kapsamda yurtdışına çıkış yasağı başladı. Hasta olmasına rağmen İngiltere’deki doktoruna gidemedi. Tatar aslında bir anlamda Türkiye’deki otoriter rejime öykünen bir tavır içerisinde. Bu hamleyi sürekli yapıyor. Benim bu hamlelerine yönelik yanıtım genellikle, ‘elindeki bu oyuncağı alacağız’ oluyor. Çünkü istismar diyor. Biraz niyetle alakalı. Bu maddeler daha önce de vardı ama diğer Cumhurbaşkanlarının bu yolu bir silah olarak kullandığını hatırlıyor musunuz? Bu, Cumhurbaşkanının, yurttaş üzerinde kurduğu baskıdır. Bu gibi süreçlerde baskı aracına dönüşen; yargılanma sonucunda mahkemenin vereceği karar değil, yargılanma sürecidir. İşte bu noktalara dokunulması gerek. Kişmir’in yargılandığı dava da benzer bir mesele. Askeri Suçlar ve Cezalar Yasası kapsamında GKK’nın manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif etmekle suçlanıyor. İşte bu ve benzeri davalar, bizim kaldırılmasını önerdiğimiz maddeler kapsamında açılıyor. Yargısal işlem başladığı andan itibaren caydırıcılık işliyor. Bu da sadece davanın açıldığı kişiye değil, tüm topluma ‘susma’ telkinini getiriyor. Aman mahkemelerde sürünmeyeyim, polis hakkımda soruşturma yürütmesin, yurtdışına çıkışım engellenmesin gibi tüm yurttaşların ifade özgürlüğünü kullanmaktan kaçınmasına neden oluyor. Biz bu maddelerin caydırıcılık unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz, bu nedenle kaldırılmasını öneriyoruz.”
“İfade özgürlüğü, sosyal bir ihtiyaca yanıt verdiği kapsamda sınırlandırılır”
►YENİDÜZEN: Yani yurttaşı, kendini özgürce ifade etmekten caydıracak tüm yasa maddelerinin değiştirilmesi yönünde bir talebiniz var...
➢ Ongun Talat: “Evet, ifade özgürlüğü elbette sınırsız değil, AİHM içtihatları çerçevesi çizilmiştir. Ama meşru gerekçelerle ve sosyal bir ihtiyaca yanıt verdiği taktirde bu sınırlamalar gerçekleşebilir. Peki Kişmir’in aleyhine getirilen dava, hangi sosyal ihtiyaca cevap veriyor? GKK’nın kurum olarak şahsiyeti bir tehlike altında mı? Birçok anket düzenleniyor, GKK en güvenilir kurumlar arasında yer alıyor. Ordunun yıpratılması gibi bir durum söz konusu değil. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde sosyal ihtiyaca dayanmayan bir şekilde ifade özgürlüğü kısıtlanmıyor. Kişmir, bir köşe yazısı yazdı. Orada da Kıbrıs’ın kuzeyinin tarihinde son derece önemli, bana göre kara bir lekeyi anlattı. Sadece Kişmir’in değil, basın ve ifade özgürlüğü anlamında her bireyin önemsemesi gereken bir durum yaşanıyor. Çünkü bugün ona, yarın bir başkasına. Bu çerçeveden bakarak bir paket öngördük.”
Kaldırılması önerilen maddeler...
► YENİDÜZEN: Yasalarda yapmayı önerdiğiniz değişiklikler kamuoyuyla paylaşıldı. Ancak doğrudan hangi noktalara dokunacakları sanırım tam anlaşılmadı. Daha fazla detay verebilir misiniz?
➢ Ongun Talat: “Bizim yapmak istediğimiz şu; Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Ceza Yasası’ndan tamamen kaldırılması, hükümetin ve devletin aşağılanması, küçük düşürülmesi fiilinin suç kapsamından çıkarılması, halkı askerlikten soğutma maddesinin kaldırılması, zem ve kadih suçunun tamamen kaldırılması, yasadışı cemiyete ait olduğu iddia edilen yayınların tasarrufunun suç kapsamından çıkarılması... Açıkçası basım ve yayımlanması kısmının da suç kapsamından çıkarılması gerek. Ancak bu başka bir tartışmanın önünü açabilir ve ifade özgürlüğü kapsamından çıkabilir. Tartışmanın cephesini genişletmemek adına ilk olarak bu adımla başladı. Zem ve kadih konusunda ise benzer düzenlemelerin yer aldığı Haksız Fiiller Yasası var. Bu yasa, eğer kişilik haklarınıza saldırı olduğunu düşünüyorsanız, sivil mahkeme yoluna başvurarak tazminat elde edebileceğiniz bir yol açıyor. Bu yol, siyasi figürler için de geçerli. Zem ve kadih suçunun kaldırılmasını, ifade özgürlüğü bakımdan çok önemli buluyoruz. Gazetecilerin ceza mahkemelerinde yargılanmasının önünü açan en önemli konulardan biri bu.”
“Siyasi iktidarın amacı ibret olsun diye dava açmak”
► YENİDÜZEN: Peki bu öneriler hayat bulursa, halkın tabiriyle “isteyen Ersin Tatar’a sövebilecek mi?”
➢ Ongun Talat: “Öncelikle siyasi figür sıradan yurttaşa karşı korunması gereken kutsal kişilikler değildir. Tam tersine, siyasetçi olarak çok daha hoşgörülü olması gereklidir. Bu hem AİHM hem de bizim yüksek mahkeme içtihatlarımızda var. Eleştiri ve baskı mekanizmalarının işlemesi, demokratik rejimlerin olmazsa olmazıdır. Hiçbir demokratik rejimde bir yurttaş, Cumhurbaşkanına aklı az çalışır dediği için mahkûm edilmez, hatta teminat da talep edilmez. Siyasi figür, kendini ifade edebilmek adına elinde çok geniş araçlar bulundurur. En basitinden bir TV programına çıkar veya basın toplantısı düzenler. Buradan da anlayabileceğimiz, hedefleri caydırmak, ibret olsun diye dava açmak. Eğer kişilik haklarına saldırı olduğunu düşünüyorlarsa, Haksız Fiiller Yasası’nda yararlanarak, gidip sivil mahkeme yoluna başvurabilecekler.”
“Aritmetiğin farklı olacağı bir Meclis yapısında bir takım başka maddeleri de bu pakete koymayı öngörebilirdik”
► YENİDÜZEN: Mevcut Meclis aritmetiğine göre bu önerileri sadece muhalefet vekillerinin onaylaması yeterli değil. Hükümet vekilleriyle bir ön görüşme yaptınız mı? Meclisten geçeceğini düşünüyor musunuz?
➢ Ongun Talat: “Hedef geçmesidir. Biz bu önerileri, ortaklaşabilecek şekilde hazırladık. Aritmetiğin farklı olacağı bir Meclis yapısında bir takım başka maddeleri de bu pakete koymayı öngörebilirdik. Ama şu anda bir gerçek var ki çoğunluk, hükümete mensup vekillerde. Oradan da bir desteğe ihtiyacımız var. Demokratik bir toplumun ihtiyaç duyduklarını bu pakete koyduk. Örneğin, yabancı devlet yetkililerine hakareti düzenleyen bir madde var. Bu da pakete eklenebilirdi. Ama açıkçası Hükümete mensup vekillerin ‘ürkmesini’ istemedik. ‘Siz Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaretlerin soruşturulmasını mı engellemeye çalışıyorsunuz?’ diyerek geri durmalarını istemedik. Asgari düzeyde buluşmak istiyoruz. CTP’nin çoğunlukta olacağı bir Mecliste başka adımlar da atılacak. Ama mevcut aritmetiğe göre hareket ediyoruz. Eğer hükümet mensup vekiller cesaretli davranırsa, bu önerilerin geçmemesi için bir neden yok. İfade özgürlüğü konusu, ekonomik sorunlarla bağlantılı bir konudur. Ekonomik olarak fakirleştiriliyorsunuz, bunu size reva görenler de sesiniz çıkarmamanızı istiyor. Bu ciddi bir tehlike. Kıbrıslı Türkler direnmek istiyorlarsa, demokratik özelliklerini kaybetmemeleri gerek.”