TC Başbakanı Binali Yıldırım dün ülkemize geldi. Geliş amacı bazı derneklerin dün akşam düzenlediği TC’deki Anayasa referandumuna dönük salon toplantısına katılmaktı. Bu arada elbette Cumhurbaşkanı ve hükümetle de görüştü.
Akıncı-Yıldırım görüşmesinin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. Yıldırım basın toplantısında daha çok müzakere sürecinde gelinen aşamayı değerlendirdi. Müzakerelerin çıkmaza girmesinin sorumlusunun Rum tarafı olduğunu, Enosis kararının bu sonucu doğurduğunu ve bunun basit bir olay gibi geçiştirilemeyeceğini, gençlerin bu fikirlerle zehirlenmemesi, bunun yerine barış kültürü ile yetişmeleri gerektiğini belirtti.
Yıldırım basın toplantısında “müzakerelerin amacı, siyasi eşitliğe dayalı yeni ve kalıcı bir ortaklığın tesis edilmesidir. Müzakerelerin zamana yayılması kabul edilemez” dedi. Yıldırım Türkiyenin bu çerçevede sürece desteğini yineledi.
Akıncı da basın toplantısında “çözüm olamıyorsa KKTC ortadan kalkacak değildir. Eğer çözüm olmuyorsa herkes Kıbrıs’ta iki ayrı devletli duruma hazır olması gerekir” dedi.
Ben Yıldırım’ın açıklamalarını sağ duyulu ve gerçekçi olarak değerlendiriyorum. Akıncı’nın açıklaması ise birazcık “duygusal” buldum. Evet çözüm olamıyorsa KKTC ortadan kalkmayacak. Ama kusura bakmayın bunu ikide bir tekrarlayarak iki ayrı devletli çözümü sağlayamazsınız. Böyle yapmakla yalnızca karşı tarafı haksızken haklı duruma geçirirsiniz.
Bu küçücük adada “iki ayrı devlet” çözümü ancak iki taraf da kabul ederse gerçekleşebilir. Rum tarafı bu aşamada bunu asla kabul etmeyeceği gibi “ayrılıkçı tez” olarak niteleyecektir. Böyle nitelemesi de dünyada yankı bulacaktır.
Rumlar kendilerinin de özürsüz üyesi olduğu BM, AB gibi kurumlar ve bu kurumlara üye olan ülkeler ayrılıkçı tezlere hiçbir zaman olumlu yaklaşmamaktadır.
Aksine ayrılıkçılığı ancak kendi çıkarlarına uygun olduğu zaman destekelemektedirler. Bu da yaşadığımız dünyanın bir başka gerçekliğidir. Bunu değiştirmemiz mümkün değil.
Son dönemde ayrılıkçı söylemler dünyada da artıyor. İngiltere’nin Brexit kararı ile AB’den ayrılma kararı alması ve bunu uygulamaya koymaya başlaması, ayrıca batıda ırkçı partilerin yükselişi AB’nin dağılacağı imajını artırdı. Bu bir gerçekliktir.
Ama unutmayın bugün mülteci sorunu dolayısıyle kendi ulusal çıkarlarına yönelen batı toplumları ne kadar ırkçı olurlarsa olsunlar mülteci sorunundan kurtulamayacaklardır. Çünkü bu sorunu doğuran nedenler ortadan kalkmayacaktır. Asıl neden ülkeler arasındaki gelir dağılımında giderek uçuruma dönen eşitsizliktir.
Eşitsizlik eskiden de vardı. Bu doğrudur. Ama hem bu düzeyde değildi, hem de dünya bu kadar küçük değildi. Yani üçüncü dünyada insanlar yine açtı. Buna karşın batıda insanlar daha rahat ve huzurlu yaşamaktaydı. Ama onun bundan haberi yoktu. Olsa bile buralara ulaşma hayali kuramazdı.
Özetle batıda ırkçılık yükseliyor buna rağmen ayrılıkçılık artık prim yapmıyor. Bu nedenle Akıncı’nın bu söylemleri içerdeki ayrılıkçıları memnun edebilir ama dünyada hoş karşılanmıyor.
Dahası Akıncı’ya oy veren barış güçlerince de hoş karşılanmıyor. Geçen hafta sonu sayın Akıncı ile Tatlısu ot festivalinde karşılaştık. Bana baklava ikram etti. Teşekkür ettim ve kendisine “tatlı yiyelim, tatlı konuşalım Başkan, bugünlerde buna çok ihtiyacımız var” dedim. Bugün aynen tekrar etmek istiyorum. Gerçekten de buna ihtiyacımız var.
Kıbrıs’ta iki ayrı devlet çözümü bugünün çözümü olamaz. Bugünün çözümü siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözümdür.