‘Partizanlık’ öylesine işledi ki ‘genlerine’ ülkenin...
Yüksek öğrenim ‘yönetimleri’ dahi ‘parti merkezlerine’ havale !..
Bir ‘terslik’ varsa, adı konuyor böylece: “Hükümet Krizi” (!)
En sıcak örnek...
Lefke Avrupa Üniversitesi’nin “Başkanı” DP’li olacakmış da!..
“CTP”li üye de aday çıkmış!..
- ‘Vay alçak vay’ (!)
Duyan da ülkede ‘demokrasi’ var zannedecek sonra (!)
***
Yani ‘isimler’ bile anılmıyor!..
“DP’li, CTP’li, UBP’li” diye sürüyor pek çok benzer tartışma...
Utanmasak, üniversitenin tüzüğüne “Başkanı parti merkezi görevlendirir” yazacağız…
Kim en iyi yönetebilir?
Kimin bilgisi, donanımı nedir?
Yönetim Kurulu’nda ‘demokrasi’ nasıl işler? Tüzük ne der?
Yok yok !
Bu sorular ‘ıvır zıvır’ nasılsa (!)
Hangi partiden olacak, püf nokta...
Ve bunu ‘kanıksadık’ doğrusu...
Demokrasiyi değil, “partizanlığı” koşul kabul eder olduk.
***
Devlet üniversiteleri çöküyor sonra birer birer!..
“Acaba neden” diyoruz!..
Daha ne olsun ki!..
Çünkü “çiftlik” görüyoruz buraları…
- “Bizim kız, bizim başkan, bizim partili, bizim baba” gelmeli başa…
“Bu üniversiteyi en iyi kim ileriye taşır, dünyayla yarışır konuma kim getirir, akademik ve özgürlükler anlamında kim, nasıl mesafe alır, demokratik seçim nasıl yapılır” düşünen yok.
***
Siyasi partiler ‘araç’ olmaktan çıkarak giderek ‘amaç’ haline dönüşürken…
Bu ülkeye ‘geri kalmışlığı’ ve ‘kişisel’ ya da ‘zümresel’ çıkarcılığı dayatan zihniyetler, ne yazık ki bir adım gerilemiyor…
Bu ‘statüko’ kusma getirdi artık!
İnsana her gün ‘böğğğ’ dedirtiyor!..
Bu kafalar en az ‘tavuğa tecavüz’ edenler kadar ‘iğrenç’!…
En azından orada bir ‘cehalet’ bir ‘komplo’ kokusu var.
Oysa yıllardır ‘particilik’ üzerinden bu toplumu ‘iğfal’ edenlerin durumu, çok daha ürkütücü.
***
Demokrasi kültürümüz buysa…
Daha çok hükümetler gelir, geçer…
Ne olur peki?
Ne değişir acaba?