Yeni bir yıla girerken bu köşede yazılan makalede genellikle önceki yılda yaşanmış sosyal, siyasal ve ekonomik konular irdelenip, yeni yıla dair beklentiler ve umutlar yorumlanırdı; bu defa gelenek bozulacak… Zaten 2020 yılının özeti de basit… Dünyanın tamamı 2020 yılını Covid-19 Pandemisi nedeniyle toplumsal sağlık ve ekonomi açısından endişeli mutsuzlukla yaşadı; 2020 yılının sonlarına doğru bulunan aşılar ile 2021 yılında pandeminin sona ereceğine dair umutlu bakış ve bekleyiş başladı…
Kuzey Kıbrıs halkı ayrıca siyasi sorunlar ve sıkıntılar da yaşadı… Bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşandı ki sonucu seçim ile değil, Türkiye’nin AKP hükümetinin tüm cüssesini Kuzey Kıbrıs seçmeni üzerinde hoyratça kullanması ile belirlendi… Bu sonuç ile Kıbrıslı Türkler beş yıl yaşamak zorunda kalacak; AKP’nin sözünden öte fikri olmayacak ve olamayacak ve olmasına da AKP hükümeti tarafından imkan verilmeyecek bir Kıbrıslı Türk liderle Kuzey Kıbrıs insanı onlarca yıldan beri süregelen Kıbrıs sorunu ile yaşamaya devam edecek… AKP Hükümeti ile seçtirdiği Kıbrıslı Türk lider Tatar Kıbrıs sorununun çözümünde ray değiştirip çözümsüzlük koşullarını, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarınından Türkiye’nin istediğini alabilmesine kadar sürdürecek. 2020 yılının Kuzey Kıbrıs halkı için en önemli siyasi sorunu işte bu konu…
Dolayısıyla, 2021 yılına bakarken, Covid-19 pandemisinin aşılarla tedavi edileceği ve ardından da ekonomilerin toparlanıp yükselmeye başlayacağı umudunu dünya halkları ile birlikte Kuzey Kıbrıs halkı da taşıyor ama onların önemli çoğunluğunun Kıbrıs sorununun çözümünün ‘göstermelik ray değişikliği’ ile uzatılması derdi de var. Niye “Göstermelik ray değişikliği”?! Çünkü bu ray değişikliğini Kıbrıslı Türklere ve diğer muhataplarına kabul ettirmeye çalışan AKP hükümetinin derdi gerçekten Kıbrıs’ta “Eşit egemen iyi devletli çözüm” önerilerini kabul ettirmek değil… Dertleri, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarından Türkiye’nin azami faydayı sağlaması ve Türkiye’nin bulunduğu bölgenin doğusundaki coğrafyalarda üretilen hidrokarbon enerji kaynaklarının toplandığı ve batısındaki tüketim pazarlarına ulaştırıldığı bir merkez haline getirmek vizyonuna ulaşmaktır.
Kıbrıs’taki mevcut statükoyu koruyup bu vizyonlarına ulaşmak için her türlüsünden siyasi ve askeri tehditli faaliyetleri sürdüreceklerdir. Ve eğer hidrokarbonlar konusunda istedikleri ve mutlu oldukları bir sonucu elde ederlerse, değil federal çözümü, 1960 koşullarına dönüşü bile AKP hükümeti kabul edecektir. Ne yani Mustafa Kemal’i horlayıp, Abdülhamiti hortlatmaya çalışanlar, Kıbrıs’ı İngiliz’e kiralayan Abdülhamit tarzı ile Kıbrıslı Türkleri 1960 Kıbrıs’na geri götürmeyi mi yapmayacaklar?!
Kıbrıs sorununun çözümünde BM Ölçütlerini reddedip, “Türkiye Ölçütleri” olan “Eşit egemen iki devletli çözüm” önerilerinde çok samimi iseler, önce Kıbrıslı Türkleri ikna etsinler ve onların çoğunluğunun desteklediği çözümün de bu olduğunu dünya kamuoyuna ıspatlamak için Kuzey Kıbrıs’ta referandum yapsınlar… Yaparlar mı?! Hayır… Neden? Çünkü onlar da biliyorlar ki, beş yıllığına seçilecek bir KKTC Cumhurbaşkanı için kozlarını hoyratça kullabildiler ama Kıbrıs’ta kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için AKP Hükümetinin cüssesi Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunu BM Ölçütlerini reddedip, Türkiye Ölçütlerini kabul etmek için hafif kalır.
Türkiye’nin kendi çözüm ölçütlerini Kıbrıslı Rumlara ve diğer muhataplarına görüşme masasında kabul ettirmesi de mümkün değildir. Ama eğer, KKTC’de bir referandum yaptırıp da halka çözüm için tercihlerinin BM Ölçütleri mi, yoksa Türkiye Ölçütleri mi diye sorsalar ve sonucunda Türkiye Ölçütleri çoğunluk desteği alsa, Türkiye’nin diğer muhataplarına karşı görüşme masasında eli daha güçlü olacak… Hele ki bu referandumda oy kullananları 2004 referandumunda oy kullananlar ile sınırlasalar, özellikle BM karşısında eli daha güçlü olur; onlara “2004 referandumunda Kıbrıs adasının geleceğini tayin hakkını tanıdığın ve oylarını sonuç olarak kaydettiğin Kıbrıslı Türkler, yeni bir iç-referandumda da Türkiye Ölçütleri’ne destek verdi, bu sonucu da geçerli saymalısınız” diyebilir. Ama bunu yapmak Türkiye için kaybedilecek bir kumar olduğunu AKP hükümeti de biliyor, sonucun BM Ölçütleri lehinde çıkacağını onlar da biliyor. Bunu yapmadıkça, Türkiye ile CB Tatar’ın “Eşit egemen iyi devletli çözüm” önerisi ‘Göstermelik bir ray değişikli’dir.
Dolayısıyla, 2021 yılında Kıbrıs sorunu çözüm süreci, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynakları üzerinde iddia ettiği haklarını alana kadar askıda kalacak, sahneye konacak görüşme oyunları, sahne gerisinde hidrokabron pazarlığına paravan olacak… Yoksa, samimi iseler, hodri meydan; oylatsınlar Kıbrıslı Türklere BM Ölçütleri ile Türkiye Ölçütlerini de ak koyun, kara koyun belli olsun…