İhaleler ve güven!

Cenk Mutluyakalı

"Devlet" gibi davranan bu çürük yapıda yıllardır yaşadığımız en ciddi sorunlardan biri de ihalelerdir.
Hele de parasal anlamda büyük ihaleler!
Çünkü “ihaleler” de bir “geçim kapısı”na dönüşmüştür yıllarca!

Yandaşlık, kayırmacılık, partizanlık pek çok ihale sürecine damgasını vurmuştur.
Bedelini toplum ödüyor.
Hem parasıyla hem de yapılan işlerin kör çar olmasıyla!

***
Yollar yapıldı, birkaç ay içinde çöktü.
Okullar daha inşa aşamasında yıkıldı.
Yolsuzluklara arsızlıklar eklendi, yalanla talan yarıştı.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu İhalesi'nin kaç kez ertelendiğini gördünüz.
Hastane ihalesini üçüncü ya da dördüncü kez deniyorlar sanırım!

Kaç ihale hakkında “ara emri” kararı alındığını aklımda tutamıyorum.

***

Merkezi İhale Komisyonu bu ülkede "bağımsız" olması gereken en önemli kurum sanırım.
Tümü "siyasi atama" aslında!
Özerk ya da bağımsız değil...

Mutlaka ve mutlaka yeniden oluşturulması gereken kurumların başında geliyor.
Hem Kamu İhale Yasası güncellenmeli yeniden, hem de Merkezi İhale Komisyonu.

***

Hukuk, şeffaflık, eşit muamele, toplumsal fayda, yeterlilik gibi temel prensipler üzerinden sadece kamuya değil gerektiğinde özel işletmelere bile öncülük edecek bağımsız bir komisyon pek çok sorunu çözecektir.

***

İşi “ihale takipçiliği” olan siyasetçiler var.
Şimdi buna kendini “medya yöneticisi” ya da “gazeteci” olarak takdim eden yeni insanlar da eklendi.

Hemen her büyük ihalede telefonlarımız susmuyor.
Bir ihalenin “mağduru”, bir başka ihalenin “fesatçısı” olabiliyor.

***

Yakın zamanda büyük bir ihale yaşanacak: Mobil internet 4.5 ve 5 G.
130 milyon doların üzerinden bir “keşif bedeli” olduğu kulağıma geliyor.
Yatırım maliyetini bilmiyorum.
Ama asıl soru bu ihale uluslararası mı olacak yoksa Kıbrıs’ın kuzeyi ile sınırlı mı tutulacak?
Yeni bir “mobil operatör”e fırsat verilecek mi verilmeyecek mi?
Bir diğer soru da şu…
“Maliye buradan elde edileceği geliri nasıl bir toplumsal yarara dönüştürecek?”

***

Girne’deki yeni hastane ihalesine yönelik de gözler süreçte olacak, çünkü birkaç kez iptal edilen bir ihaleden söz ediyoruz. Hem bu toplumun kısıtlı kaynaklarının gözetilmesi gerekiyor hem de ortaya güzel bir yapının çıkması…

***

İhale süreçlerinde kuşku, iddia, dedikodu, komplo teorisi, yanıltma, çarpıtma çok olur.
Yalanla gerçek, hileyle hokkabazlık birbirine karışır.
Çünkü “güven” yoktur!
“Şeffaflık” yerlerde sürünür.
İllaki birileri dürter, kurcalar, “yapboz” adımlar atılır.
Hele “en tepeden” başlayarak yönetenlerin baskıyla, dayatmayla, toplumsal irade dışında göreve geldiği bu kirli ortamda, sözün özü balık baştan kokarken, çok daha güç olur adalet!