2. Cumhurbaşkanı Talat’ın ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, katıldığı bir TV programında çeşitli konuları değerlendirdi.
Talat, müzakerelerle ilgili bir soru üzerine, müzakerelerin yanlış başladığını, seviyenin, müzakerecilerin atanmasıyla düşürüldüğünü, esas müzakerecilerin liderler olduğunu ve hızlı sonuç almak için liderlerin doğrudan müzakere etmeleri gerektiğini söyledi.
Anastasiades’in müzakereci atama kararına ta başından karşı çıktığını hatırlatan Talat, buna karşılık Türk tarafının bu öneriyi kabul ettiğini söyledi ve “Keşke kabul edilmeseydi” dedi.
Müzakerelerde ancak liderlerin esneklik gösterebileceğini kaydeden Talat, şu anda müzakerecilerin kendi usulleri ile gittiğini, liderlerin talimatı ile müzakereleri sürdürmelerine rağmen liderlerin ilgisinin son derece sınırlı olduğunun görüldüğünü söyledi.
Müzakereci Özersay’ın kişiliğine yönelik olarak bir sıkıntı olmadığını kaydeden Talat, meselenin liderin müzakereci olmaması olduğunu savundu.
Liderler düzeyinde görüşmelerin ayda bir yapılması konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine Talat, son görüşmenin iki buçuk saat sürdüğünü, iki lidere bölündüğünde bir saat on beş dakika ettiğini, liderlerin her birinin kendi dilinde konuşması ve bunun önce İngilizceye sonra da diğer dile çevrildiği dikkate alındığında her bir lidere20’şer dakika konuşma süresi düştüğünü söyledi.
Bunu ifade ederken verimli bir görüşme olmadığını kast ettiğini belirten Talat, “Bu görüşme bile değildir, hal hatır sormadır” dedi.
İki başlılık
Bir soru üzerine Talat, Cumhurbaşkanı’nın, “Dışişleri Bakanı’nı hazmedemediğini ve görüşmelerin mutfağına bile davet etmediğini” söyledi.
Bu koşullar altında, halkın son dönemdeki iradesini temsil eden hükümetin Dışişleri Bakanı’nın da kendi görevlerini yapmak durumunda kaldığını ve bunun da iki başlılık gibi göründüğünü söyleyen Talat, bunun sorumlusunun bizzat Cumhurbaşkanının kendisi olduğunu iddia etti.
“Onay makamı…”
Müzakereciler görüşme yaptığında daha verimli olduğunu kaydeden Talat, ancak sonuçta onay makamının Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlattı.
“Kıbrıs Rum tarafının yakınlaşma kağıtlarının masadaki varlığını kabul etmemesinin” sorulması üzerine Talat, Anastasiadis’in seçilmeden önce bu savı ortaya attığını ve Türk tarafının bu konuya tepki göstermekte haklı olduğunu belirtti. Talat, yakınlaşmaların gözden geçirilebileceğini ancak sil baştan ele alınmasının yanlış olduğunu, çözümü bir başka bahara erteleme anlamına geleceğini belirtti.
Al ver süreci üzerine sorulan bir soruyu yanıtlayan Talat, konular üzerinde defalarca tartışılmasından ve mümkün olan tüm yakınlaşmaların sağlanmasından sonra, daha ileri gidilecek bir nokta kalmadığında, tarafların o aşamada kabul etmedikleri konularda “sen bunu ver, ben bunu vereyim” şeklindeki bir alışverişin al ver süreci olduğunu ifade etti.
Talat, ancak bu aşamada henüz böyle bir noktaya gelinmediğini kaydetti.
“Müzakereler gölgede kalır”
“Maraş’ın açılmasının tartışılması Rum tarafını sorunun çözümü yönünde motive edecek” denmesinin afaki bir şey olduğunu söyleyen Talat, tam aksine Maraş’ın açılması müzakerelerinin bütünlüklü çözüm müzakerelerini gölgede bırakacağını kaydetti.
Çözüm olmazsa…
Vatandaşlardan gelen soruları da yanıtlayan Talat, Kıbrıslı Rumlarla çözüm olmayacağı yönündeki bir iddia üzerine, bu hususu yıllardır tartıştıklarını, çözüm olmazsa Kıbrıslı Türklerin rahat edeceği bir ortamın olmayacağını öne sürdü.
“Rumların kendisine bile saldırdığını, birlikte yaşanması halinde neler olabileceğinin düşünülmesi gerektiğinin ifade edilmesi” üzerine Talat, nefret söyleminin ve eyleminin ceza kapsamına alınması gerektiği üzerinde durdu.
Bir başka soru üzerine kuzeyde de saldırılar olduğunu, kendisi Başbakan iken konutuna bomba konulduğunu, sınırları delmeye çalışan Kıbrıslı Rum motosikletlilere güvenlik güçleri yerine bazı sivil gurupların müdahale ettiğini ve ortaya çıkan ölümlerin Kıbrıslı Türkleri dünya çapında mahcup ettiğini anlatan Talat, bunlara asla izin verilmemesi gerektiğini söyledi.
(tak)