Cumhuriyetçi Türk Partisi’nde bu boyutlara ulaşan kavgayı sonlandırmak ve parti içerisinde yaşanmakta olan bu büyük huzursuzluğu ortadan kaldırmak adına bulunacak ‘yol’, önemli.
CTP yetkili organlarının sorunu ‘çözmek’ adına atacağı adımlar, ‘çözülme’ riskini de beraberinde getirebilir çünkü.
Yaşananlar çok büyük...
Ortaya konan iddialar çok ama çok ciddi!
Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp dün yaptığı çok sert bir açıklamayla, ‘hayata tutunma aracı siyaset olan ve kendilerini sadece siyasetle var edebilenler’ diyerek üstü örtülü biçimde işaret ettiği Ferdi Sabit Soyer, Sonay Adem ve Ali Gulle’yi, ihanet ve ahlaksızlıkla suçluyor.
‘Bu hainlerin parti için büyük bir tehdit olduğunu’ savunan Kayalp’ın talebi, açıkça dile getirmese de belli ki bu suçlamaları yönelttiği kişilerin partiden ihraç edilmesi.
Mağusa İlçe Başkanı Erkut Şahali’nin açıklamalarından da bu ihtimalin masada olduğu sonucunu çıkarmak mümkün.
‘Seçim süresince parti adayımızın, dolayısıyla partimizin aleyhine başka partilerin lehine çalışma içinde olan, böylesi bir çalışma içinde olanları engelleyebilecekken buna seyirci kalan veya taşıdığı yönetici sorumluluk ve yükümlülüğü gereği partimizin seçim çalışmalarında aktif görev alması gerekirken bunu yapmayanların neden olduğu sonuçlar elbette partimizin kurumsal yapısı içerisinde değerlendirilecektir. Bu konuda en büyük yol gösterici partimizin başta tüzüğü olmak üzere yazılı mevzuatıdır’ diyen Şahali, bir başka açıklamasında ise iddialarla ilgili kesin tespitler olduğuna dikkat çekerek, yapılanların karşılığının ihraç olduğunu söylüyor.
Öncelikle, CTP her ne karar üretecekse, bunun ivedilikle hayata geçirilmesi lazım.
Uzayan komisyon soruşturmaları, her şeyden önce konunun kamuoyunda tartışılmaya devam edilmesi demektir ki bu tür meselelerin gerek sokakta gerekse basında uzun uzadıya tartışılması, manipülasyona ve dezenformasyona çok müsait ortamlar yaratır.
Bu, tehlikelerden biri…
Diğer bir tehlike ise parti yönetiminin mevcut sorun konusunda ‘etkisiz’ ve ‘yetersiz’ olduğu değerlendirmelerini doğurmasıdır ki bu da hem parti içi ‘adalet’ duygusunu zedeler hem de ‘yönetim zafiyeti’ olarak algılanır ki bu iki ‘riskin’ yaratacağı sıkıntılar ayrıca tartışılabilir.
CTP’nin bu iddialar karşısında karar üretirken dikkat etmesi gerektiğini düşündüğüm bir diğer önemli nokta da, yazının başında dikkat çekmeye çalıştığım, bıçak sırtı bir çözüm/çözülme dengesidir.
İhraç, çok ciddi bir karardır.
Ve tüm bu iddialarda tek bir isim değil, birçok isim geçmektedir.
Gerek Mağusa gerekse Girne’de pek çok parti ileri geleninin adı ‘ihanet’ iddialarıyla gündemdedir.
Dolayısıyla ihraç gibi ciddi bir kararın sonucu, ister istemez ayrışmadır, bölünmedir.
Kavgaların, partileri küçülteceği aşikârdır.
CTP’nin bu noktada ve hızlı bir şekilde karar vermesi gereken şey, sorunun en sağlıklı çözüm yolunun ne olduğu, hangi yöntemin uzun vadede partiye kâr ya da zarar getireceğidir.